Aterosklerozun Belirleyicisi Olan Trigliserit-Glikoz İndeksi Retinal Ven Tıkanıklığı ile İlişkili Olabilir mi?
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 149-152
Haziran 2024

Aterosklerozun Belirleyicisi Olan Trigliserit-Glikoz İndeksi Retinal Ven Tıkanıklığı ile İlişkili Olabilir mi?

Turk J Ophthalmol 2024;54(3):149-152
1. Atatürk Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği, Balıkesir, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 11.01.2024
Kabul Tarihi: 28.05.2024
Online Tarih: 27.06.2024
Yayın Tarihi: 27.06.2024
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Öz

Amaç

Trigliserit-glikoz (TyG) indeksi, kardiyovasküler hastalıklarda aterosklerozun bir belirtecidir. TyG indeksinin vasküler hasarın değerlendirilmesinde klinik öneme sahip olduğu düşünülmektedir. Çalışmamızda TyG indeksi ve retinal ven tıkanıklığı (RVT) arasındaki bağlantıyı göstermeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem

Bu olgu kontrollü gözlemsel çalışmaya hastanemizin göz polikinliğine başvuran, yaşları 40-90 arasında değişen 492 katılımcı dahil edildi. ln(açlık TG [mg/dL] x açlık plazma glikozu [mg/dL]/2) formülü ile Tyg indeks değeri elde edildi.

Bulgular

RVT grubunda 387 hasta (181 kadın ve 206 erkek), kontrol grubunda ise 115 hasta (61 kadın ve 54 erkek) vardı. Ortalama hasta yaşı RVT grubunda 62,9±11,1 yıl, kontrol grubunda ise 56,7±8,7 yıldı. TyG indeks değeri RVT grubunda (8,9±0,7), kontrol grubuna (8,8±0,6) göre daha yüksekti. Bu fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p=0,04). Çok değişkenli lojistik regresyon analizi ile yaş ve cinsiyete göre değerlendirildiğinde korelasyon istatistiksel olarak anlamlıydı (olasılık oranı: 1,45; güvenlık aralığı: 1,03-2,02; p=0,03).

Sonuç

TyG indeksi, risk altındaki bireylerde RVT riskinin basit bir hesaplama ile belirlenmesinde kullanılabilecek, rutin kan testlerinden elde edilen yeni bir aterojenite indeksidir. Bu nedenle TyG indeksi, RVT’de yüksek riskli bireylerin belirlenmesi ve erken müdahalenin başlatılması için güvenilir olarak yardımcı bir marker olabilir.

Giriş

Retinal ven tıkanıklığı (RVT), retinal venöz sistemin trombüs oluşumu ile tıkanmasıdır ve santral, hemisantral veya dal RVT olmak üzere üç farklı şekilde ortaya çıkabilir. Bu hastalıkta en sık görülen etiyolojik faktör arteriyel-venöz bileşkede aterosklerotik retinal arterlerin kompresyonudur.1 RVT için risk faktörleri arasında ileri yaş, diabetes mellitus (DM), hipertansiyon, aterosklerotik damar hastalığı ve glokom bulunmaktadır. Yapılan çalışmalarda, hiperkoagülabilite ve enflamatuvar faktörlerin hastalık gelişimindeki rolü hakkında farklı sonuçlar elde edilmiştir.2, 3 Ayrıca, hipertansiyon ve diyabet aterosklerozun ilerlemesini hızlandırarak RVT gelişimine katkıda bulunabilir.4 Gençlerde RVT’nin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bazı olgu sunumlarında olası faktörler olarak enflamasyon, fiziksel egzersiz, dehidratasyon ve konjenital anomalilerin etkili olduğu öne sürülmüştür.5

Trigliserit-glikoz (TyG) indeksi, sağlıklı popülasyonlarda insülin direncinin bir belirtecidir. Çeşitli çalışmalarda, TyG indeksinin diyabet, yüksek tansiyon ve metabolik sendrom gelişimi ile bağlantılı olduğu gösterilmiştir. Yakın zamanda yapılan araştırmalarda da bu indeks kardiyovasküler hastalıklarda (KVH) ateroskleroz için belirteç olarak kullanılmıştır. TyG indeksi vasküler hasarı değerlendirmede klinik olarak anlamlı kabul edilmektedir.6 Bununla birlikte, farklı çalışmalardan elde edilen farklı sonuçlar nedeniyle bir fikir birliğine ulaşılamadığı için TyG indeksinin normal aralığı literatürde belirlenmiş değildir. Thai ve ark.7 TyG indeksinin yüksek olmasının daralmış koroner arter sayısının fazla olması ile ve koroner stenoz şiddetinde artış ile ilişkili olduğunu bildirmiştir. Bu, TyG indeksinin tip 2 DM’li hastalarda ateroskleroz riskini değerlendirmede etkili bir parametre olabileceğini düşündürmektedir.

Klinisyenlerin ateroskleroz varlığı ile ilişkili öngörü sağlayacak farklı non-invaziv ve basit araçlara ihtiyacı vardır.8 Yaş ve cinsiyet uyumlu kontroller ile yapılan küçük örneklemli (57 RVT hastası) yakın tarihli bir çalışmada, TyG indeksi ile RVT arasındaki bağlantı araştırılmıştır.9 Ancak bu çalışmada çok değişkenli analiz ile komorbiditelerin etkisi değerlendirilmemiştir. Hipotezimiz yüksek TyG indeksinin yaş, cinsiyet ve çoklu komorbiditelerden bağımsız olarak RVT ile bağlantılı olabileceğidir. Bu nedenle, bu çalışmada RVT hastalarında TyG indeksi ile diğer ölçümler arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem

Çalışma Popülasyonu, Tasarımı ve Ortamı

Bu retrospektif, gözlemsel, olgu kontrol çalışmasına, Ocak 2018 ile Mart 2023 tarihleri arasında üçüncü basamak bir merkezin göz hastalıkları kliniğine başvuran 40-90 yaş arası 492 katılımcı dahil edildi. Daha önce göz hekimi tarafından RVT dışında göz hastalığı tanısı konan, 40 yaşın altındaki hastalar, ileri karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hastalar, aktif enfeksiyon veya kontrol altında olmayan kronik hastalığı olanlar, sigara ve alkol kullananlar, bilişsel işlev bozukluğu olanlar ve son bir ay içinde hastane sisteminde kan testi sonucu bulunmayan hastalar çalışmaya dahil edilmedi.

Çalışmanın retrospektif olması nedeniyle bilgilendirilmiş onam alınmadı. Çalışma için Atatürk Şehir Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay alındı (no: 2023/2/15, tarih: 04.05.2023) ve çalışma süresince Helsinki Bildirgesi’nin ilkelerine bağlı kalındı.

Aterosklerozun Değerlendirilmesi (TyG İndeksi)

TyG indeksi ln(açlık TG [mg/dL] × açlık plazma glikozu [mg/dL]/2) formülü ile hesaplandı.10

Tüm Katılımcılar İçin Ortak Değişkenler

Demografik veriler (yaş, cinsiyet, kronik hastalık) ve rutin poliklinik kontrollerinde son bir ay içinde yapılan hemogram ve biyokimyasal tetkik sonuçları (glikoz, trigliserit, total kolesterol, yüksek yoğunluklu lipoprotein, düşük yoğunluklu lipoprotein) hastanenin elektronik kayıt sisteminden alındı.

Birden fazla komorbiditesi olan hastalar için toplam komorbidite yükü Deyo-Charlson komorbidite indeksini kullanılarak hesaplandı.11, 12, 13

İstatistiksel Analiz

İstatistiksel analiz IBM SPSS Statistics sürüm 22,0 (IBM Corp., Armonk, NY, ABD) kullanılarak yapıldı. Verilerin normal dağılım gösterip göstermediği Kolmogorov-Smirnov testi ile değerlendirildi. Normal dağılım gösteren değerler ortalama ± standart deviasyon olarak ifade edilirken normal dağılım göstermeyen değerler ortanca (min-maks) olarak ifade edildi. Sürekli değişkenlerin karşılaştırılmasında Student t-testi veya Mann-Whitney U testi kullanıldı. Kategorik verilerin karşılaştırılmasında ki-kare testi kullanıldı. RVT ile ilişkili bağımsız faktörleri belirlemek için çok değişkenli ve tek değişkenli lojistik regresyon analizleri kullanıldı. İstatistiksel açıdan p değerinin 0,05’den küçük olması anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışmaya yaş ortalaması 68,2±1,2 yıl olan 492 katılımcı (%61,0 erkek) dahil edildi. RVT grubu, yaş ortalaması 62,9±11,1 yıl olan 387 hastadan (181 kadın ve 206 erkek) oluşurken; kontrol grubuna ise yaş ortalaması 56,7±8,7 yıl olan 115 hasta (61 kadın ve 54 erkek) dahil edildi. İki grup arasında yaş ve cinsiyet açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (sırasıyla p=0,01 ve p=0,04).

Gruplar arasında Deyo-Charlson komorbidite indeksi değerleri (p=0,46) veya trigliserit düzeyleri (p=0,35) açısından anlamlı fark yoktu. Ancak RVT ve kontrol grubu arasında glikoz (p=0,01) ve ortalama TyG indeks değeri (p=0,04) açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. RVT grubunun ortalama TyG indeks değeri 8,9±0,7 iken kontrol grubunun ortalama TyG indeks değeri 8,8±0,6 idi (Şekil 1).

TyG İndeksi ile RVT Arasındaki İlişki

Tek değişkenli lojistik regresyon analizinde, RVT ile TyG indeksi (olasılık oranı [OO]: 1,39, %95 güven aralığı [GA]: 1,01-1,93, p=0,04), yaş (OO: 1,05, %95 GA: 1,03-1,08, p=0,01) ve kadın cinsiyet (OO: 1,57, %95 GA: 1,02-2,44, p=0,04) arasında bir ilişki olduğu bulundu.

Çok değişkenli lojistik regresyon analizinde (Model) RVT, TyG indeksi (OO: 1,45, %95 GA: 1,03-2,02, p=0,03) ve yaş (OO: 1,06, %95 GA: 1,03-1,08, p=0,01) arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulundu. Sağlıklı bireyler ile karşılaştırıldığında TyG indeksi yüksek olan kişilerde RVT riskinin 1,45 kat arttığı gözlendi (Tablo 1).

Tartışma

Araştırmamızın sonuçları RVT grubunda TyG indeksinin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğunu göstermektedir. Yaş ve cinsiyete göre düzeltme yapıldığında da bu fark anlamlı kalmıştır. Bulgularımız ayrıca TyG indeksinin yüksek olmasının RVT için öngörü faktörü olduğunu göstermektedir. Aslında, TyG indeksinin yüksek olması, RVT riskini yaklaşık %50 oranında artırmıştır. Bu çalışma, TyG indeksinin yaş, cinsiyet ve komorbidite yükü gibi ortak değişkenlerden bağımsız olarak RVT ile ilişkisini gösteren ilk çalışmalardan biridir.

İnsülin direnci KVH gelişiminde çok önemli bir faktördür.14 Bu nedenle, riskin sınıflandırılması ve öngörülmesi için güvenilir belirteçlerin belirlenmesi önemlidir. Yakın zamanda araştırmacılar, trigliserit seviyeleri ve açlık glikoz değerinden hesaplanan düşük maliyetli bir ölçüm olan TyG indeksinin, insülin direncinin güvenilir bir göstergesi olduğunu ortaya koymuşlardır. Bu bulgu, TyG indeksinin KVH riski yüksek bireyleri belirlemek ve tedavileri planlamak için değerli bir araç olabileceğini düşündürmektedir. Ölçümünün basit olması ve kuvvetli tahmin gücü, TyG’nin klinik kullanım için umut verici bir belirteç olduğuna işaret etmektedir.10, 15 Li ve ark.16 49.579 katılımcıdan oluşan yaptıkları kohort çalışmasında, yüksek TyG indeks değerinin artmış KVH riskinin bağımsız bir öngörü unsuru olduğunu bulmuşlardır. Yakın zamanda yaptığımız bir başka çalışmada olasılıkla aterosklerotik değişiklikler nedeniyle gelişen psödoeksfolyasyon sendromlu hastaların TyG indeksi değerlerini inceledik. TyG indeksi ile psödoeksfoliasyon sendromu arasında anlamlı bir ilişki olduğunu bulduk.17 Önceki araştırmalarla uyumlu olarak, bu çalışmada aterosklerotik vasküler hastalıklarla güçlü şekilde ilişkili olan TyG indeksinin RVT ile ilişkili olduğunu gösterdik. Bununla birlikte, TyG indeksinin farklı popülasyonlarda araştırılması ve bu bulguların doğrulanması, klinik uygulamada yaygın olarak benimsenmesi için çok önemli olacaktır.18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25

RVT, görme kaybı için önemli bir risk oluşturan ve KVH ile yakından ilişkili olan yaygın ve uzun süreli bir hastalıktır. RVT’nin çeşitli formları tipik aterosklerotik risk faktörleri ile ilişkili bulunmuştur.26 Retinal ven ve arter ortak bir kılıfın içinde yer alır ve ince duvarlı ven kalın ve sert arter duvarını geçerek posteriora uzanır.27, 28, 29 Arter ve ven arasındaki geçiş bölgelerindeki bu mekanik daralma hemodinamik değişikliklere yol açar ve kronik venöz endotel hasarına neden olma potansiyeli vardır.27, 28, 30 Sonuç olarak, endotel hücre proliferasyonu ve ven duvarının yeniden şekillenmesi, bu bölgelerdeki oklüzyona önemli ölçüde katkıda bulunur. Retinal arterin yaşa bağlı olarak sertliğinin artması bu kavşaklarda bası ve damar tıkanıklığı riskini artırabilir. Bu nedenle, ateroskleroz ve sistemik hipertansiyon veya diyabet gibi arteriyolar skleroza neden olan diğer kardiyovasküler risk faktörleri RVT hastalarında yaygın görülür.31, 32 Bu çalışmanın sonuçları bu konudaki literatüre değerli katkılar sağlamaktadır.

Bununla birlikte, olasılıkla ateroskleroz sekeli olan hastalarda gözlenen yüksek TyG indeksinin, bu hastalıklarda meydana gelen altta yatan nöropatolojik değişikliklerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı belirsizdir. Bunu açıklığa kavuşturmak için, kontrol altında olmayan hastalıklara (örneğin; DM, hipertansiyon, KVH) bağlı değişiklik olasılığını dışlama kriterleri aracılığıyla en aza indirdik. Çalışmamızda tespit edilen RVT ile yüksek TyG indeksi değerleri arasındaki dikkate değer ilişki, kardiyovasküler risk faktörleri ile RVT gelişimi arasındaki ilişkiye dair daha fazla fikir verebilir. Öte yandan, insülin seviyesi, glikolize hemoglobin (HbA1c) düzeyi ve vücut kitle indeksi (VKİ) gibi TyG indeksini etkileyen ve gelecekteki araştırmalarda göz önünde bulundurulması gereken başka faktörler de olabilir.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

Bu çalışmanın güçlü yönleri, toplum temelli olması, örneklem büyüklüğü ve kapsamlı klinik ve oftalmolojik değerlendirme yapılmış olmasıdır. Sonuçlar, birkaç önemli karıştırıcı faktör (yaş, cinsiyet, eşlik eden hastalıklar) için düzeltme yapıldıktan sonra bile anlamlı olmaya devam etti. Ancak çalışmanın, retrospektif ve tek merkezli olması, yaş ve cinsiyet uyumu olmayan olgu-kontrol tasarımı gibi kısıtlı olduğu yönleri vardır. Son olarak, demografik ve klinik değişkenler gibi bazı olası karıştırıcı faktörler için düzeltme yapıldıktan sonra bile, hala farklı karıştırıcı faktörler (örneğin, HbA1c, VKİ) olabilir. Bu nedenle, TyG indeksi ile RVT arasındaki ilişkiyi daha iyi karakterize etmek için bu konuda yapılacak prospektif çalışmalara ihtiyaç vardır.

Sonuç

Rutin kan testlerinden elde edilen yeni bir aterojenite indeksi olan TyG indeksi, RVT belirlemede umut vaat etmektedir. Bu basit hesaplama, yüksek RVT riski taşıyan bireyleri belirlemek ve tedaviyi erken başlatmak için güvenilir bir gösterge olabilir. Farklı popülasyonlarda TyG indeksinin etkinliğini doğrulamak ve RVT risk değerlendirmesi ve yönetimi üzerindeki potansiyel etkisini tam olarak anlamak için daha fazla prospektif, randomize, kontrollü, büyük ölçekli araştırmaya ihtiyaç vardır.