Tek Taraflı Glokomlu Hastaların Glokomatöz Olmayan Gözlerinde Maküler ve Peripapiller Vasküler Yoğunluk
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 154-160
Haziran 2023

Tek Taraflı Glokomlu Hastaların Glokomatöz Olmayan Gözlerinde Maküler ve Peripapiller Vasküler Yoğunluk

Turk J Ophthalmol 2023;53(3):154-160
1. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
2. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyoistatistik Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 24.02.2022
Kabul Tarihi: 07.07.2022
Yayın Tarihi: 21.06.2023
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Amacımız, tek taraflı primer açık açılı glokom hastalarının glokomatöz olmayan gözlerindeki vasküler değişiklikleri optik koherens tomografi anjiyografi kullanarak araştırmak ve vasküler hasarın glokom patogenezindeki rolünü değerlendirmekti.

Gereç ve Yöntem:

Bu kesitsel çalışmaya unilateral glokomlu 30 hastanın (63,4±8,8 yıl) 60 gözü ve 30 sağlıklı olgunun (65,6±9,1 yıl) 30 gözü dahil edildi. Üç grup oluşturuldu: grup A, tek taraflı glokom hastalarının hastalıktan etkilenen gözleri; grup B, tek taraflı glokom hastalarının glokomlu olmayan gözleri; ve grup C, sağlıklı kontroller.

Bulgular:

Grup A, grup B ve C ile karşılaştırıldığında, rim alanı, çukurluk hacmi, ortalama çukurluk/disk oranı ve retina sinir lifi tabakası kalınlık parametrelerinde anlamlı farklılıklar tespit edildi (tümü için p<0,001). Grup B ve C arasında anlamlı bir fark saptanmadı (tümü için p>0,05). Peripapiller ve maküler damar yoğunluğu (DY) karşılaştırmalarında, intradisk DY dışındaki tüm parametreler grup A’da daha düşük bulundu (tümü için p<0,0167). Grup B ve C arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (tümü için p>0,05).

Sonuç:

Glokomlu gözlerde DY değerleri diğer iki gruba göre daha düşük bulundu. Ancak, glokom hastalarının glokomlu olmayan gözleri ile sağlıklı bireylerin gözleri arasında fark gözlenmemiştir. Bu nedenle, glokom patogenezinde vasküler yolak sorumlu olsaydı, tek taraflı glokomlu hastaların diğer gözlerinde DY değişikliklerinin gözlemleneceği hipotezimiz desteklenememiştir.

Giriş

Glokomun patogenezinde hasarın mekanik, immünolojik ve vasküler yollarla meydana geldiği düşünülmektedir.1,2,3 Vasküler yolak teorisi son yıllarda oldukça popüler hale gelmiştir.4,5 Primer açık açılı glokom (PAAG) patogenezinde optik sinir başı (OSB) ve peripapiller retinadaki vasküler disfonksiyonun önemli olduğu düşünülmektedir.6,7

Optik koherens tomografi anjiyografi (OKTA), floresan madde gerektirmeyen non-invaziv bir anjiyografi yöntemidir.8 Son yıllarda glokom tanı ve takibinde OKTA kullanımı yaygınlaşmıştır.9

Hipotezimiz, tek taraflı glokomlu hastaların glokomatöz olmayan (ve sağlıklı olduğu varsayılan) gözlerinde peripapiller veya maküler alanda vasküler yetmezliğin saptanmasının, glokom patogenezinde vasküler yolak teorisini destekleyeceğiydi. Bu nedenle, bu çalışmada OKTA kullanarak tek taraflı PAAG’li hastaların etkilenmemiş gözlerindeki vasküler değişiklikleri araştırdık. Damar yoğunluğu (DY) değerleri ile yapısal ve fonksiyonel testler arasındaki ilişkiler de değerlendirildi.

Gereç ve Yöntemler

Bu kesitsel çalışma Başkent Üniversitesi Hastanesi’ne Ocak 2018-Nisan 2019 tarihleri arasında başvuran hastaların bilgileri analiz edilerek yürütüldü. Üniversitemiz etik kurulundan onay alındı (KA19/59) ve araştırma Helsinki Bildirgesi’nin ilkelerine uygun olarak yürütüldü. Çalışmaya dahil edilen tüm hastalardan yazılı bilgilendirilmiş onam alındı.

Çalışmaya tek taraflı PAAG tanılı 30 hastanın 60 gözü ve 30 sağlıklı bireyin 30 gözü dahil edildi. En iyi düzeltilmiş görme keskinliği, sferik eşdeğer (SE), göz içi basıncı (GİB) ve biyomikroskopik ön segment, dilate fundus ve gonyoskobik muayene bulguları kaydedildi. Peripapiller ve maküla optik koherens tomografi (OKT) ve OKTA yapıldı.

Komplike olmayan katarakt cerrahisi dışında ameliyat geçirmiş; katarakt, vitreus opasitesi veya kornea bulanıklığı olan; SE +/-6 diyoptriden (D) büyük olan; ölçümlerin doğruluğunu etkileyebilecek herhangi bir retinal patoloji öyküsü olan; veya eksfolyasyon sendromu ve diğer nedenlere bağlı sekonder açık açılı glokomun olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Psödoeksfolyasyon glokomu genellikle asimetrik olduğundan, tüm hastalara yanlış tanı konmasını önlemek için pupilla dilatasyonundan sonra biyomikroskobik muayene yapıldı. Çalışmaya dahil edilen tüm hastalarda tedavi öncesi GİB yüksekti; normotansif hastalar çalışma dışı bırakıldı. OKT ve OKTA sonuçlarını etkileyebilecek sistemik hastalıkları olan olgular da çalışma dışı bırakıldı.

PAAG grubu için dahil edilme kriterleri şu şekildeydi: gonyoskopide açık açı, hem klinik muayenede hem OKT’de glokomatöz optik sinir hasarı ve iki ardışık güvenilir test ile doğrulanan glokomatöz görme alanı (GA) defekti (fiksasyon kaybı oranı ≤%20, yanlış pozitif ve yanlış negatif hata oranları ≤%25). Glokomatöz GA defekti, aşağıdaki kriterlerden iki veya daha fazlasını karşılayan bir GA değişikliği olarak tanımlandı: 1) glokom yarı alan testi normal sınırların dışında, 2) üç anormal noktanın normal olma olasılığı p>%5 olması ve patern sapması ile bir nokta için p<%1 olması veya 3) patern standart sapma (PSS) için p<%5 olması. Ek olarak, etkilenmeyen kontralateral gözde GİB <21 mmHg, gonyoskopide açı açık, optik disk görünümü ve GA normal olmalıydı. Etkilenmeyen bu gözlerin OKT’de disk, retina sinir lifi tabakası kalınlığı (RSLTK) ve gangliyon hücre analizi (GHA) bulguları hastaların yaşları ile uyumluydu. Yaş uyumlu kontrol grubunda da gonyoskopide açı açık, GİB <21 mmHg, optik disk görünümü normal ve OKT’de disk, RSLTK, GHA normal ve GA normaldi. Tek taraflı glokom hastalarının etkilenen gözleri grup A, etkilenmeyen gözleri grup B ve sağlıklı kontrol grubu gözler grup C olarak tanımlandı.

OKTA görüntüleri RTVue XR Avanti (Optovue; sürüm 2017,1.0,151, Fremont, CA, ABD) cihazı kullanılarak elde edildi. Cihaz 840 nm dalga boyunda ışık kullanarak saniyede 70.000 A-mod görüntü tarayabilmektedir. Taranan bölgedeki retinal vasküler yapılar AngioVue yazılımı ile otomatik olarak segmente edildi. Sinyal gücü 6/10’un üzerinde olan hastalar çalışmaya dahil edildi.

Disk OKTA ölçümleri disk merkezine göre 2 mm ve 4 mm çaplı halkalar kullanılarak yapıldı. Tüm alan görüntüsü 4,5x4,5 mm boyutundaydı. İki mm’lik halka içindeki alan intrapapiller bölge, 2 mm ile 4 mm’lik halkalar arasındaki alan peripapiller alan olarak tanımlandı. Radyal peripapiller kapiller (RPK) ağın belirlenmesi için yazılım ölçüm alanını otomatik olarak dört katmana ayırır. RPK ölçümleri, iç limitan membran (İLM) ile RSLT’nin alt sınırı arasındaki bölgenin yoğunluk ölçümleri ile hesaplanır. RSLT’nin vasküler ağı, kapiller dansiteler kullanılarak değerlendirildi.

Maküler OKTA ölçümlerinde 6x6 mm’lik alanda ganglion hücre tabakasının beslenmesinden sorumlu yüzeyel pleksusu değerlendirmek için üst sınırı İLM ve alt sınırı iç pleksiform tabakanın (İPT) 10 µm altı olan bir tabaka otomatik olarak oluşturuldu. Anatomik yapılar, fovea merkezli üç konsantrik halka ile tanımlandı. En içteki 1 mm çaplı halka foveayı, ortadaki 3 mm çaplı halka ile en içteki 1 mm çaplı halka arasındaki alan parafoveayı, en dıştaki 6 mm çaplı halka ile 3 mm çaplı halka arasındaki alan ise perifoveayı temsil etmektedir. Tüm alan görüntüsü 6x6 mm boyutundaydı.

Optik sinir çukur-disk oranı, rim alanı ve disk alanı değerleri, RSLTK değerleri, minimum ve ortalama gangliyon hücre tabakası (GHT) ve İPT kalınlık değerlerinden oluşan GHA ölçümleri Cirrus HD spektral domain OKT cihazı (Carl Zeiss Meditec, Dublin, CA, ABD) ile otomatik olarak elde edildi. Sinyal gücü ≥6/10 olan hastalar çalışmaya alındı.

Humphrey otomatik GA cihazı (Humphrey Field Analyzer II 750) ile 24-2 interaktif GA ölçümü (24-2 Swedish interactive thresholding algorithm) yapılan hastalar çalışmaya dahil edildi. Ortalama deviyasyon (“mean deviation”, MD) ve PSS değerleri kaydedildi.

GİB ölçümleri iki glokom uzmanı (S.G.G. ve Ü.E.) tarafından topikal anestezi altında biyomikroskop (Takagi slit lamp microscope SM-70N, Takagi Inc., Manchester, UK) üzerine monte edilmiş Goldmann aplanasyon tonometresi ile floresein kullanılarak sabah 8:30-10:30 saatleri arasında yapıldı.

İstatistiksel Analiz

Analiz için IBM SPSS 23,0 (IBM Corp., Armonk, NY, ABD) yazılımı kullanıldı. Veriler, tanımlayıcı istatistiklerle özetlendi. Grupları karşılaştırmak için analitik değerlendirmeler yapıldı. Hipotez testlerinde, nitel değişkenlerin karşılaştırılmasında Pearson ki-kare testi, bağımsız gruplar arasında sürekli nicel değişkenlerin karşılaştırılmasında Mann-Whitney U testi, ikiden fazla grup arasında sürekli nicel değişkenlerin karşılaştırılmasında ise Kruskal-Wallis varyans analizi (H testi) kullanıldı. Gruplar arasında anlamlı farklılık bulunan değişkenler için Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U testi alfa değeri 0,0167 alınarak yapıldı. DY ile yapısal parametreler ve GA parametreleri arasındaki korelasyonun araştırılmasında Spearman sıra korelasyon testi kullanıldı. Verilerin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov-Smirnov testi ile kontrol edildi. P değerinin 0,05’ten küçük olması istatistiksel anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Çalışmaya 30 tek taraflı PAAG’li hastanın her iki gözü dahil edildi. Demografik veriler ve klinik özellikler Tablo 1’de verilmiştir. Gruplar yaş, cinsiyet, lens durumu, görme keskinliği, GİB ve SE açısından benzerdi (p>0,05). Grup A’da 10 hasta bir etken madde, 11 hasta iki etken madde, 6 hasta üç etken madde ve 3 hasta dört etken madde ile tedavi edildi. Tüm hastaların GİB değerleri tedavi ile 21 mmHg’den düşüktü.

Grup A’da ortalama MD ve PSS değerleri sırasıyla -7,64±6,33 desibel (dB) ve 6,17±3,95 dB idi. Bu değerler grup B ve grup C’ye göre anlamlı olarak farklıydı (p<0,001) (Tablo 1). B ve C grupları her iki parametre için de benzer değerlere sahipti (sırasıyla; p=0,99 ve p=0,98).

OKT ile elde edilen veriler Tablo 2’de gösterilmiştir. Disk alanı hariç tüm optik disk parametreleri, RSLTK ve ortalama ve minimum GHTL + İPT kalınlığı değerleri grup A’da hem grup B’ye hem de grup C’ye göre anlamlı farklılık gösterdi (disk alanı hariç tüm değerler için p<0,001). Grup B ve grup C arasında anlamlı fark saptanmadı (p>0,05).

Grupların peripapiller ve maküler DY ölçümleri Tablo 3’te sunulmuştur. İntradisk damar dansitesi (İDDY) dışındaki tüm parametreler grup B ve C’de grup A’ya göre anlamlı olarak yüksek bulundu (hepsi için p<0,0167), ancak grup B ve C arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0,05).

OKT ile DY değerleri arasındaki korelasyonlar Tablo 4’te incelenmiştir. Ortalama RSLTK her üç grupta da peripapiller DY (PPDY) değerleri ile korelasyon gösterirken, ortalama tüm alan PPDY (TA-PPDY) ölçümleri Grup A ve B’de RSLTK ile anlamlı korelasyon gösterdi. Tüm gruplarda hem ortalama hem de minimum GHT + İPT kalınlığı PPDY ve TA-PPDY değerleri ile korelasyon gösterdi.

Tüm alan maküler DY (TA-MDY) değerleri sadece Grup A’da ortalama RSLTK ve ortalama GHT+İPT kalınlığı değerleri ile anlamlı korelasyon gösterdi (sırasıyla p=0,02, r=0,42 ve p=0,007, r=0,48). Grup A ve B’de minimum GHT + İPT kalınlığı ve TA- MDY değerleri korelasyon gösterdi (sırasıyla p=0,04, r=0,37 ve p=0,03, r=0,38) (Tablo 4).

Grup A ve B’de GA değerleri ile ortalama RSLTK, ortalama GHT + İPT kalınlığı, TA-PPDY, PPDY, TA-MDY ve parafoveal DY (PFDY) değerleri arasındaki korelasyonlar Tablo 5’te gösterilmiştir. Grup A’da MD değerleri, ortalama RSLTK dışındaki tüm parametrelerle korele idi (p<0,05). Benzer şekilde PSS, grup A’daki tüm parametreler ile negatif korelasyon gösterdi (p<0,05).

Tartışma

Bu çalışmada tek taraflı PAAG hastaları ve sağlıklı bireylerde peripapiller ve maküler DY’leri araştırdık. Literatürde daha önce PAAG’de DY araştırılmıştır. Toshev ve ark.10 PAAG’de, oküler hipertansiyona göre PPDY değerlerinin daha düşük olduğunu gözlemlemiştir. Benzer şekilde, Nascimento ve ark.11 PAAG hastalarında sağlıklı kontrollere göre PPDY değerlerinin daha düşük olduğunu bulmuşlardır. Çalışmamızda glokomlu gözlerde İDDY hariç PPDY değerlerinin diğer etkilenmemiş gözlere ve kontrol grubuna göre daha düşük olduğunu gözlemledik. Yip ve ark.12 glokomda maküler DY değerlerinin PPDY’deki azalma ile azaldığını, PPDY’nin sağlıklı ve glokomatöz gözleri ayırt etmede daha üstün olduğunu bulmuşlardır. Triolo ve ark.13 sağlıklı bireyleri glokom veya glokom şüphesi olanlarla karşılaştırmış ve PPDY’de azalma olduğunu ancak maküler DY’de olmadığını bulmuşlardır. Çalışmamızda tüm maküler DY değerlerinin glokomatöz gözlerde etkilenmemiş diğer gözlere ve kontrol grubuna göre daha düşük olduğunu gözlemledik. Hastaların ve kontrol grubunun etkilenmemiş diğer gözleri arasında herhangi bir maküler DY veya PPDY parametresinde anlamlı bir fark gözlenmedi. Bu nedenle, PAAG patogenezinde vasküler predispozisyon olduğu hipotezimizi destekleyen herhangi bir veri yoktu.

Wang ve ark.1 optik disk perfüzyonu ve DY’nin glokom progresyonu üzerine etkisini araştırdıkları çalışmalarında PPDY ve RSLTK değerlerinin yüksek korelasyon gösterdiğini saptamışlardır. Chung ve ark.’da14 PPDY ve RSLTK değerlerini korele bulmuşlar ve glokomda DY’nin tanısal yeteneğinin RSLTK ölçümlerine benzer olduğunu göstermişlerdir. Çalışmamızda ortalama RSLTK ve PPDY değerleri her üç grupta da GHA parametreleri ve PPDY ile korelasyon göstermiştir. Wang ve ark.1 PPDY ile gangliyon hücre kompleksi (GHK) ölçümleri arasında yüksek korelasyon saptamış ve GHA’nın diğer yapısal testlere göre optik disk perfüzyonu ve DY ile çok daha güçlü ilişki gösterdiğini bildirmiştir.

Çalışmamızda ortalama RSLTK ile TA-MDY değerleri arasında korelasyon sadece grup A’da gözlenmiştir. GHA değerleri, maküler DY ile birlikte analiz edildiğinde, grup A’da sadece ortalama GHT + İPT kalınlığı ile TA-MDY arasında korelasyon saptanmıştır. Grup A ve grup B’de, minimum GHT + İPT kalınlığı ile TA-MDY arasında zayıf korelasyon olduğu bulunmuştur. Triolo ve ark.13 glokom hastalarında yaptıkları çalışmada GHK ile maküler DY arasında ilişki bulmamışlardır.

Elde ettiğimiz bilgiler ışığında glokom tanı ve takibinde PPDY değerlerinin maküla DY değerlerinden daha üstün olduğunu düşünmekteyiz. Özellikle TA-PPDY ve PPDY değerleri RSLTK ve GHA değerleri ile koreledir. Glokomun erken tanı ve tedavi takibinde PPDY ölçümlerinin önemli olabileceğine inanıyoruz.

Poli ve ark.15 peripapiller ve maküler DY değerlerinin GHK kalınlığı, RSLTK değerleri ve GA indeksleri ile korelasyonunu araştırmışlar ve PPDY’nin en yüksek korelasyonu gösterdiğini bulmuşlardır. Chen ve ark.16 GA değerlerinin TA-PPDY ile en yüksek korelasyonu gösterdiğini, bunu PPDY’nin izlediğini saptamışlardır. Maküler DY değerlerinin GA parametreleri ile GHK kalınlığı ve RSLTK’ye göre daha düşük korelasyon gösterdiği sonucuna ulaşmışlardır. Wang ve ark.’da1 benzer sonuçlar elde etmişler ve optik disk perfüzyon parametreleri ve DY’nin MD, RSLTK ve GHK kalınlık değerleri ile yüksek korelasyon gösterdiğini bulmuşlardır. Çalışmamızda TA-MDY, PFDY, TA-PPDY ve PPDY değerleri glokomlu gözlerde literatürle benzer şekilde hem MD hem de PSS değerleri ile korele idi. RSLTK ve GHA değerlerinin MD ve PSS değerleri ile korelasyonu DY ile birlikte değerlendirildi ve hem MD hem de PSS için en güçlü korelasyonu TA-PPDY’nin gösterdiği, bunu PPDY’nin  izlediği görüldü.

Çalışmamızın ilginç sonuçlarından biri, İDDY’nin glokomlu gözlerde daha düşük bulunmasına rağmen, diğer parametreler gibi sağlıklı gözlerden istatistiksel olarak farklılık göstermemesidir. Daha önce de belirtildiği gibi, büyük damarların kalabalıklaşması ve taranan alanın darlığı yüzeyel disk mikrodolaşımının doğru değerlendirilmesini engellemiş olabilir.17 Chung ve ark.14 tarafından yapılan bir çalışmada glokomatöz gözlerde OSB, peripapiller ve maküla bölgelerinde DY, sağlıklı gözlere göre anlamlı derecede düşük bulunmuştur. Yazarlar, İDDY hariç DY parametrelerinin OKT parametreleri ve GA indeksleri ile anlamlı korelasyon gösterdiğini belirtmişlerdir. İDDY’nin tanı yeteneği yine düşük bulunmuştur.14 Nascimento ve ark.11 yüzeyel OSB DY’nin glokom hastaları ve sağlıklı bireyler arasında farklılık göstermediğini, ancak PAAG gözlerde derin OSB’de DY’nin anlamlı derecede düşük olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamızda İDDY, RPK ağının değerlendirildiği yüzeyel tabakada ölçülmüştür. Yapılan çalışmalarda glokomda GİB yükselmesi sonrası posterior lamina kribroza’nın primer hasar alanı olduğu ve lamina kribrozanın santral bölgesinin azalmış kan akımına karşı daha savunmasız olduğu gösterilmiştir.18,19 Ancak glokomlu gözlerde yüzeyel OSB DY’de azalma saptanan çalışmalar da vardır.20,21 Bu farklı sonuçlar, yüzeyel tabakanın belirlenmesindeki farklılıklardan, büyük damarların dışlanıp dışlanmadığından ve farklı OKTA cihazlarının ve işlem algoritmalarının kullanımından kaynaklanabilir.

Mangouritsas ve ark.17 yakın zamanda tek taraflı preperimetrik glokomlu gözlerde normal diğer gözlere göre ortalama PPDY ve TA-PPDY’nin anlamlı azaldığını ve ortalama PPDY ve TA-PPDY değerlerinin sağlıklı kontrollerde diğer gözlere göre anlamlı yüksek olmadığını bildirmiştir. Bu çalışmanın bulguları bizim çalışmamızla benzerdir. Diğer gözlere ait yapısal testlerin sonuçları da, çalışmamızda olduğu gibi, normal bulunmuştur. Biz bu sonucu, glokomda vasküler bulguların yapısal testlerden çok daha erken ortaya çıkmadığının kanıtı olarak değerlendiriyoruz. Gelecekte yapılacak prospektif çalışmalarla, tek taraflı hastaların zaman içinde bilateral glokoma nasıl dönüştüğü araştırılarak, vasküler yolağın PAAG gelişimi üzerinde bir etkisi olup olmadığı daha iyi anlaşılabilir.

Yarmohammadi ve ark.22 tek taraflı GA kaybı olan PAAG hastalarında DY’yi karakterize etmek için bir çalışma yapmışlardır. PAAG hastalarının etkilenmeyen gözlerinde ortalama RSLTK, GHK kalınlığı ve rim alanı ölçümlerinin etkilenen diğer gözlerden daha yüksek ve sağlıklı gözlerden daha düşük olduğunu gözlemlemişlerdir. PAAG hastalarının etkilenmeyen gözlerinde hem peripapiller hem de maküla bölgelerinde sağlıklı gözlere göre DY’nin daha düşük olduğu izlenmiştir. Ancak bu çalışmanın yöntemi bizim çalışmamızdan biraz farklıydı. Hastaların bir gözünde glokomatöz GA defekti varken diğer gözde GA normaldi ve PAAG grubundaki hastaların uygunluğunun belirlenmesinde optik diskin görünümü dikkate alınmamıştı. Çalışmalarında perimetrik olarak etkilenmemiş diğer gözlerde DY’nin düşük bulunması, saptanabilir GA hasarı olmadan önce OKTA’nın glokom gelişme riski yüksek olan gözlerde mikrovasküler değişiklikleri tespit edebileceğini düşündürmektedir. Çalışmamıza tek taraflı PAAG hastaları, vasküler değişikliklerin yapısal değişikliklerden önce başlayıp başlamadığını ve PAAG hastalarının vasküler predispozisyonu olup olmadığını belirlemek için dahil edildi. Çalışmamızdaki PAAG hastalarının etkilenmeyen gözlerinin optik disk görünümü normal olup peripapiller ve maküler yapısal testleri yaş ile uyumluydu. Bu nedenle çalışmamızdaki etkilenmeyen gözler perimetrik ve yapısal olarak normaldi. Bu metodolojik farklılık, etkilenmemiş gözlerin sağlıklı gözlerle karşılaştırılmasında iki çalışma arasında dikkate değer bir farktır.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

Hasta sayımızın az olması bu çalışmada bir kısıtlılık olarak değerlendirilebilir. Ancak, PAAG’nin sıklıkla bilateral olduğu unutulmamalıdır. Tek taraflı PAAG nadirdir ve OKTA sonuçlarını etkileyebilecek ek hastalıkları olan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır.

Ayrıca glokomatöz gözlerinde GİB’nin anti-glokomatöz tedavi ile kontrol altına olan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların anti-glokomatöz damla kullanması bu çalışmanın bir diğer kısıtlılığıdır. Ancak tüm gruplardaki gözlerin GİB değerleri 21 mmHg’den düşüktü ve böylece GİB’nin damar ağı üzerindeki etkisi en aza indirildi.

Sonuç

Çalışmamızda tek taraflı glokomlu bireylerin etkilenmeyen gözlerinde mikrovasküler değişiklikler izlenmemiştir. Başka bir deyişle, PAAG patogenezinde vasküler predispozisyon olduğunu destekleyen bir kanıt yoktu. Bununla birlikte, kesin bir sonuca ancak bu gözlerin ileriye dönük takibi ile ulaşılabilir. Glokomun vasküler patogenezini daha iyi anlamak için, izlemlerde glokom gelişen gözlerdeki vasküler yapı değişikliklerini gözlemlemenin uygun bir yaklaşım olacağına inanıyoruz. Çalışmamızda DY, yapısal ve fonksiyonel glokom bulguları ile korele olup glokomatöz gözlerde PPDY ile yüksek korelasyon gözlenmiştir. PPDY takibi, glokom şüphesi olan hastalarının tanısında veya GHA ölçümlerini olumsuz etkileyen hastalığı olan olgularda glokom takibinde önemli olabilir. Ayrıca PPDY takibinin disk anomalilerinde erken tanı ve progresyonun saptanması açısından yararlı olduğu kanaatindeyiz. GA testlerinin PPDY ölçümleri ile RSLTK veya GHA’ya göre daha yüksek korelasyon gösterdiği yönündeki bulgularımız klinik yaklaşım açısından önemlidir. Yapısal analizde taban etkisi olan veya GA uyumsuzluğu olan ileri olgularda, OKTA özellikle takipte güvenilir bir yöntem olabilir.

Etik

Etik Kurul Onayı: Başkent Üniversitesi  Tıp ve Sağlık Bilimleri Araştırma Kurulu (sayı: 94603339-604.01.02/tarih:  19.02.2019).

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Konsept: S.G.G., Ş.C., A.A., Ü.E., Dizayn: S.G.G., Ş.C., A.A., Ü.E.,  A.S.S., Veri Toplama veya İşleme: S.G.G., Ş.C., A.A., Ü.E., A.S.S., M.Y.Ç., Analiz veya Yorumlama: S.G.G., Ş.C., A.A., Ü.E., A.S.S., M.Y.Ç., Literatür Arama: S.G.G., Ş.C., A.A., Ü.E.,  A.S.S., Yazan: S.G.G., Ş.C., A.A., Ü.E.,  A.S.S.

Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması olmadığı bildirilmiştir.

References

1
Wang X, Jiang C, Ko T, Kong X, Yu X, Min W, Shi G, Sun X. Correlation between optic disc perfusion and glaucomatous severity in patients with open-angle glaucoma: an optical coherence tomography angiography study. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol. 2015;253:1557-1564.
2
Matlach J, Bender S, König J, Binder H, Pfeiffer N, Hoffmann EM. Investigation of intraocular pressure fluctuation as a risk factor of glaucoma progression. Clin Ophthalmol. 2019;13:9-16.
3
Buys ES, Potter LR, Pasquale LR, Ksander BR. Regulation of intraocular pressure by soluble and membrane guanylate cyclases and their role in glaucoma. Front Mol Neurosci. 2014;7:38.
4
Flammer J. The vascular concept of glaucoma. Surv Ophthalmol. 1994;38(Suppl):3-6.
5
Gottanka J, Kuhlmann A, Scholz M, Johnson DH, Lütjen-Drecoll E. Pathophysiologic changes in the optic nerves of eyes with primary open angle and pseudoexfoliation glaucoma. Invest Ophthalmol Vis Sci. 2005;46:4170-4181.
6
Leske MC, Heijl A, Hyman L, Bengtsson B, Dong L, Yang Z; EMGT Group. Predictors of long-term progression in the early manifest glaucoma trial. Ophthalmology. 2007;114:1965-1972.
7
Flammer J, Mozaffarieh M. What is the present pathogenetic concept of glaucomatous optic neuropathy? Surv Ophthalmol. 2007;52(Suppl 2):162-173.
8
Mwanza JC, Budenz DL. New developments in optical coherence tomography imaging for glaucoma. Curr Opin Ophthalmol. 2018;29:121-129.
9
Yarmohammadi A, Zangwill LM, Diniz-Filho A, Saunders LJ, Suh MH, Wu Z, Manalastas PIC, Akagi T, Medeiros FA, Weinreb RN. Peripapillary and Macular Vessel Density in Patients with Glaucoma and Single-Hemifield Visual Field Defect. Ophthalmology. 2017;124:709-719.
10
Toshev AP, Schuster AK, Ul Hassan SN, Pfeiffer N, Hoffmann EM. Optical Coherence Tomography Angiography of Optic Disc in Eyes With Primary Open-angle Glaucoma and Normal-tension Glaucoma. J Glaucoma. 2019;28:243-251.
11
Nascimento E Silva R, Chiou CA, Wang M, Wang H, Shoji MK, Chou JC, D’Souza EE, Greenstein SH, Brauner SC, Alves MR, Pasquale LR, Shen LQ. Microvasculature of the Optic Nerve Head and Peripapillary Region in Patients With Primary Open-Angle Glaucoma. J Glaucoma. 2019;28:281-288.
12
Yip VCH, Wong HT, Yong VKY, Lim BA, Hee OK, Cheng J, Fu H, Lim C, Tay ELT, Loo-Valdez RG, Teo HY, Lim Ph A, Yip LWL. Optical Coherence Tomography Angiography of Optic Disc and Macula Vessel Density in Glaucoma and Healthy Eyes. J Glaucoma. 2019;28:80-87.
13
Triolo G, Rabiolo A, Shemonski ND, Fard A, Di Matteo F, Sacconi R, Bettin P, Magazzeni S, Querques G, Vazquez LE, Barboni P, Bandello F. Optical Coherence Tomography Angiography Macular and Peripapillary Vessel Perfusion Density in Healthy Subjects, Glaucoma Suspects, and Glaucoma Patients. Invest Ophthalmol Vis Sci. 2017;58:5713-5722.
14
Chung JK, Hwang YH, Wi JM, Kim M, Jung JJ. Glaucoma Diagnostic Ability of the Optical Coherence Tomography Angiography Vessel Density Parameters. Curr Eye Res. 2017;42:1458-1467.
15
Poli M, Cornut PL, Nguyen AM, De Bats F, Denis P. Accuracy of peripapillary versus macular vessel density in diagnosis of early to advanced primary open angle glaucoma. J Fr Ophtalmol. 2018;41:619-629.
16
Chen HS, Liu CH, Wu WC, Tseng HJ, Lee YS. Optical Coherence Tomography Angiography of the Superficial Microvasculature in the Macular and Peripapillary Areas in Glaucomatous and Healthy Eyes. Invest Ophthalmol Vis Sci. 2017;58:3637-3645.
17
Mangouritsas G, Koutropoulou N, Ragkousis A, Boutouri E, Diagourtas A. Peripapillary Vessel Density In Unilateral Preperimetric Glaucoma. Clin Ophthalmol. 2019;13:2511-2519.
18
Quigley HA, Addicks EM, Green WR, Maumenee AE. Optic nerve damage in human glaucoma. II. The site of injury and susceptibility to damage. Arch Ophthalmol. 1981;99:635-649.
19
Causin P, Guidoboni G, Harris A, Prada D, Sacco R, Terragni S. A poroelastic model for the perfusion of the lamina cribrosa in the optic nerve head. Math Biosci. 2014;257:33-41.
20
Akil H, Huang AS, Francis BA, Sadda SR, Chopra V. Retinal vessel density from optical coherence tomography angiography to differentiate early glaucoma, pre-perimetric glaucoma and normal eyes. PLoS One. 2017;12:e0170476.
21
Bojikian KD, Chen CL, Wen JC, Zhang Q, Xin C, Gupta D, Mudumbai RC, Johnstone MA, Wang RK, Chen PP. Optic Disc Perfusion in Primary Open Angle and Normal Tension Glaucoma Eyes Using Optical Coherence Tomography-Based Microangiography. PLoS One. 2016;11:e0154691.
22
Yarmohammadi A, Zangwill LM, Manalastas PIC, Fuller NJ, Diniz-Filho A, Saunders LJ, Suh MH, Hasenstab K, Weinreb RN. Peripapillary and Macular Vessel Density in Patients with Primary Open-Angle Glaucoma and Unilateral Visual Field Loss. Ophthalmology. 2018;125:578-587.