Psödofakik Büllöz Keratopati Tedavisinde Descemet Soymalı Otomatize Endotelyal Keratoplasti
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 263-268
Temmuz 2012

Psödofakik Büllöz Keratopati Tedavisinde Descemet Soymalı Otomatize Endotelyal Keratoplasti

Turk J Ophthalmol 2012;42(4):263-268
1. Haydarpasa Numune Egitim Ve Arastirma Hastanesi 2. Göz Klinigi, Istanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 25.01.2012
Kabul Tarihi: 08.05.2012
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Psödofakik bulloz keratopati (PBK) tedavisinde descemet soymalı otomatize endotelyal keratoplastinin (DSAEK) sonuçlarını ve komplikasyonlarını değerlendirmek.

Ge­reç ve Yön­tem:

Kliniğimizde Eylül 2010-Ocak 2012 tarihleri arasında PBK tanısı ile DSAEK uygulanan 20 hastanın 20 gözü çalışmaya alındı. Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası en iyi görme keskinliği (EİGK), refraksiyon değerleri, endotel hücre yoğunluğu, greftin konumu değerlendirildi. Komplikasyonlar ve uygulanan tedaviler kaydedildi.

Sonuçlar:

Onbiri kadın, 9’u erkek 20 hastanın ortalama yaşı 71,44±7,55 yıl (56-83 yıl), ortalama takip süresi 11,35±3,90 ay (3-16 ay) idi. Ameliyat öncesi EİGK ortalaması 0,04±0,044 iken 12. ayda 0,55±0,22 idi (p=0,001). Endotel hücre yoğunluğu 12. ayda ortalama 1508,42±254,82 hücre/mm2 idi. Beş hastada greft ayrışması izlendi. Bir hastada greft yetmezliği görüldü.

Tar­tışma:

DSAEK, öğrenme eğrisi dik, farklı komplikasyonları olan bir teknik olmasına rağmen daha hızlı rehabilitasyon sağlanması nedeni ile endotel hastalıklarının tedavisinde PK’ya alternatif bir tekniktir. (Turk J Ophthalmol 2012; 42: 263-68)

Giriş

Endotelyal keratoplasti (EK), büllöz keratopati, Fuchs’ endotelyal distrofi, iridokorneal endotelyal sendrom gibi kornea endotelinin tutulduğu patolojilerde sadece hastalıklı kornea tabakalarının uzaklaştırılmasını ve kısmi kalınlıkta donör doku transplantasyonunu amaçlar.1-6

EK, 1998’de ilk kez Melles ve ark.7 tarafından tarif edilmiş ve uygulanmıştır. Bu teknikte manuel olarak stroması %80-90 derinliğinde disseke edilen donör kornea intrastromal trepanizasyon ve eğimli küçük makaslarla eksize edildikten sonra 9 mm’lik kornea kesisinden alıcıya transplante edilmiş ve ön kamaraya verilen hava ile yerine yapışması sağlanmıştır.7-9 Melles ve ark.10 daha sonraki çalışmalarında eksize edilen donör butonun katlanarak 5 mm’lik skleral tünel kesiden alıcıya transplante edilebileceğini bildirmişlerdir. Böylece cerrahi sonrası astigmatizma da en aza indirilmiştir.

Gorovoy donör korneayı, manuel lameller diseksiyonu neredeyse tamamen ortadan kaldırarak mikrokeratom ile hazırlayan ilk cerrahlardan biri olmuştur.11 Hem hazır olarak alınan (pre-cut) hem de cerrah tarafından hazırlanan mikrokeratom veya femtosecond lazer ile kesilmiş donör doku kullanımı popülerlik kazanmıştır. Bu işlem de descemet soymalı otomatize endotelyal keratoplasti (DSAEK) olarak tanımlanmıştır.

Bu çalışmada amacımız psödofakik büllöz keratopati (PBK) tanısı almış hastalarda DSAEK tekniği ile yapılan endotelyal keratoplastinin sonuçlarını, ameliyat sırasında ve sonrasında karşılaşılan komplikasyonları değerlendirmektir.

Gereç ve Yöntem

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Göz Kliniği’nde Eylül 2010-Ocak 2012 tarihleri arasında PBK tanısı ile DSAEK uygulanan 20 hastanın 20 gözü çalışmaya dahil edildi.

Hastaların çalışmaya dahil edilme kriterleri; yapılan katarakt ameliyatı sonrası görme düzeyinin artmaması, endotel yetmezliğinin bulunması, hastaların düzenli kontrollere gelebilmeleri idi. Hastaların çalışmaya dahil edilmeme kriterleri; daha önceden kornea nakli cerrahisi geçirmiş olması, hastalığa bağlı kornea stromasında postoperatif görmeyi tehdit edecek skar olması, görme keskinliği etkileyebilecek başka bir oküler hastalığın (glokom, diabetik retinopati vb.) olması idi.

Çalışmada hastaların yaşı, cinsiyeti, ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1., 3., 6. ve 12. ay otokeratorefraktometre (Charops, Mirae Optics Co. Ltd., Kore) ile refraksiyon ve keratometri değerleri, en iyi görme keskinlikleri (EİGK) değerlendirildi. Optik koherens tomografi (OKT) (RTVue-100; Optovue Inc, Fremond, CA) ile 1. gün, 1. hafta, 1., 3., 6. ve 12. ay greft lokalizasyonu ve kalınlığı takip edildi. Doku speküler mikroskobu (Keratoanalyzer Eye Bank Specular Microscope EKA-98, Konan Medical Inc., Japonya) ile donör kornea endotel hücre yoğunluğu (EHY), canlı speküler mikroskobu (Specular Microscope Tomey EM-2000, USA) ile ameliyat sonrası takiplerde EHY değerlendirildi. Ameliyat öncesi tüm hastalar yapılacak cerrahi girişim için bilgilendirildi ve yazılı onam formları alındı.

Donör kornealar hastanemiz göz bankasından temin edildi. Cerrahi öncesinde donör kornea sklerokorneal buton şeklinde standart göz bankası kurallarına uygun olarak kadavradan alındıktan sonra, Optisol-GS (%25 Kondroitin Sülfat, Gentamisin, Streptomisin, Chiron Ophthalmics, Irvine, CA) solüsyonunda 4 ºC’de saklandı.

Ameliyat Tekniği

Bütün hastalar Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi II. Göz Kliniği’nde aynı cerrah tarafından ameliyat edildi (BTA). Tüm ameliyatlar subtenon ve kapak anestezisi altında yapıldı. Göz içi basıncı düşürmek amacıyla hastalara ameliyat öncesi IV mannitol 300 cc verildi.

Akinezi ve anestezi sağlamak için hastalara subtenon olarak 2cc %2’lik jetokain ile 2cc %0,5’lik bupivakain hidroklorür enjeksiyonu ve kapak anestezisi için 2cc %2’lik jetokain uygulandı. Perioküler bölge antiseptik ajan olarak %10’luk polividon-iyod kullanılarak temizlendi. Cerrahi örtünün yapıştırılması ve blefarostanın yerleştirilmesinden sonra oküler yüzey ve fornikslere %5’lik polividon-iyod 3 dakika süreyle uygulandı.

a) Donör Korneanın Hazırlanması

Yapay ön kamara (Moria, Antony, Fransa) sıvı ile doldurulduktan sonra korneaskleral buton arada hava kalmayacak şekilde yapay ön kamaranın üzerine oturtuldu ve sabitlendi (Şekil 1a). Epitel mikrocerrahi sünger yardımıyla soyuldu. Pakimetri (Acutome, Accupach V, Malvern PA, USA) ile donör kornea kalınlığı ölçüldü (Şekil 1b). Uygun mikrokeratom kafası (300-350 mikrometre) belirlenerek donör kornea kesildi (Şekil 1c). Elde edilen arka lameller greftin stromal yüzeyi doku işaretleyicisi ile işaretlendi, alıcı yatak için belirlenen çapta panç trepan ile kesildi.

b) Alıcı Yatak Hazırlanması

Ameliyat hazırlığını takiben alıcı kornea hazırlanan donör kornea çapına uygun olacak şekilde işaretlendi (8,5-9,0 mm). Ön kamaraya MVR bıçak ile saat 12 hizasından girildi, 27 G kanül ile hava verildi. Hava altında DSAEK kancası (Janach, Como, İtalya) yardımıyla periferik endotel ve descemet membran çizildi ve bu hattın içinde kalan endotel ve descemet membranı (DM) DSAEK ‘T’ şekilli soyucu (Janach, Como, İtalya) özel enstrumanı ile soyularak dışarı çıkartıldı. Ön kamaraya trepan mavisi verilerek descemet membran kalıp kalmadığı kontrol edildi.

Saat 9 hizasından 3,2 mm slit bıçak ile giriş yapılıp giriş 5 mm’ye genişletildi. Saat 3 hizasından MVR bıçak ile başka bir yan giriş yapıldı, saat 12 hizasındaki girişe ön kamara koruyucu yerleştirildi. Endoteli üstte stroması altta kalacak şekilde Busin kaşığına (Moria, Antony, Fransa) alınan donör kornea, Busin kaşığı 180 derece döndürüldükten sonra karşı kesiden 23-G Busin mikrotutucu (Moria, Antony, Fransa) yardımı ile ön kamara boşluğuna alındı. Donör korneayı alıcı stromaya doğru baskılı tutacak şekilde ön kamaranın 2/3’ü dolacak şekilde hava/SF6 verilip hasta 15 dakika sırtüstü yatar pozisyonda bekletildi. Ana giriş ve iki yan girişe 10/0 monoflaman naylon sütür ile birer adet sütür kondu. Subkonjonktival deksametazon ve gentamisin uygulandı. Hastanın 3 saat boyunca sırtüstü pozisyonda yatması sağlandı.

Postopretif 1.gün saat başı topikal prednizolon asetat %0,01 ve 6x1 moksifloksasin HCL %0,5 uygulandı. postoperatif 2.günden itibaren topikal steroid 6x1’e düşüldü. Postoperatif 1. ay antibiyotik tedavisi kesildi, steroid tedavisine 4x1 devam edildi, tedricen azaltılarak 3 ayda sonlandırıldı.

Çalışmamızda elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007&PASS (Power Analysis and Sample Size) 2008 Statistical Software (Utah, USA) programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma, medyan, frekans) yanısıra verilerin karşılaştırılmasında görme keskinliğine göre değerlendirmelerde Friedman test ve Wlicoxon Signed Rank test kullanıldı. Anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi.

Bulgular

Çalışmaya alınan 11 kadın, 9 erkek 20 hastanın ortalama yaşı 71,44±7,55 yıl (56-83 yıl), ortalama takip süresi 11,35±3,90 ay (3-16 ay) idi.

Hastaların ameliyat öncesi EİGK ortalaması 0,04±0,044 iken,1.ayda 0,39±0,16; 3. ayda 0,43±0,16; 6. ayda 0,47±0,16; 9. ayda 0,43±0,21 ve 12. ayda 0,55±0,22 idi (Tablo 1, Şekil 2).

Takiplere göre görme keskinlikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık görüldü (p<0,01). Birinci ay, 3. ay, 6. ay ve 12. aydaki EİGK ameliyat öncesi EİGK’ye göre anlamlı şekilde yüksektir (p<0,01).
3. ay EİGK, 1. aya göre; 6. ay, 9. ay ve 12. ay EİGK, 3. aya göre anlamlı şekilde yüksektir (sırasıyla; p<0,05, p<0,01). 6. ay ve 12. ay EİGK, 9. aya göre anlamlı şekilde yüksektir (sırasıyla; p<0,01, p<0,05).

Hastaların ameliyat öncesi keratometri ölçümlerinin ortalaması 43,03±1,61 D, ameliyat sonrası 3. ay keratometri ölçümlerinin ortalaması 43,30±1,76 D idi. İki ölçüm ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Ameliyat öncesi sferik eşdeğer (SE) ortalaması 1,15±1,00 D, ameliyat sonrası 3. ay SE ortalaması 1,18±0,92 D idi. İki ölçüm ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05) (Tablo 2).

Greft kalınlığı ölçümleri incelendiğinde; birinci gün ölçümleri ortalaması 314,82±156,44, birinci ay ölçümleri ortalaması 236,63±172,25, üçüncü ay ölçümleri ortalaması 186,68±128,26, altıncı ay ölçümleri ortalaması 152,20±72,48, onikinci ay ölçümleri ortalaması 144,72±66,28’dir. Takipteki greft kalınlığı ölçümleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0,01). Farklılığı yaratan grubu bulmak için yapılan ikili karşılaştırmalara göre; birinci gün takipteki greft kalınlığı ölçümüne göre takip eden aylardaki düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p:0,017; p:0,008; p:0,004; p:0,001) (Tablo 3).

Donör kornea endotel hücre sayısı ortalama 2810,85±169,39 hücre/mm2, ameliyat sonrası 3. ay endotel hücre sayısı ortalama 1936,42±194,08 hücre/mm2, 6. ay endotel hücre sayısı ortalama 1782,6±208,50 hücre/mm2, 9. ay endotel hücre sayısı ortalama 1640,48±184,62 hücre/mm², 12. ay endotel hücre sayısı ortalama 1508,42±254,82 hücre/mm2 idi (Şekil 3). Takiplerde EHY ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır (p<0,01). 12. ay EHY donör kornea, 1., 3., 6. ve 9. ay EHY’ye göre anlamlı şekilde düşük bulunmuştur.

PBK tanısı ile ameliyat edilen 20 hastanın 15’inde ameliyat sonrası 1. gün ve daha sonraki takiplerinde greft yapışık olarak izlendi (Şekil 4a,b,c). Ameliyat sonrası 1. gün biyomikroskopi ve OKT’de 5 hastada greft ayrışması görüldü (Şekil 5a,b). Bu hastalara ameliyathane şartlarında ön kamaraya tekrar hava verildi. Üç hastada takiplerde greftin yapıştığı izlendi (Şekil 6a,b). Bir hastada 2 kez hava enjeksiyonuna rağmen greft yapışmadı, endotel yetmezliği gelişti. Bu hastaya birinci ay sonunda PK uygulandı (Şekil 7a,b). Bir hastada greft yapışmadığı için yine ameliyathane şartlarında greft-alıcı yatak arasındaki sıvıyı aspire etmek için 4 kadrandan kornea insizyonu yapıldı ve tekrar hava verildi. Takiplerde bu hastada da greftin yapıştığı izlendi.

OKT ile yapılan takiplerde greft-alıcı yatak arası detaylı olarak incelendi. Arayüzeyde kalan DM’ye rastlanmadı.

Beş hastada yaygın epitel defekti ve tekrarlayan subepitelyal büller görüldü. Bu hastaların epiteli kazındıktan sonra bandaj kontakt lens takıldı, yoğun lubrikan tedavi ile epitel defektleri iyileşti.

Tartışma

Endotel disfonksiyonuna ikincil kornea ödemi PK’nın en sık endikasyonlarındandır. PK, endotel işlev bozukluğunun tedavisinde altın standard olarak kabul edilse de yavaş görsel rehabilitasyon, yüksek ve düzensiz astigmatizma nedeni ile görme kalitesi düşüktür. Ayrıca sık ve uzun takip süresi, uzun süreli topikal steroid kullanımı, travmaya karşı dayanıksızlık PK’nın diğer dezavantajlarıdır.

Son yıllarda seçici olarak endoteli içeren arka korneanın nakledildiği yeni teknikler geliştirilmiştir. Bu yeni tekniklerin geleneksel PK’ya birçok pratik ve teorik üstünlüğü olduğu kanıtlanmıştır. EK’nın PK’ya göre bazı avantajları vardır. Kapalı sistem cerrahi olması PK’ya en önemli üstünlüğüdür. Ameliyat sırasında ve sonrasında suprakoroidal hemoraji, koroid dekolmanı gibi komplikasyon gelişme ihtimalinin çok daha azdır. Hasta rehabilitasyonunun kısa sürede olması, görme keskinliğinde daha hızlı artış sağlanması, sütür ayarlanmasına gerek duyulmaması, çok daha az sütür (genelde 3 tek sütür) atılması, yara yeri ayrılma riskinin olmaması, sütürün indüklediği kornea neovaskülarizasyonunun azalması, steroid kullanım ve yan etkilerinin azalması EK’ nın diğer avantajlarıdır.

EK greft hazırlama tekniklerine göre adlandırılmaktadır. Greftin manuel hazırlanması, otomatize hazırlanması, femtosaniye lazer ile hazırlanması sırasıyla DSEK, DSAEK, ve FS-DSAEK olarak adlandırılır. Greft hazırlığının manuel yönteme göre daha standardize olması nedeni ile bu teknikler arasında son zamanlarda en çok kullanılan ve yaygınlaşan DSAEK olmuştur.

Çalışmamızda EİGK’da anlamlı derecede artış saptandı; preoperatif ortalama EİGK 0,04 iken postoperatif 12. ay ortalama EİGK 0,55’e ulaştı. Terry ve ark.12,13 160 göz ile ve 60 göz ile yaptıkları çalışmada EİDGK’ni sırasıyla 0,64 ve 0,66 olarak bildirmişlerdir. Price ve Price yaklaşık 0,52, Chen ve ark.14,15 0,66 olan EİDGK elde etmişlerdir. Bizim çalışmamızda da literatüre yakın değerler elde edilmiştir. Gorovoy, görme keskinliği sonuçlarına bakıldığında DSAEK’nin endotel hastalıklarının tedavisinde standart PK’nın yerini alması gerektiğini belirtmektedir.11

Preoperatif ve postoperatif 6. ay keratometri değerleri karşılaştırıldığında anlamlı fark olmadığı görüldü. Terry ve ark.12,13, Price ve Price,14 Chen ve ark.15 da hasta serilerinde topografi ve astigmatizma takiplerinde anlamlı fark saptamamışlardır. Bununla birlikte bazı çalışmalarda ameliyat sonrası korneanın ön yüzeyinde minimal refraktif değişiklik saptansa da arka yüzeyinin eğriliğinde donör dokunun şekline bağlı hiperopik kayma yönünde dramatik değişiklik olduğu bildirilmiştir.16,17 Bu yüzden eğer üçlü prosedür planlanıyorsa intraokuler lens gücü hesaplarken bu değişim akılda tutulmalıdır.

Greft kalınlığı incelendiğinde postoperatif 1. gün greft kalınlığı 1., 3., 6. ve 12. aya göre anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur. Bu farkın cerrahi işlem sırasında uygulanan mekanik travmaya ikincil oluşan ödeme bağlı olduğunu düşünmekteyiz. Van Cleynenbreuqel H. ve ark.18 çalışmalarında 6. ay sonunda görme keskinliği ve endotel hücre sayısı üzerine greft kalınlığının direk bir etkisinin olmadığını, endotel hücre kaybının önüne geçmede cerrahi travmanın azaltılmasının daha önemli olduğunu bildirmişlerdir.

Endotelyal keratoplastide en büyük endişe endotel hücre kaybının fazla olması ve buna bağlı greft ömrünün kısa olmasıdır. Terry ve ark.12,19, Price ve ark. DSAEK sonrası sırasıyla %32 ve %34 olarak bildirmişlerdir. Yapılan bu çalışmalara göre kayıp PK’ya göre daha fazla gibi görünse de 6. aydan sonra endotel hücre kaybı stabilize olup plato çizmeye başlamıştır. Terry ve ark. 24. ay sonunda endotel hücre kaybını %34, Price ve ark12,19 %41 olarak bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda da ilk üç ayda endotel hücre kaybı diğer aylarla karşılaştırıldığında daha fazladır. Onikinci ay sonunda endotel hücre kaybı %41,2 olarak bulunmuştur ve bu sonuçlar literatür ile uyumludur.

DSAEK ile ilişkili bildirilen en sık komplikasyon greft ayrışmasıdır. Ayrışma oranı literatürde çeşitlilik gösterir. Suh ve ark.20 118 gözün 27’sinde (%23) ayrışma gözlediklerini bildirmişlerdir. Gorovoy greft ayrışma oranını %25, Mearza ve ark. %82 olarak bildirmişlerdir.11,21 Koenig ve Covert22 çalışmaya aldıkları hastaların %35’inde ayrışma gözlemlemişlerdir.

Postoperatif bütün vakalarımızda birinci günde biyomikroskbik muayene ve OKT ile greftin yerini kontrol edildi. Çalışmamızda 5 hastada (%25) postoperatif greft ayrışması görüldü. Bunların 3’ünde bir hafta sonunda yapışık greft elde edildi, bir olguda takiplerde ön kamaraya 2 kez daha hava verilmesine rağmen yapışma sağlanamadı ve sekonder greft başarısızlığı kabul edilip bu olguya birinci ay sonunda penetran keratoplasti uygulandı. Diğer olguya kornea insizyonu yapılarak tekrar hava verildi ve yapışma sağlandı.

Donör ayrışması nedenleri muhtemelen çok faktörlüdür ve hala tam olarak ortaya konamamıştır. Bu komplikasyonla direk ilişkili en önemli sebep ara yüzeydeki sıvıdır.2,22,23 Diğer nedenler; geride kalan DM, yerleştirme sırasında veya havayı uzaklaştırırken oluşturulabilecek mekanik travma, hastanın gözünü ovalaması, donör doku diseksiyonunun düzgün olmaması ve ara yüzeyde kalan viskoelastik madde olabilir.23

Donör dokunun ayrışmasını engellemek için çeşitli yöntemler bildirilmiştir. Kornea yüzeyine masaj, alıcı yatakta ara yüzeye doğru midperiferik havalanma yolları oluşturma ve stromayı pürüzleştirme greftin yapışmasını sağlayan yöntemlerdendir.22,23

Bizim çalışmamızda da 2 hastamızda intraoperatif, 1 hastamızda postoperatif olarak parasentez oluşturuldu. Greft yüzeyini düzleştirmek, merkezileştirmek, ara yüzeyde kalan hava ve sıvıyı çıkarmak amacıyla ameliyat sırasında her hastaya, donör dokuyu yatağa yerleştirdikten sonra bir kanül ucuyla alıcı kornea yüzeyine masaj uygulandı. Eğer parasentez açıldıysa kornea yüzeyinden 30 G kanul ile greft-alıcı yatak arasındaki sıvıyı boşaltmak için aspirasyon yapıldı.

Hiçbir hastamızda arayüzeyde kalan DM’ye rastlanmadı, bunu da ameliyat sırasında kalan DM’nin olup olmadığını anlamak amacıyla trepan mavisi kullanmış olmamıza bağlamaktayız.

Greft başarısızlığı ameliyattan sonra 2 hafta içerisinde saydamlaşma göstermeyen greft olarak tanımlanmıştır.20,24,25 Greft başarısızlığı primer ve sekonder olarak iki gruba ayrılabilir. Ameliyat sonrası iyi yapışmış greft ile birlikte inatçı korneal ödem primer greft başarısızlığı kabul edilir.24,25 Bunlar yetersiz endotel fonksiyonundan kaynaklanır ki bu da sıklıkla sağlıksız donör endoteli, korneanın iyi saklanmaması veya travmatik pre veya intraoperatif teknik yüzünden olmaktadır.

Primer greft başarısızlığını engellemek için kullanılan donör korneanın endotel sayısının en az 2500 hücre/mm2 olması önerilir.24 Bizim de kullandığımız korneaların endotel hücre yoğunluğu 2500 hücre/mm2 üzerindeydi. Verici yaşı 50 altında seçildi, aldığımız donör kornealar 48 saat içinde ve ameliyathane koşullarında hemen cerrahi işlem öncesinde kesilerek kullanıldı. Litaratürde de 70 yaş üzeri donör korneaların endoteller kerotaplasti için kullanılması önerilmemektedir.24 Ayrıca mümkünse donör korneanın hemen ameliyat öncesinde hazırlanması önerilir.26

Price ve Price,24 primer greft başarısızlık oranının donör korneanın manuel tekniğe kıyasla otomatize kesilmesiyle ciddi anlamda düştüğünü ifade etmektedir. Mikrokeratom ile daha düzgün bir greft yüzeyi, homojen greft kalınlığı dolayısıyla greftin daha kolay tutulması ve açılması sağlanır böylelikle endotele verilen hasar da azaltılmış olur. Ameliyat sırasında veya sonrasında uygulan her türlü müdahale ile endotel hücre kaybı artar. Çalışmamızda primer greft yetmezliği görülmedi. Bunun nedenini greftin cerrahi sırasında hazırlanıp hemen kullanılmasına ve hazırlanma tekniğine (otomatize, mikrokeratom ile) bağlı olduğunu düşünmekteyiz.

Sekonder greft başarısızlığı ise DSAEK sonrası greft yapışması olmaması veya ayrılması sonucunda korneanın ödemlenip saydamlaşmamasıdır. Grefti yerleştirmede sıkıntı yaratan ara yüzeyde kalan sıvı veya viskoelastik madde, çıkarılamamış DM veya greft reddine bağlı olabilir. Bizim çalışmamızda da ilk hastaya 1.ayda penetran keratoplasti uygulandı. (Şekil 7a,b). Bunun nedeninin cerrahi tecrübesizlik olduğunu düşünmekteyiz.

Yıllardır uygulanan PK’nın aksine, EK yeni bir cerrahi işlemdir, öğrenme eğrisi oldukça diktir. Buna rağmen avantajları ve görme keskinliği sonuçlarına bakıldığında DSAEK endotel hastalıklarının tedavisinde PK’ya alternatif bir cerrahi yöntem haline gelmektedir.

Ya­zışma Ad­re­si/Ad­dress for Cor­res­pon­den­ce: Dr. Banu Torun Acar, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Göz Kliniği, İstanbul, Türkiye
Tel.: +90 216 337 78 77 Gsm: +90 505 518 96 82 E-pos­ta: [email protected] Ge­liş Ta­ri­hi/Re­cei­ved: 25.01.2012 Ka­bul Ta­ri­hi/Ac­cep­ted: 08.05.2012