Perioküler Bölge Hemanjiyomlarının Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Derleme
P: 61-65
Eylül 2014

Perioküler Bölge Hemanjiyomlarının Tedavisinde Güncel Yaklaşımlar

1. Ege Üniversitesi Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Izmir, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 25.05.2014
Kabul Tarihi: 17.07.2014
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Bu derlemede perioküler bölge hemanjiomlarının kliniği yanı sıra güncel tedavi yaklaşımları ele alınmıştır.

Konjenital Kapiller Cilt Hemanjiomları

Konjenital kapiller cilt hemanjiomu (infantil hemanjiom, benign hemanjioendotelyoma, çilek nevüs), doğuşta var olan ya da doğumdan sonraki birkaç haftada ortaya çıkan benign vasküler bir tümördür.1-5 İnfantlarda en sık görülen primer benign tümör olan kapiller cilt hemanjiomları (tüm çocukların yaklaşık olarak %4’ünde görülür) yüzeysel, derin yerleşimli ya da hem yüzeysel komponenti, hem de derin yerleşimli komponenti bulunan mikst tipte olabilir.1,2 Etkilenmiş bireyin kardeşinde kapiller hemanjiom görülme ihtimalinin normal popülasyona göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir.6 Nadiren kapiller cilt hemanjiomları iç organları da tutan ağır hemanjiomatozise eşlik edebilir. Bu büyük tümörler vasküler kanallarında trombositleri tuzağa uğratıp “Kasabach-Meritt sendromu” olarak bilinen trombositopeni ve sekonder koagülopatiler ile seyreden bir duruma yol açabilirler.7

Posterior fossa malformations, Hemangiomas, Arterial anomalies, Cardiac defects and coarctation of the aorta, Eye abnormalities, and Sternal abnormalities or midline developmental defects (PHACES) sendromunda hemanjiom yanı sıra posterior fossa malformasyonları, arter anomalileri, kardiyak defektler, aort koarktasyonu, göz anomalileri, sternum anomaliler veya orta hat gelişim defektleri izlenir.3

Yüzeysel ya da derin yerleşimli olsun tüm kapiller hemanjiomlar 3 evreden oluşan bir biyolojik davranış biçimi gösterir.8

1. Proliferatif evre (8-12 ay); endotel hücreleri çoğalarak geniş kanla dolu kümeleşmiş alanlar oluşmasına neden olur. Basic fibroblast growth factor (bFGF) ve vascular endothelial growth factor (VEGF) bu evrede büyümeden sorumlu olduğu bilinen büyüme faktörleridir.4

2. İnvolüsyonel evre (1-12 yıl); endotel hücre lobülleri çevresinde fibröz ve yağ doku depolanması sonucu fibrozis gelişir ve hemanjiomda involüsyon izlenir. Bu evrede apoptozis gösterilmiştir.4

3. Son evre (rezidü oluşum evresi)

Fakat unutulmamalıdır ki her lezyonun proliferasyon, involüsyon ve rezidü oluşum evresi süre ve evreler arası geçiş açısından çeşitlilik arz etmektedir.8

Yüzeysel perioküler kapiller hemanjiomlar öncelikle kırmızı vasküler makul olarak bulgu verir. Bu lezyonlar tanı konulduktan sonraki 3-6 ay içinde progresif olarak büyür ve yüzeyden kabarık bir hal alır.1,7 Bebek 12-18 aylık olunca lezyonun büyümesi durur ve stabil bir hal alır. Bu evreden sonra zaman içinde yavaş yavaş pörsümeye ve küçülmeye başlar.1,7 Kapiller cilt hemanjiomlarının %30 kadarının ilk 3 yaşta, %75-%90 kadarının ise 7 yaşa dek tamamen regrese olduğu bildirilmiştir.1,7 Her ne kadar başlangıç görünümü kozmetik olarak kötü ise de zaman içinde yerinde belli belirsiz bir iz bırakarak kaybolması sıkça görülür. Bu lezyonların muayenesinde özellikle kapak kenarında olanlarda mutlaka kapak çevirilerek lezyonun gerçek boyutunun değerlendirilmesi gerekmektedir (Resim 1a, 1b).

Yüzeyel formların aksine derin yerleşimli formlar epidermisi hemen hemen hiç etkilemeksizin derin cilt altı dokuları tutar. İnspeksiyonda mavi-gri görünümü ve palpasyonla yumuşak olması tipik özelliğidir.1,2,7 Bunun yanı sıra intratorasik ya da intraabdominal basıncı arttıran durumlarda (ağlama, ıkınma vb.) kitlenin daha belirgin hale gelmesi de tanıyı destekleyici özelliklerdir.1,2,7 Daha derin yerleşimli olup orbitayı da etkileyen tümörler, proptozis ve glob distopisine neden olabilir (Resim 1c, 1d). Bu gibi durumlarda ciltte izlenen bir kapiller hemanjiom orbitadaki lezyonun da hemanjiomatöz bir lezyon olabileceği konusunda ipucu olabilir. Derin yerleşimli kapiller hemanjiomlar da yüzeysel formlardaki gibi öncelikle hızla ilerler ve sonra regrese olma eğilimine girerler.1,2,7

Yüzeyel yerleşimli kapiller cilt hemanjiomlarının tanısını koymak kolay olduğundan ayırıcı tanı zor değildir. Fakat derin yerleşimli kapiller hemanjiomlarda lenfanjiom, rabdomyosarkom gibi infantil orbita tümörlerinin ayırıcı tanısının yapılması şarttır.1,2,7 Bu amaçla gereğinde bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanmak gerekebilir. Derin yerleşimli kapiller hemanjiomlar MRG’de T1 ağırlıklı kesitlerde hipointens, T2 ağırlıklı kesitlerde ise nisbeten hiperintens sinyal veren görünüme sahiptir (Resim 2a, 2b, 2c).2

Histopatolojik olarak kapiller hemanjiomlar fibröz septalarla ayrılmış kapiller lobüllerinden meydana gelir (Resim 2d, 2e).1 Prolifere olan endotel hücreleri bu kapillerleri tıkayabilir. Kapiller hemanjiomlar regrese oldukça hem sellüler, hem de vasküler yapılar azalır ve fibröz doku baskın hale gelir.1

Patogenezi tam olarak belirlenememiş olan kapiller hemanjiomların plasenta dokusu ile benzer immünohistokimyasal özellikler göstermesi bu lezyonların plasenta kökenli olduğu görüşünü ortaya atmış olmakla beraber bu henüz tam olarak kesinlik kazanmamıştır.8,9

Bu iyi huylu ve kendiliğinden gerileme hatta kaybolma eğilimindeki vasküler tümörlerin en önemli ve dikkat edilmesi gereken özelliği %46-%80 oranında bildirilen oftalmik komplikasyonlara neden olabilmeleridir.3 Perioküler kapiller hemanjiomlar, yüksek astigmatizma, anizometropi ve ambliyopi yanı sıra ekstraoküler kasların tutulması nedeniyle ya da sekonder olarak kaymaya yol açabilirler.10-12 Bu gibi komplikasyonlar nedeniyle bu çocukların refraksiyon ve ambliyopi açısından yakın takibi şarttır ve gereğinde tümörlerin beklenmeden tedavisi gündeme gelebilir.11 Özellikle geniş çapı 1 cm üzerinde olan tümörlerde ambliyopi ve diğer komplikasyonların görülme sıklığının yüksek olduğu ve bu olguların yaklaşık olarak yarısının tedavi gerektirdiği bildirilmiştir.3

Kapiller hemanjiomların tedavisinde en sık kullanılmış olan sistemik kortikosteroid ya da intralezyoner kortikosteroid enjeksiyonudur.1,2,7,13-15 Sistemik kortikosteroidler kesildiğinde rebound tümör büyümesi gelişebildiği bildirilmiş olması ve sistemik ilacın yan etkilerinin fazla olması nedeniyle sistemik tedavi neredeyse terk edilmiştir.13-15 İntralezyoner kortikosteroid enjeksiyonu, genel anestezi altında, 1 ml Betametazon 6 mg (Celestone Chronodose, Merck Sharp Dohme, TR) ve 1 ml Triamcinolone 40 mg (Kenacort-A Ampül IM, Deva, TR) karışımının kitle içine kanama kontrolü yapılarak enjeksiyonu ile gerçekleştirilir. Tümörün içinde yer alan fibröz septaların ilacın yayılmasına yeterince izin vermemesinden dolayı enjeksiyon lezyon içinde birkaç farklı alana yapılmalıdır. Pek çok olguda bu tedavi ile belirgin gerileme sağlanabilmektedir. Fakat bazı olgularda bu tedaviye bağlı gelişebilen cilt depigmentasyonu, cilt nekrozu, cilt altı yağ dokusu atrofisi, santral retinal arter tıkanıklığı gibi ciddi komplikasyonlar alternatif tedavi arayışlarına yol açmıştır.1,2,7,9,14,15

Anjiogenez inhibitörü olan rekombinant interferon alfanın intralezyoner enjeksiyonu denenmiş ve etkin olduğu saptanmış olmasına rağmen irreversibl spastik diplejiye neden olabilmesi nedeniyle sadece hayatı tehdit eden hemanjiomlarda kullanılmalıdır.16 İmmunmodülatuar bir ajan olan imikomodun (Aldara %5 Krem, Meda Pharma İlaç) topikal kullanımının da kapiller hemanjiomlarda klinik regresyonu tetiklediği bildirilmekle birlikte çocukluk çağında kullanımına ait güvenilirlik verileri kısıtlıdır.17

Le´aute-Labre´ze ve ark. 2008 yılında kardiyomyopati tedavisi için verilen sistemik propranololün aynı hastada mevcut olan perioküler kapiller cilt hemanjiyomunda küçülmeye yol açtığını tesadüfen saptamışlar ve rapor etmişlerdir.19 Bu tesadüfi buluş sayesinde kapiller cilt hemanjiom tedavisinde yeni bir çığır açılmıştır ve bir non-selektif beta bloker ajan olan propranololün hem sistemik, hem de topikal kullanımı konusunda pek çok sayıda araştırma yapılmaya başlanmıştır.2,5,12,16,18-20 Tam etki mekanizması bilinmese de propranololün pek çok farklı yolakları etkiliyor olması muhtemeldir. İlaç verildikten sonra en dramatik cevap ilk haftada, lezyonda yumuşama, küçülme, solma gibi belirtiler ile kendini gösterir.16,18,19 Lezyondaki solma ve yumuşama ilacın vazokonstrüksiyonu tetikleyici etkisine bağlanırken, progresyonu durdurucu ve apoptozisi indükleyici etkisi ise büyüme faktörlerinin seviyesini azaltmasıyla açıklamaktadır.4 Bu ucuz ve kolay bulunabilir ilaç 2 mg/kg (Dideral, Sanofi) dozunda günde 2-3 defaya bölünerek verilmektedir.16,18,19,21

Etkinliği arttırmak için tedricen

4 mg/kg/gün tedavi dozuna çıkılabileceği de bildirilmiştir. Bazı otörler ilk bir kaç dozu hastane ortamında vermeyi tercih etse de tedavinin tamamını ayaktan yapan yazarlar da mevcuttur. Tedaviye başlamadan önce pediatri konsültasyonu yapılması ve hastanın tam kan sayımı, sistemik tansiyonu, kalp atım hızı, elektrokardiyografi gibi tetkikleri ile değerlendirilmesi hem hastayı, hem de tedaviyi verecek olan hekimi korumak açısından gereklidir. Propranololün bildirilen etkinliği neredeyse %100’dür (Resim 3a, 3b, 3c, 3d, 3e, 3f).18,19,21 Fakat bu ilacın kortikosteroidlere üstünlüğü sadece etkinliği yönünden değil asıl olarak yan etkilerinin nadir görülmesi ve görece zararsız olması açısındandır.

Özellikle tedavinin ilk aşamasında hospitalize edilmeyen olgularda bronkospazm, hipoglisemi, hipotansiyon, bradikardi, uykuya meğil gibi olası yan etkiler açısından uyanık olunması gerektiği konusunda aile uyarılmalıdır.22 En sık görülen yan etki olarak bronkospazm bildirilmiştir.18,19,21 Bu yan etkiler dışında gastroözofajial reflü, diyare, konstipasyon, soğuk ekstremiteler, epilepsi nöbetleri de görülebildiği rapor edilmiştir.23-25 Propranololün öğrenme ve hafıza için kritik nöral yolakları etkileyerek çocuklarda nörokognitif sorunlara yol açabileceği savı da ortaya atılmıştır.25 Lezyonda regresyon izlenmesinin durduğu aşamada ilacın kesilmesini önerenler mevcut olsa da, bu tedavinin en az 6 ay kadar kullanılması gerektiği ve erken kesilmesi durumunda rebound büyüme görülebileceği bildirilmiştir.23,24

Pulsed dye laser tedavisi de özellikle yüzeysel kapiller hemanjiomlarda işe yarayan bir tedavi alternatifidir.4,15 Derin yerleşimli tümörlerde ise tedaviden alınacak yanıtı önceden tahmin etmek pek mümkün olamamaktadır. Çocuklarda, özellikle bir yaşın altındaki bebeklerde 2 ile 4 haftada bir genel anestezi altında uygulanması gereken bu laser seanslarının hastadan hastaya ve lezyondan lezyona değişmekle beraber 2 ila 12 kez yinelenmesi gerekmektedir.4 Laser tedavisinin en sık görülen komplikasyonları kabuklanma, ciltte erozyon ile sonlanabilen vezikül oluşması ve geçici depigmentasyonlar olarak sıralanabilir.4,15 Herpes virüs aktivasyonu, yara enfeksiyonu, aşırı granülasyon dokusu veya pyojenik granülom gelişmesi çok daha nadir görülen laser tedavisine ait komplikasyonlar arasındadır.4,15

Bu tedavilere cevap vermeyen sınırlı tümörlerde yoğun hemostaz sağlanarak cerrahi yapılabilir.1,2,25 Tedaviye yanıt vermeyen, özellikle derin yerleşimli olguların bir kısmının aslında kapiller hemanjiom değil lenfanjiom ve hemanjiomu taklit edebilen diğer lezyonlar olabileceği ve bunun da histopatolojik inceleme ile açığa çıkabileceği de akılda tutulmalıdır.

Göz Kapağının Edinsel Hemanjiomu

Edinsel hemanjiom orta yaşlı ve yaşlı erişkinlerde oldukça sık görülen bir durumdur. Bazı erişkinlerde özellikle gövdede olmak üzere yüzlerce edinsel hemanjiom bulunabilir. Bu lezyonların göz kapakları ve perioküler bölgeyi tutması ise nadirdir (Resim 4a, 4b). Lezyon boyutları zor görülebilen iğne ucu büyüklüğünden, 0,5-1,0 cm’e dek değişen çapta kubbe şeklinde kitlelere değişen farklı büyüklüklerde olabilir.1 Genellikle cilt ile birlikte hareket eder ve travmaya bağlı kanama izlenebilir. Bu lezyonlar özellikle hamilelikte ortaya çıkıp, hızlı büyüme gösterebilirler.

Erken evrelerde edinsel hemanjiom dar lümenli birçok yeni kapillerler içerir ve konjenital kapiller hemanjiom ile histopatolojik olarak benzerlik gösterir. Tamamen olgunlaşmış bir lezyonda ise vasküler lümenler genişlemiştir ve endotel hücreleri düzleşmiş, stroma ödemli ve hyalinizedir. Bazı yazarlar edinsel hemanjiom ile pyojenik granülomun çok yakın lezyonlar olduğunu belirtir.

Sıklıkla küçük olduklarından ve malign dönüşüm potansiyelleri bulunmadığından çoğu lezyonu sadece izlemek yeterli olur. Nadiren kozmetik açıdan problem yaratan lezyonlarda total eksizyon yapılması gerekebilir.

Nevüs Flammeus (Porto Şarabı Hemanjiomu-Porto Şarabı Lekesi)

Porto şarabı lekesi göz kapakları ve perioküler bölgeyi etkileyebilen konjenital vasküler bir malformasyondur. Çocukluk çağının en sık vasküler malformasyonu olup yenidoğanlarda %0,3 oranında görülür.26 İzole olgular görülebilmesine karşın çok sayıda olguda Sturge-Weber sendromu mevcuttur.1,26,27 Sturge-Weber sendromunun komponentleri yüzde Porto şarabı lekesi, ipsilateral epibulber telenjiektaziler, konjenital glokom, diffüz koroid hemanjiomu, leptomemningeal hemanjiomatozis ve epilepsi nöbetlerinden ibarettir.27 Bu nedenle bu leke ile doağn çocuklar mutlaka sistemik olarak araştırılmalıdır.

Bu konjenital lezyon klinik olarak kırmızı-mor arasında değişen tonlarda yüz bölgesini tuttuğunda trigeminal sinir trasesine uyan lokalizasyondadır (Resim 5a). Nadiren orta hattı geçer ve iki taraflı tutuluma neden olur (Resim 5b). Doğumda yüzeyden kabarıklık görülmezken zaman içinde tutulan ciltte kalınlaşma (%11) ve nodüler oluşumlar (%24) izlenebilir.26 Kapiller cilt hemanjiomlarının aksine bu lezyonlar regrese olmaz. Özellikle üst göz kapağı bölgesinin tutulduğu durumlarda konjenital veya juvenil glokom görülme ihtimali daha fazladır.27

Erken evrelerde dermiste minimal kapiller dilatasyon dışında histopatolojik olarak çok fazla anomali izlenmeyebilir.1 İlerleyen yaşlarda ise yapılan histopatolojik incelemede dermiste endotel proliferasyonu içermeyen kapiller dilatasyon ve ektatik kan damarları çevresinde artmış kollajen dokusu saptanır.1

Kozmetik görünümü düzeltmek için kapatıcı kozmetik ürünler kullanılabilir. Pulsed dye laser uygulaması özellikle 1 yaş altı olgularda oldukça başarılı olabilen bir tedavi yöntemidir.28 Bu başarı hasta büyüdükçe ve ciltte kabalaşma başladıkça azalır.28 Ayrıca laser tedavisiyle kombine olarak uygulanan topikal imikomodun (Aldara %5 Krem, Meda Pharma İlaç) lezyon rengindeki açılmaya yardımcı olduğu da bildirilmiştir.29 Eşlik eden sekonder glokom, refraksiyon kusurları ve ambliyopi tedavisi mutlaka uygulanmalıdır.

Göz Kapağı Varisi

Göz kapağı çok nadir görülen bir lezyon olup lenfanjiom ile ayırıcı tanısı sıklıkla histopatolojik olarak yapılabilir. Göz kapağı varisi küçük, basmakla solan, kist benzeri yapılar içeren bir lezyondan çok daha büyük, tortuositesi artmış kanallar içeren büyük bir lezyona dek değişen bir görünümde olabilir (Resim 6a, 6b, 6c).1 Yaygın tutulum elefantiyazis benzeri bir görünüme neden olabilir.

Histopatolojik olarak varisler gerçek tümörler olmayıp adventisyasında fibröz değişiklikler gösteren kalın duvarlı venlerden oluşmuştur. Lümeninde eritrositler, dağınık mononükleer hücreler, fibrin pıhtıları ve bazen trombüsler izlenebilir.1

Büyük ve kozmetik olarak soruna yol açan kitleler cerrahi olarak eksize edilebilir.