Multipl Skleroz ile İlişkili Üveitler
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 462-465
Aralık 2012

Multipl Skleroz ile İlişkili Üveitler

Turk J Ophthalmol 2012;42(6):462-465
1. Baskent Üniversitesi Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Ankara, Türkiye
2. Bayindir Hastanesi, Göz Klinigi, Ankara, Türkiye
3. Artvin Devlet Hastanesi, Göz Klinigi, Artvin,Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 19.12.2011
Kabul Tarihi: 06.08.2012
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Multipl sklerozlu (MS) hastalarda gelişen üveitin klinik bulgularını ve sonuçlarını değerlendirmek.

Gereç ve Yöntem:

2005-2011 yılları arasında üveit polikliniğine başvuran multipl sklerozu ve üveiti olan sekiz hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi.

Sonuçlar:

Başvuru sırasında sekiz hastanın (Yedi kadın, bir erkek; ortalama yaş 39±7,5 yıl; ortalama izlem süresi 3,8±1,8 yıl) on üç gözünün ortalama görme keskinliği 0,7±0,2 idi. İki hastaya MS ile ilişkili ön üveit, beş hastaya intermedier üveit ve retinal vaskülit, bir hastaya retinal vaskülit tanısı konuldu. Takip boyunca tüm hastalar interferon β-1a tedavisi altındaydı. Hastaların üveit tedavileri hastalığın lokalizasyonuna göre yapıldı. Takip sonunda bir olgu dışında tüm hastaların görme keskinliği tam olarak korundu.

Tartışma:

Sistemik interferon β-1a uygulanan hastalarda üveit tedavi ile kontrol altına alınabilmekte, sık rekürrensler ve kalıcı görme kayıpları önlenebilmektedir. (Turk J Ophthalmol 2012; 42: 462-5)

Giriş

Multipl skleroz (MS) santral sinir sisteminin otoimmün oldugu düsünülen kronik, inflamatuar, demiyelinizan bir hastaligidir.1 Multipl skleroz siklikla fokal ve multifokal rekürren ataklar halinde nörolojik disfonksiyonlar ve santral sinir sistemi lezyonlariyla kendini gösterir. Multipl sklerozlu hastalarda en sik görülen göz bulgusu optik nörittir, %30 sikliginda görülür.2,3 Multipl sklerozlu hastalarda semptomatik intraoküler enflamasyon daha seyrek görülür (%1) ve MS’le birlikte en sik görülen üveit intermedier ve arka üveittir, ön üveit ve panüveitler daha az siklikta görülür.4 Bu çalismada klinigimizde takip ettigimiz üveiti olan sekiz MS hastasinin klinik bulgularini ve sonuçlarini degerlendirmek amaçlanmistir.

Gereç ve Yöntem

Uvea hastalıkları birimi tarafından 2005-2011 yılları arasında takip edilen MS ile ilişkili üveit tanısı konulan sekiz hasta retrospektif olarak incelendi. Hastalar nöroloji bölümü tarafından değerlendirildi, hastaların tümü nörolojik muayene ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemi ile Poser ve ark.nın5 tanımladığı MS tanı kriterlerini karşılıyordu.

Her muayene sırasında ayrıntılı göz muayenesi, tedavi planlanması yapıldı ve kayıtları tutuldu. Hastalarımızın altısının daha önceden MS tanısı olmasına rağmen ön üveit, intermedier üveit ve retinal vaskülit yönünden hastanın üveit lokalizasyonuna ve özelliklerine göre altta yatan ek hastalık yönünden romatoloji, nöroloji ve enfeksiyon hastalıkları ile konsültasyonu yapıldı. İki hastanın (Olgu 4,5) daha önce bilinen sistemik hastalığı yoktu ve intermedier üveit ve retinal vaskülitleri mevcuttu. İntermedier üveit etyolojisini araştırmak için lyme, sifiliz, sarkoidoz ve MS, retinal vaskülit için de Behçet hastalığı, sistemik lupus eritematozus, viral retinopatiler, toksoplazma ve sifilize yönelik tetkikler yapıldı. Hastalar romatoloji, infeksiyon hastalıkları, göğüs hastalıkları ve nöroloji ile konsülte edildi.

Sonuç

Sekiz hastanın yedisi kadın (%87,5), biri erkekti (%12,5). Tüm hastalar ilk üveit ataklarıyla kliniğimize başvurdu. Kliniğimize başvuru ortalama yaşı 39±7,5’du (31-50 yıl). Birimimizde ortalama izlem süresi 3,8±1,8 yıl (1-6 yıl)’dı. Tablo 1’de hastaların karakteristik özellikleri gösterilmiştir.

Altı hastanın (%75) (beş kadın, bir erkek) kliniğimize başvurmadan önce MS tanısı mevcuttu. Tanı ortalama 8,8±6,6
(6-18 yıl) önce konmuştu. İki hastanın (%25) (Olgu 4,5) daha önceden konulan MS tanısı yoktu ve intermedier üveit ve retinal vaskülit için etyolojik hastalık araştırılırken nöroloji tarafından MS tanısı konuldu. Her iki hastanın da kraniyal manyetik
rezonans görüntülemelerinde periventriküler yeni gelişen MS plakları vardı. Daha önceden MS tanısı olan hastalar ortalama 4,8±2,1 yıldır interferon (IFN) β-1a (44 mcg 3 günde 1 kez, subkutan) kullanmaktaydı.

Tüm hastaların birimimize ortak başvuru yakınması görme azalmasıydı. Bu yakınmaya ek olarak iki hastada (%25) (Olgu 7,8) kızarıklık, iki hastada da (%25) (Olgu 3,5) gözün önünde sinek uçuşması yakınmaları mevcuttu. Beş hastanın bilateral (%62,5), üç hastanın unilateral tutulumu (%37,5) mevcuttu. Başvuru sırasında sekiz hastanın tutulum olan on üç gözünün ortalama görme keskinliği 0,7±0,2 idi. Renkli görme altı hastada 12/12 düzeyindeydi. Bir hastanın (Olgu 1) tek gözünde renkli görme hiç yoktu, bir hastanın da (Olgu 6) iki gözünde 5/12 düzeyindeydi. Bu hastalar daha önceden optik nörit geçirmişlerdi ve optik diskleri soluktu.

Dört hastada (%50) iridosiklit bulguları mevcuttu (Olgu 4,5,7,8) mevcuttu. İridosiklit bulguları olan tüm hastalarda orta boy keratik presipitat, ön kamarada 2+ hücre vardı, olgu 7 ve 8’de siliyer enjeksiyon eşlik etmekteydi. Beş hastada (Olgu 1-5) vitreus kondansasyonu, yoğun vitritis (3-4+), vitreus bulanıklığı ve alt retinadan fundusa uzanan inflamatuar fibrotik yapı ve kartopu opasiteleri mevcuttu (%62,5). Altı hastada (Olgu 1-6) özellikle alt periferik vasküler damarlarda kılıflanma mevcuttu (% 75) (Şekil 1,2). İki hastada (Olgu 1,6) optik disk solukluğu mevcuttu (% 25).

Fundus floresan anjiyografide üç hastanın tutulum olan gözlerinde (Olgu 3,4,5) optik diskte sızdırma (%37,5), bir hastanın tek gözünde (Olgu 1) kistoid maküler ödem (% 12.5), beş hastada (Olgu 1,2,4,5,6) alt retinal damarlarda periferik vasküler sızdırma (% 62,5) tespit edildi (Şekil 3,4).

Görme alanı testi yedi hastada normaldi (% 87,5), 1 hastada (Olgu 1) hemianonim üst kadranopsi tespit edildi (%12,5).

Bu bulgular ile iki hastaya MS ile ilişkili ön üveit (%25), beş hastaya intermedier üveit ve retinal vaskülit (%62,5), bir hastaya retinal vaskülit (%12,5) tanısı konuldu. Ön üveit olan hastalar topikal prednizolon asetat %1 ve siklopentolat ile tedavi edildi. İntermedier üveit ve retinal vaskülit tanısı konulan beş hastaya enflamasyon baskılanıncaya kadar (iki hastaya dört kere, üç hastaya altı kere) üçer hafta ara ile perioküler triamsinolon asetat 40 mg/cc enjeksiyonu yapıldı. Nöroloji bölümü tarafından izlenen hastaların IFN β-1a (44 mcg 3 günde 1 kez, subkutan) tedavileri daha önceden MS tanısı olan hastalarda devam edildi. Yeni tanı konulan hastalar ise önce takip edildi, olgu 4’e altı ay, olgu 5’e üç ay sonra nörolojik ataklarının sıklığı nedeniyle IFN β-1a tedavisi (44 mcg 3 günde 1 kez, subkutan) başlandı. Takip sonunda olgu 1 dışında tüm hastaların görme keskinliği tam olarak korundu. Bir hastanın optik disk solukluğu olmasına rağmen görme keskinliği 0,7 olarak korundu. Takip boyunca ön üveiti olan bir hastanın (Olgu 8) ikinci atağı oldu diğer tüm hastalar tek atak geçirdiler.

Tartışma

Multiple sklerozlu hastalarda en sık görülen üveit şekli intermedier üveittir. Bu hastalarda görülen intermedier üveit vitreus kondansasyonu, enflamasyonu ve pars planada kartopu görünümü ile karakterize olup, dikkatli bir muayene gerektirmektedir. Bizim çalışmamızda da sekiz hastanın beşinde (%62,5) intermedier üveit gelişmiştir. Malinowski ve ark.6 elli dört intermedier üveitli hastada yapmış oldukları çalışmada, 89 aylık takipte %14,8’inde MS, %7,4' ünde ise optik nörit atağı geliştiğini saptamışlardır.

Bu çalışmada iki hastada (%25) sadece ön üveit gelişmiştir. Schmidt ve ark.’nın7 elli MS’li hastayı içeren retrospektif çalışmasında en sık ön üveit ve sırasıyla intermedier ve panüveit olduğu bildirilmiştir.

Multipl skleroz ile retinal periflebitin ilişkisi ilk kez Rucker tarafından 1944 yılında tanımlanmıştır.2 Bizim çalışmamızda tüm hastaların semptomları vardı ve altı hastada vasküler kılıflanma (% 75) izlendi. Multiple sklerozlu hastalarda vasküler kılıflanma insidansı ortalama %20 olarak bildirilir.8 Çoğu hastada retinal vasküler kılıflanma semptomatik olmadığı gibi görmeyi de tehdit etmez. İzole optik nöritli bir hastada retinal periflebit bulunması MS gelişmesi için ilk bulgu olabileceği ve bu hastalarda %14 oranında MS gelişme riski olduğu bildirilmiştir.9

Ülkemizde MS ve üveitin birlikteliği ile ilgili çok fazla çalışma yoktur. Yılmaz ve ark.10 MS tanısı olan bir hastada üveit ve retina periflebitini olgu olarak sunmuşlardır. Hastalarında her iki gözde iridosiklit ve retina periflebiti olduğunu bildirmişlerdir. Ancak fundus floresan anjiyografide perivenöz sızıntı tespit edilmememiştir. Hastaya topikal ve sistemik kortikosteroid tedavisi uygulandığı ve üveitin tedaviye yanıt verdiği bildirilmiştir.

Multipl skleroz ve üveitin birlikte olduğu durumlarda tedavi hakkında pek fazla çalışma yoktur. İntravenöz metilprednizolonun MS ve optik nörit birlikteliğinde ve ayrı ayrı etkin olduğu bilinmektedir.11-13 Wakefield ve ark.13 aynı tedavinin MS ve ciddi inflamatuar göz hastalığında etkili olduğunu bildirmiştir. Eğer hastada vazoproliferasyonun eşlik ettiği tıkayıcı vaskülit gelişirse yüksek doz kortikosteroid ile birlikte lazer tedavisi de yapmak gerekir ancak bu tedavilere de hasta çoğu zaman dirençlidir.14 İnterferon β-1a tedavisi MS için kullanılan etkin bir tedavidir15 ve optik nöritte de etkinliği kabul edilmiştir.16 Becker ve ark.17 On üç hastalık olgu serilerinde IFNβ-1a’nın üveitle birlikte olan MS hastalarında intraoküler aktiviteyi baskılamakta etkin olduğunu ve görme keskinliğinde artış yönünde olumlu etkisi olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada da hastaların biri hariç diğerlerinin bir kez atak geçirmesini ve görmeyi 0,5’in altına düşürecek ciddi komplikasyonların yaşanmamasını hastaların IFN β-1a tedavisi altında olmasına bağlamaktayız

Sonuç olarak MS ve üveit birlikteliği çok sık olmamakta, kolayca gözden kaçabilmektedir. Multipl skleroz tanısı olan hastalar optik nörit yanı sıra üveit ve semptomları yönünden bilgilendirilmeli ve düzenli göz muayenelerinin yapılması sağlanmalıdır. Hastanın ilk bulgusu üveit olabilmekte ve detaylı sistemik inceleme sırasında MS tanısı konulabilmektedir. Üveitli hastalarda nörolojik bulgular detaylı sorgulanmalı, özellikle intermedier üveitli hastaların nörolojik muayenesinin ve görüntüleme yöntemlerinin istenmesi sağlanmalıdır. Sistemik IFN β-1a uygulanan hastalarda üveit tedavi ile kontrol altına alınabilmekte, sık rekürrensler yaşanmamakta ve kalıcı görme kayıpları olmamaktadır.

Yazışma Adresi/Address for Correspondence: Dr. Sirel Gür Güngör, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
Tel.: +90 312 215 03 49 E-posta: [email protected] Geliş Tarihi/Received: 19.12.2011 Kabul Tarihi/Accepted: 06.08.2012