İdiyopatik Maküla Deliği Olgularında Hava Altında Vitrektomi Sonuçları
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 328-333
Aralık 2019

İdiyopatik Maküla Deliği Olgularında Hava Altında Vitrektomi Sonuçları

Turk J Ophthalmol 2019;49(6):328-333
1. İstanbul Retina Enstitüsü, Göz Hastalıkları Kliniği, İstanbul, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 30.01.2019
Kabul Tarihi: 07.05.2019
Yayın Tarihi: 31.12.2019
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

İdiyopatik maküla deliği (MD) cerrahisinde hava altında 23-gauge pars plana vitrektomi (PPV) ve standart PPV sonuçlarının karşılaştırılmasıdır.

Gereç ve Yöntem:

Bu prospektif, karşılaştırmalı olgu serisinde idiyopatik MD tanısı alan 42 hastanın 42 gözü dahil edildi. Yirmi bir gözde hava altında vitrektomi tekniği uygulanırken, 21 gözde kontrol grubu olarak standart vitrektomi tekniği kullanıldı. Etkin vitrektomi süresi, ameliyat süresi, mikroperimetri (MP1), anatomik ve fonksiyonel sonuçlar değerlendirildi.

Bulgular:

Ortalama etkin vitrektomi zamanı hava altında vitrektomi grubunda, kontrol grubu ile kıyaslandığında anlamlı olarak daha kısa bulundu (7,5±0,3 dakika ve 13,3±0,5 dakika, sırasıyla, p<0,001). Ortalama ameliyat süresi hava altında vitrektomi grubunda kontrol grubu ile kıyaslandığında anlamlı olarak daha kısa bulundu (21,8±2,0 dakika ve 25,9±1,1 dakika, sırasıyla, p<0,001). MP1 ile yapılan preoperatif ve üç aylık postoperatif retinal duyarlılık değerlendirmesinde iki grup arasında anlamlı fark tespit edilmedi. Anatomik başarı 3. ayda iki grupta da %100 olarak bulundu. Hava altında vitrektomi sırasında görülen komplikasyonlar: Retinal temas (%10), ani hipotoni (%10), iki psödofakik gözün birinde ön kamaraya hava geçişi (%50) ve birinde göz içi lensin buğulanmasıdır (%50).

Sonuç:

İdiyopatik MD cerrahisinde hava altında vitrektomi uygulaması standart vitrektomi ile kıyaslandığında vitreus görüntülenmesi, etkin vitrektomi süresi ve ameliyat süresi gibi parametrelerde yarar sağladığı görülmüştür. Postoperatif MP1 incelemesinde devamlı hava infüzyonuna bağlı retina ve optik sinir hasarı izlenmemiştir.

Giriş

Tam kat maküla deliği (MD), foveada tüm nöral retinal katmanların, iç limitan membrandan (İLM) retina pigment epiteline kadar kesintiye uğraması ile oluşan anatomik bir defekttir.1 Yıllık insidansının 100.000’de 7,4 olduğu yakın zamanda bildirilmiştir.2 Maküla Deliği Gass Sınıflandırması, detaylı klinik muayeneye dayanır ve hastalık dört evreye ayrılır.3 Her ne kadar bu sistemden yaygın olarak bahsedilse de ve uyarlamaları klinik olarak kullanılıyor olsa da, optik koherens tomografi (OKT) ile elde edilen anatomik bilgi, MD patogenezi ve progresyonu hakkındaki bilgimize önemli katkılar sağlamıştır.1,4

MD cerrahisi yakın zamanda küçük çaplı transkonjonktival sütürsüz vitrektominin gelişmesinden büyük fayda görmüştür.5 Bunun maküladaki anteroposterior traksiyonu gevşeterek MD kapanmasını kolaylaştırdığı ve endotamponad ajan için yer açtığı varsayılmaktadır. İLM soyulması ve gaz tamponadının yüzeysel traksiyonlarını ortadan kaldırarak MD’nin kapanmasını kolaylaştırdığı düşünülmektedir.6 İLM’nin primer ve son MD kapanmasına yardımcı olduğuna dair kanıtlar mevcuttur.7,8 Deliğin boyutuna, evresine ve süresine bakılmaksızın sülfür hekzaflorid ve perfloropropan (C3F8) tamponadı ile elde edilen kapanma oranının benzer (>86) düzeylerde olduğu bildirilmiştir.6 Deliğin kapanması için gereken tamponad süresi tartışma konusudur. Daha kapsamlı vitrektominin, parsiyel vitrektomiden daha üstün olduğunu kanıtlamak mümkün olmasa da kapsamlı vitrektomiyi öne çıkaran özellikler vardır. Kapsamlı vitrektomi arka hyaloid membranın ekvatora kadar ayrılması ve sonrasında vitreus tabanın traşlanması anlamına gelir. Mümkün olduğu kadar fazla vitreusun uzaklaştırılması, göze daha fazla miktarda gaz karışımı enjeksiyonuna izin verir ve neticesinde gaz tamponadının etki süresini uzatır.9

Vitreoretinal cerrahideki yeni teknolojik gelişmelere rağmen, özellikle fakik gözlerde vitreus tabanına erişim teknik olarak zordur. Dengeli tuz solüsyonu (BSS) devamlı infüzyonu vitreusu yerine koymak için kullanılır ancak belirli koşullarda havanın BSS’ye göre avantaj olan fiziksel özellikleri vardır. Daha iyi görüş sağlamak ve vitreus boşluğunu daha etkin şekilde temizlemek için hava infüzyonu ile 23-gauge vitrektomiyi önermiştik (Frankfurt Retina Meeting; Nisan 19-20; 2008).

Perflorokarbon sıvısı,10,11,12,13 silikon yağı,14,15,16,17 veya hava,17,18,19,20,21 ile rezidü vitreus, epiretinal membran ve retina arasındaki arayüzde vitreus kesicileri ve diğer aletlerin kullanılması arayüz vitrektomi olarak tanımlanmıştır.22 Bu tampon maddeler yüksek yüzey geriliminden dolayı vitreoretinal dokuyu stabilize eder ve vitreusun uzaklaştırılması sırasında cerrahi alanın daha stabil olmasını sağlarlar. Hava altında ile gerçekleştirilen vitrektominin avantajı periferik vitreus ve vitreus tabanının daha iyi görülmesini sağlamasıdır.

Hava infüzyonlu vitrektominin regmatojen retina dekolmanı (RRD) ve maküla hastalıklarında bazı yararlar sağladığı gösterilmiştir.19,20,21 Bu araştırmanın amacı hava infüzyonlu kor ve periferal vitrektominin tam kat MD’deki etkinliğini araştırmaktır.

Gereç ve Yöntem

Çalışma prospektif, karşılaştırmalı olarak planlandı. Çalışma protokolü Şişli Memorial Hastanesi Etik Kurulu, İstanbul (protokol numarası: 0067) tarafından onaylandı. Çalışma süresince Helsinki Bildirgesi’nin ilkelerine bağlı kalındı. Küçük-gauge vitreoretinal cerrahi geçiren, tam arka vitreus dekolmanı olan, evre 4 idiyopatik MD tanılı 42 hasta (42 göz) çalışmaya dahil edildi. Çalışma grubunda hava altında vitrektomi yapılan 21 hasta ve kontrol grubunda sıvı infüzyonu ile standart vitrektomi yapılan 21 hasta yer aldı. Hastalar randomize olarak seçildi. Tüm katılımcılardan yazılı aydınlatılmış onam alındı.

Tüm hastalara en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK), göz içi basıncı, ön segment ve fundus muayenesi, spektral- domain OKT (Spectralis; Heidelberg Engineering, Heidelberg, Almanya) ve mikroperimetreden (MP1) (MP1 Microperimeter, Nidek Technologies, Padua, İtalya) oluşan detaylı oftalmolojik muayene yapıldı.

Demografik özellikler, ameliyat öncesi ve sonrası lens durumu, etkin vitrektomi süresi, toplam ameliyat süresi ve ameliyat öncesi ve ameliyattan sonra 3. ay EİDGK ve MP1 duyarlılığı değerleri kaydedildi ve analiz edildi.

MP1 daha önce tanımlandığı şekilde; kırmızı bir artı işareti fiksasyon hedefi olarak kullanılarak, merkezi 20 dereceyi kapsayan 76 Goldmann III standart grid ile, 1,27 cd/m2’lik beyaz arka plan aydınlatması altında ve 200 ms’lik projeksiyon süresi kullanılarak yapıldı.23 A 4-2 merdiven stratejisi izlendi ve diğer göz test boyunca kapatıldı. MP1 tüm hastalara pupiller dilate iken yapıldı. Diferansiyel ışık eşik değerleri seçilen noktaların hesaplanmasıyla karşılaştırıldı. Bu hesaplama bir poligondaki ortalama sensitivite değerlerinin MP1 yazılımı tarafından otomatik olarak ortalaması alınarak yapıldı. MP1 (santral 20°) ameliyattan önce ve üç ay sonra olacak şekilde her iki gruba da yapıldı. Ameliyat öncesi ve sonrası MP1 sonuçları arasındaki farkı, hava infüzyonunun olası yan etkisinin indirekt olarak ölçülmü olarak değerlendirdik ve girişimin olası komplikasyonlarını belirlemeyi amaçladık.

Tüm pars plana vitrektomi (PPV) cerrahileri aynı cerrah tarafından (M.K.) genel anestezi altında yapıldı. Cerrahi işlemlerde 3 portlu, transkonjonktival sütürsüz 23-gauge vitrektomi sistemi kullanıldı. Hava grubunda, hava infüzyonuna işlemin başında başladı. Hava basıncı 40 mmHg’ye ayarlandı, vitrektomi kesme hızı dakikada 2500 ve lineer aspirasyon 300 mmHg olacak şekilde Associate 2500 vitrektomi sistemi yardımıyla (DORC, Zuidland, Hollanda) yapıldı. Hava kabarcıkları rezidü vitreusu retinaya doğru ittiğinden, hava vitreus tabanına karşılık gelen vitreus halkasını belirginleştirdi. Rezidü vitreus daha önce tarif edildiği gibi kesici vitreusun içine yerleştirilerek ve vitreus halkası yok olup arafaz profili değiştirilinceye kadar tıraşlanarak çıkarıldı.21 Vitreus kesicisine hava içindeyken hava ile tıkanmaması için vakum uygulanmadı.22 Periferal vitrektomi sırasında sklera depresyonu yapılması hava grubunda gerekmedi. Hava altında vitrektominin sonunda vitreus boşluğundan havayı çıkartmak için hava-BSS değişimi yapıldı. İntraoküler yakalama forsepsi ile MD çevresinde dairesel olarak triamsinolon asetonid eşliğinde İLM soyuldu. Lenste kondansasyon nedeniyle buğulanma olması durumunda, lensin arka yüzeyi viskoelastik madde ile kaplandı.

Standart vitrektomi grubunda vitreus 2500/dk kesme hızı ve 300 mmHg’ye kadar lineer aspirasyon ile sıvı altında uzak perifere kadar çıkartıldı ve tüm olgularda dinamik sklera depresyonu yapıldı. Aynı şekilde vitrektomiyi takiben triamsinolon asetonid ile İLM soyuldu. Son olarak her iki grupta %12-13 C3F8 gazı ile gaz-hava değişimi yapılarak ameliyat tamamlandı. Hiçbir olguya vitrektomi ile kombine katarakt ameliyatı yapılmadı.

Etkin vitrektomi zamanına (vitrektominin başlamasından vitreusun uzaklaştırılması tamamlanana kadar) İLM’nin boyanması ve soyulması için geçen süre dahil edilmedi.

Ameliyat sonrası süreçte, hastalara 5-7 gün boyunca yüz üstü pozisyonda kalmaları önerildi. Tüm hastalar ameliyattan bir gün, bir hafta, bir ay ve üç ay sonra rutin olarak muayene edildi. GK ETDRS eşeli ile ölçüldü. Anatomik başarı MD kenarlarının birleşmesinin yanı sıra klinik muayene ve OKT ile delik etrafında sıvı görülmemesi olarak tanımlandı.

İstatistiksel Analiz

Kantitatif veriler ortalama ve standart sapmalar olarak ifade edildi. İki grup devamlı değişkenler için bağımsız örneklem t-testi ve Mann-Whitney U testi kullanılarak, kategorik değişkenler ise ki-kare ya da Fisher’ın kesin olasılık testi ile karşılaştırıldı. Wilcoxon işaretli sıra testi, ameliyat öncesi ve sonrası MP1 sensitivitesi ve GK değerlerini karşılaştırmak için kullanıldı. P değerinin 0,05’ten küçük olması istatistiksel anlamlı kabul edildi. İstatistiksel analizlerde SPSS 20.0 (SPSS Inc, Chicago, IL, ABD) kullanıldı.

Bulgular

İki grup arasında yaş, cinsiyet, lens durumu, EİDGK ve retina sensitivitesi açısından fark yoktu. Ameliyat öncesi özellikler Tablo 1’de özetlenmiştir. Kontrol grubunda ortalama etkin vitrektomi süresi ve toplam ameliyat süresi hava grubundan uzundu (Tablo 2). Hava altında vitrektomi sırasında karşılaşılan intraoperatif komplikasyonlar; retinal temas (n=2), ani hipotoni (n=2), arka kapsül defekti olan psödofak gözde ön kamaraya hava geçişi (n=1) ve intraoküler lenste buğulanma (n=1) idi. Hava infüzyonuna sekonder lentiküler temas ya da lentiküler opasifikasyon görülmedi. Standart vitrektomi grubunda ameliyat sırasında spesifik bir intraoperatif komplikasyon gelişmedi. Her iki grupta ameliyat sonrası EİDGK ve retinal sensitivite değerleri benzer bulundu (Tablo 3). Tek işlemle MD kapanma oranı her iki grupta da %100 idi. Üç aylık izlem süresince görmeyi anlamlı derecede etkileyebilecek katarakt gelişmedi.

Tartışma

Hava-infüzyonlu vitrektominin etkin vitrektomi süresi ve toplam ameliyat süresini anlamlı olarak azalttığını bulduk. Bazı zorluklara ve bu tekniğin öğrenilmesi sürecinde ortaya çıkan intraoperatif komplikasyonlara rağmen, anatomik ve fonksiyonel başarı anlamında standart vitrektomi tekniği ile aynı derecede güvenlidir ve benzer sonuçlara ulaşılmaktadır. MP1 ile değerlendirilen ameliyat sonrası retina sensitivitesinde anlamlı iyileşme olmamasına rağmen, sürekli hava infüzyonunun retinal sinir liflerinde direkt ya da indirekt hasar ile ilişkili olmadığı sonucuna vardık.

Standart PPV tekniğinde, vitreus uzaklaştırılır ve intraoküler içerik ticari olarak sağlanan BSS ile değiştirilir. Perflorokarbon sıvısı,10,11,13 silikon yağı,14,15,16,17 veya hava,17,18,13,30,21 ile rezidü vitreus, epiretinal membran ve retina arasında yapılan vitreoretinal cerrahi manipülasyonlar arayüz vitrektomi olarak tanımlanmıştır.22 Quiroz-Mercado ve ark.11 2005 yılında traksiyonel ve RRD için perflorokarbon sıvının irrigasyon sıvısı olarak kullanıldığı bir vitrektomi tekniği tanımlamıştır. Seçilmiş olgularda perflorokarbon sıvı kullanımının, bazı özelliklerine bağlı olarak (yerçekimi kuvveti, vücut sıvıları ile karışabilirliği ve oksijen taşıyabilmesi) BSS’ye göre birçok avantaj sağladığı sonucuna varmışlardır. Perflorokarbon-infüzyonlu vitrektominin en önemli dezavantajı ameliyat maliyetinin önemli derecede daha yüksek olmasıdır.11

Yakın zamanda, Voleti ve ark.18 erken dönemde sıvı-hava değişimi yapılmasını ve bu sayede vitrektominin BSS yerine hava altında yapılabileceğini ileri sürmüştür. Vitrektomi sırasında sürekli BSS infüzyonu yerine hava infüzyonu yapılmasının avantajları havanın belirli fiziksel ve mekanik özelliklerine dayanmaktadır. Refraktif indeksteki fark, retinanın hava altında daha geniş şekilde görüntülenmesini sağlar. Ayrıca, hava-vitreus arayüzü, BSS-vitreus arayüzünden daha belirgindir. Ek olarak, havanın yüzey gerilimi retina üzerinde aşağı doğru bir basınca neden olur ve hava ile vitreus arasındaki arayüzün daha iyi oluşmasına yardımcı olarak rezidüel vitreusun daha belirgin olarak görülebilmesini sağlar. Bu dinamik retinayı hava altında stabilize eder ve portları uca yakın olan küçük-gauge vitreus kesiciler ile birlikte kullanıldığında güvenli ve titiz vitrektomi yapılmasına olanak sağlar. Tüm bu özellikleri ile, cerrahi başarıyı artırmak için bazı hastalıklarda (örneğin; RRD, proliferatif diyabetik retinopati ve MD) tamamen uzaklaştırılması gereken rezidüel vitreusun daha kolay belirlenmesine olanak sağlar.

Hava altında vitrektomi sırasında tüm olgularda periferik retina ve vitreus tabanı arayüzü geniş görme açısı ile görüntülendi ve kalan vitreusun etkin bir şekilde tespit edilmesi ve uzaklaştırılması sağlandı. Bu sayede rezidüel vitreus etkin şekilde belirlendi ve uzaklaştırıldı. Hava infüzyonlu vitrektomi sırasında hava, vitreusu retinal yüzeye doğru itip vitreus sıvısının dağılmamasına yardımcı olmaktadır. Klasik BSS-infüzyonlu vitrektomide, vitreus irrigasyon solüsyonu ile karışır ve aktif vitrektomi sırasında irrigasyon solüsyonu çoğunlukla aspire edilmektedir. Ancak hava infüzyonlu sistemde, vitrektomi probu daima vitreus içinde kalmaktadır ve sadece vitreus aspire edilmektedir. Bu durum çalışmamızda görüldüğü üzere daha etkin vitrektomi sağlamakta ve etkin vitrektomi süresi ile toplam ameliyat süresini kısaltmaktadır.

Modern PPV yapılmaya başladıktan kısa bir süre sonra, vitreoretinal cerrahinin her aşaması için hava enjeksiyonu ve sıvı-hava değişimi yaygın kabul görmeye başlamıştır.24 MD ameliyatlarında, deliğin başarılı bir şekilde kapatılması için sıvı-hava değişimi gerekli olan bir adımdır. MD ameliyatı sonrası görme alanı defektleri bildirilmiştir.25 Bu defektleri önlemek için vitrektominin hava sıvı değişimi ile hava altında yapılması önerilmiştir.26 Bunu takiben Gass ve ark.27 MD cerrahisinden sonra periferik görme alanı defektlerinin insidansının giderek azaldığını bildirmiştir. İnsidansta görülen bu azalmadan sıvı-hava değişimi sırasında oldukça düşük bir basınç kullanılmasının yanı sıra cerrahi teknikteki farkların sorumlu olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Ameliyattan üç ay sonra yapılan 20°’lik santral MP1 testi, hava altında vitrektomi yapılan grubunda yaygın retinal sensitivite kaybı veya anlamlı görme alanı defekti olmadığını gösterdi.

Hava altında vitrektomi tekniğinin, standart vitrektomi ile karşılaştırıldığında iyatrojenik retina yırtığı gelişme oranını azaltmada rol oynayabileceği bildirilmiştir. Sigler ve ark.17 ardışık 86 RRD olgusuna hava altında periferik arayüz vitrektomi yapmış ve hiçbir olguda iyatrojenik retina yırtığı ya da ameliyat sonrası dönemde yeni retina yırtığı gelişmemiştir. Reibaldi ve ark.19 idiyopatik MD veya idiyopatik epiretinal membran olgularında standart vitrektomi ve hava altında küçük-gauge vitrektominin iyatrojenik retina yırtığı insidansına etkisini karşılaştırmıştır. Ameliyat sırasında ve sonrasında ortaya çıkan retina yırtığı oranlarının insidansı hava grubunda (%2) standart gruba (%7) göre anlamlı düzeyde daha düşük bulunmuştur. Erdogan ve ark.20 RRD olgularında hava veya sıvı infüzyonu ile yapılan periferik vitrektominin etkinlik ve güvenlik düzeylerini karşılaştırmıştır. Hava infüzyonu grubunda iyatrojenik retina yırtığında (%2,5) standart vitrektomi grubundan (%10) daha az rastlandı ancak aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Daha küçük bir örnekleme sahip olan çalışmamızda, her iki grupta da retina yırtığı izlenmedi.

Hava daha geniş bir görüş açısı sağlasa da, intraoküler lensin arka yüzeyinde buğulanmaya neden olarak arka segmentin görüntülenmesinde sorunlara yol açabilir. Lensin arka yüzeyinin viskoelastik madde ile kaplanması bu komplikasyonu önlemeye yardımcı olabilir. Hava altında vitrektomide operasyon sırasında hipotoni gelişmesi durumunda, aspirasyon hızı göz içi basıncı normal değere dönene kadar azaltılmalı veya durdurulmalıdır.

Çalışmanın Kısıtlılıkları

Örneklem büyüklüğü az olması ve takip süresinin sınırlı olması çalışmanın kısıtlılıklarıdır.

Sonuç

Çalışmamız, hava altında 23-gauge vitrektominin, standart 23-gauge vitrektomiye göre etkin vitrektomi süresi ve toplam ameliyat süresini önemli ölçüde azalttığını gösterdi. Hava grubunda retinal temas, hipotoni, intraoküler lensin buğulanması ve ön kamaraya hava geçişi gibi bazı intraoperatif komplikasyonlar gelişti. Hava altında vitrektomi, standart PPV’de daha az rastlanan bazı sorunlar ile ilişkili gibi görünmektedir, ancak hasta sayısının az olduğu düşünüldüğünde kesin sonuca varmak mümkün değildir. Her iki cerrahi tekniğiyle elde edilen anatomik ve fonksiyonel sonuçlar benzerdi. Ameliyat sonrası MP1 sonuçları hava altında vitrektomi grubunda retina sensitivitesinde azalma ya da anlamlı görme alanı defektleri ile ilişkili bulunmadı. Bu nedenle sürekli hava infüzyonunun retina veya optik sinire spesifik doğrudan ya da dolaylı etkisinin olmadığına işaret etmektedir. Bu cerrahi tekniğin etkinliğinin ve güvenilirliğinin değerlendirileceği daha ileri prospektif kontrollü çalışmalara gereksinim vardır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Çalışma için İstanbul Şişli Memorial Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır (protokol no: 0067).

Hasta Onayı: Çalışmamıza dahil edilen tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formu alınmıştır.

Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Cerrahi ve Medikal Uygulama: Murat Karaçorlu, Konsept: Murat Karaçorlu, Serra Arf, Dizayn: Murat Karaçorlu, Serra Arf, Veri Toplama veya İşleme: Mümin Hocaoğlu, Işıl Sayman Muslubaş, M. Giray Ersöz, Analiz veya Yorumlama: Mümin Hocaoğlu, Murat Karaçorlu, Serra Arf, Literatür Tarama: Mümin Hocaoğlu, Işıl Sayman Muslubaş, M. Giray Ersöz, Yazan: Murat Karaçorlu, Mümin Hocaoğlu.

Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.

Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.

References

1
Duker JS, Kaiser PK, Binder S, de Smet MD, Gaudric A, Reichel E, Sadda SR, Sebag J, Spaide RF, Stalmans P. The International Vitreomacular Traction Study Group classification of vitreomacular adhesion, traction, and macular hole. Ophthalmology. 2013;120:2611-2619.
2
Forsaa VA, Lindtjørn B, Kvaløy JT, Frøystein T, Krohn J. Epidemiology and morphology of full-thickness macular holes. Acta Ophthalmol. 2018;96:397-404.
3
Gass JD. Reappraisal of biomicroscopic classification of stages of development of a macular hole. Am J Ophthalmol. 1995;119:752-759.
4
Neffendorf JE, Simpson ARH, Steel DHW, Desai R, McHugh DA, Pringle E, Jackson TL. Intravitreal gas for symptomatic vitreomacular adhesion: a synthesis of the literature. Acta Ophthalmol. 2018;96:685-691.
5
Rizzo S, Belting C, Cresti F, Genovesi-Ebert F. Sutureless 25- gauge vitrectomy for idiopathic macular hole repair. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol. 2007;245:1437-1440.
6
Modi A, Giridhar A, Gopalakrishnan M. Sulfurhexafluorıde (SF6) versus perfluoropropane (C3F8) gas as tamponade ın macular hole surgery. Retina. 2017;37:283-290.
7
Spiteri Cornish K, Lois N, Scott NW, Burr J, Cook J, Boachie C, Tadayoni R, la Cour M, Christensen U, Kwok AK. Vitrectomy with internal limiting membrane peeling versus no peeling for idiopathic full-thickness macular hole. Ophthalmology. 2014;121:649-655.
8
Yamashita T, Sakamoto T, Terasaki H, Iwasaki M, Ogushi Y, Okamoto F, Takeuchi M, Yasukawa T, Takamura Y, Ogata N, Nakamura Y; writing committee of Japan-Clinical Retina Research Team (J-CREST). Best surgical technique and outcomes for large macular holes: retrospective multicentre study in Japan. Acta Ophthalmol. 2018;96:9024-910.
9
Gaudric A, Tadayoni R. Macular Hole. Retina. In: Wilkinson CP, Wiedemann PW, (eds). (5th ed) Elsevier Health Sciences; 2013:1962-1978.
10
Chang S, Lincoff H, Zimmerman NJ, Fuchs W. Giant retinal tears. Surgical techniques and results using perfluorocarbon liquid. Arch Ophthalmol. 1989;107:761-766.
11
Quiroz-Mercado H, Guerrero-Naranjo J, Agurto-Rivera R, Leizaola-Fernández C, Suárez-Tatá L, Murillo-López S, Reategui-Escalante G, García-Aguirre G, Fromow-Guerra J. Perfluorocarbon-perfused vitrectomy: a new method for vitrectomy--a safety and feasibility study. Graefes Arch Clin Exp Ophthalmol. 2005;243:551-562.
12
Quiroz-Mercado H, Garcia-Aguirre G, Ustáriz-González O, Martín-Avià J, Martinez-Jardon S. Perfluorocarbon-perfused vitrectomy using a transconjunctival 25-gauge system. Retina. 2007;27:926-931.
13
Velez-Montoya R, Guerrero-Naranjo JL, Garcia-Aguirre G, Morales-Cantón V, Fromow-Guerra J, Quiroz-Mercado H. Perfluorocarbon-perfused 23 gauge three-dimensional vitrectomy for complicated diabetic tractional retinal detachment. Clin Ophthalmol. 2011;5:1709-1715.
14
Yang CM, Hsieh YT, Yang CH, Liu KR. Irrigation-free vitreoretinal surgery for recurrent retinal detachment in silicone oil-filled eyes. Eye (Lond). 2006;20:1379-1382.
15
Charles S, Randolph JC, Sigler EJ. Pars plana vitrectomy reoperation without removing silicone oil. Retina. 2012;32:1664-1665.
16
Sigler EJ, Randolph JC, Calzada JI. Traction retinal detachment under silicone oil treated with two-port, 25-gauge pars plana vitrectomy and scissor segmentation in a child with familial exudative vitreoretinopathy. Retin Cases Brief Rep. 2013;7:183-187.
17
Sigler EJ, Charles S, Calzada JI. Interface vitrectomy. Retina. 2014;34:616-617.
18
Voleti VB, Gee CJ, Devin F, Hubschman JP. Vitrectomy under air. Retina. 2012;32:1981-1982.
19
Reibaldi M, Rizzo S, Avitabile T, Longo A, Toro MD, Viti F, Saitta A, Giovannini A, Mariotti C. Iatrogenic retinal breaks in 25-gauge vitrectomy under air compared with the standard 25-gauge system for macular diseases. Retina. 2014;34:1617-1622.
20
Erdogan G, Unlu C, Karasu B, Kardes E, Ergin A. Comparing peripheral vitrectomy under air and fluid infusion for primary rhegmatogenous retinal detachment. Retina. 2016;36:1281-1284.
21
Altan T, Ozbilen KT, Cetin T, Kapran Z. Results of peripheral vitrectomy under air in rhegmatogenous retinal detachment. Ophthalmic Surg Lasers Imaging Retina. 2017;48:51-54.
22
Subhendu Kumar Boral, Suber S Huang. Interface vitrectomy. In: Retina & Vitreous Surgery: A Practical Guide to Theory, Practice and Management. New Delhi: Jaypee Brothers Medical Publishers; 2016;180-183.
23
Ozdemir H, Karacorlu SA, Sentürk F, Karacorlu M, Uysal O. Assessment of macular function by microperimetry in unilateral resolved central serous chorioretinopathy. Eye (Lond). 2008;22:204-208.
24
Escoffery RF, Olk RJ, Grand MG, Boniuk I. Vitrectomy without scleral buckling for primary rhegmatogenous retinal detachment. Am J Ophthalmol. 1985;99:275-281.
25
Hutton WL, Fuller DG, Snyder WB, Fellman RL, Swanson WH. Visual field defects after macular hole surgery. A new finding. Ophthalmology. 1996;103:2152-2158.
26
Ohji M, Nao-I N, Saito Y, Hayashi A, Tano Y. Prevention of visual field defect after macular hole surgery by passing air used for fluid-air exchange through water. Am J Ophthalmol. 1999;127:62-66.
27
Gass CA, Haritoglou C, Messmer EM, Schaumberger M, Kampik A. Peripheral visual field defects after macular hole surgery: a complication with decreasing incidence. Br J Ophthalmol. 2001;85:549-551.