Çocukluk Çağı Açık Göz Yaralanmalarının Epidemiyolojik ve Klinik Özellikleri
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 16-19
Ocak 2012

Çocukluk Çağı Açık Göz Yaralanmalarının Epidemiyolojik ve Klinik Özellikleri

Turk J Ophthalmol 2012;42(1):16-19
1. Pamukkale Üniversitesi Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Denizli,?Türkiye
2. Pamukkale Üniversitesi, Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Denizli, Türkiye
3. Pamukkale Üniversitesi, Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Denizli,?Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 11.04.2011
Kabul Tarihi: 05.10.2011
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç:

Çocukluk çağı açık göz yaralanmalarının epidemiyolojik ve klinik özelliklerinin belirlenmesi.

Ge­reç ve Yön­tem:

2007-2011 yılları arasında açık göz yaralanması nedeniyle kliniğimizde değerlendirilen çocuk hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastaların yaşı, cinsiyeti, travma zamanı, travmanın gerçekleştiği ortam, travma aracı, kesinin lokalizasyonu, izlem süresi, gelişen komplikasyonlar, geçirdiği ameliyat sayısı, ilk ve son görme keskinliği incelendi.

Sonuçlar:

Çalışmaya toplam 37 hasta dahil edildi. Yaş ortalaması 9,9±4,5 olan hastaların 12’si (%32,4) kız, 25’i (%67,6) erkekti. Yaş arttıkça erkek/kız oranının arttığı saptandı (p=0.018).Travmanın oluşması ile hastaneye başvuru arasında geçen ortalama zaman 15,9±29,4 saat idi. Hastaların 21’inde (%56,8) yaralanmanın oyun oynarken gerçekleştiği görüldü. En sık görülen travma yerinin sokak (%48,6) ve ev içi (%40,5) olduğu, kızların daha çok evde (%83,3), erkeklerin ise sokakta (%68) yaralandığı kaydedildi (p=0,001). En sık görülen travma aracının sivri uçlu odun ve metal (her ikisi için %29,7) olduğu saptandı. Kesi yerleşim yerinin, hastaların 22’inde (%59,5) korneal, 8’inde (%21,6) skleral olduğu izlendi. Hastaların 18’inde (%48,6) komplikasyon geliştiği, en sık saptanan komplikasyonun ise katarakt olduğu görüldü. Hastaların 16’sında (%43,2) tekrar ameliyat gerektiği saptandı. Hastaların %54’ ünde sonuç görme 0,5 ve üstündeydi. Sonuç görme ile başlangıç görme keskinliğinin korele olduğu izlendi (p=0,004, r=0,491).

Tar­tışma:

Çocukluk çağı açık göz yaralanmalarının önemli bir kısmı evde ve sokakta, sivri uçlu odun ve metallerle meydana gelmektedir. Çoğu önlenebilir nedenlerden kaynaklanan bu yaralanmaların yaklaşık dörtte biri düşük görme ile sonuçlanmaktadır.. (Turk J Ophthalmol 2012; 42: 16-9)

Giriş

Travma, çocukluk çağının en sık görülen edinsel tek taraflı görme kaybı nedenidir.1 Çocuklarda göz kliniğine başvuruların %14’ü göz travmasından kaynaklanmaktadır.2 Göz travması, tüm çocukluk çağı travmalarının yaklaşık %17-19’unu, hospitalizasyon gerektiren travmaların ise yaklaşık %40’ını oluşturmaktadır.1-3 Açık göz yaralanmalarının, çocukluk çağı göz yaralanmaları içindeki oranına bakıldığında çok farklı sonuçlar göze çarpmaktadır. Bu oran İskoçya ve ABD’ndeki çalışmalarda %25’lerde iken Hindistan’daki çalışmalarda %70’lere çıkmaktadır.1-4,5

Çocukluk çağı göz yaralanmaları erişkinlerdekine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Görme azlığı, fonksiyonel kaybın dışında psikososyal sorunlara da yol açabilmekte, çocuklarda beklenen ömrün uzunluğu düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo erişkinlere göre çok daha ağır olmaktadır.1 Risk faktörlerinin ve prognostik faktörlerin belirlenmesi, koruyucu önlemlerin tanımlanmasında ve olguların tedavi ve izleminde yol gösterici olabilecektir. Bu faktörler, toplumun gerek sosyokültürel, gerekse ekonomik özellikleriyle yakından ilişkili olduğundan, çalışmanın yapıldığı bölgeye göre sonuçların farklılık göstermesi beklenebilmektedir. Çalışmadaki amacımız, bölgemizdeki çocukluk çağı açık göz yaralanmalarının klinik ve epidemiyolojik özelliklerinin belirlenmesidir.

Gereç ve Yöntem

Etik kurul onayını takiben, Pamukkale Üniversitesi Göz Hastalıkları polikliniğinde 2007-2011 yılları arasında açık göz yaralanması nedeniyle izlenen 17 yaş altı hastaların dosyaları retrospektif olarak tarandı. Hastaların yaşı, cinsiyeti, travmanın gerçekleşmesiyle hastaneye başvuru arasındaki süre, travmanın gerçekleştiği ortam, travma aracı, travmanın nedeni, travmaya maruz kalan göz, kesinin lokalizasyonu, izlem süresi, gelişen komplikasyonlar, ilk ve son görme keskinliği ve geçirdiği ameliyat sayısı kaydedildi. İstatistiksel analizde SPSS (v.11, ABD) programı, t-test ve Ki-kare testi kullanıldı. P değerinin 0,05’in altında olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Yaş ortalaması 9,9±4,5(3-17) olan 37 hastanın 12’sinin kız (%32,4), 25’inin erkek (%67,6) olduğu saptandı. Yaşa göre cinsiyet dağılımına bakıldığında, erkek/kız oranının 0-7 yaş arasındaki çocuklarda (4/7), 7 yaş üstüne gore (21/5) daha düşük olduğu izlendi (p=0,018) (Tablo 1).

Hastaların %56,8’i ilk 3 saat içinde, %89,2’si ilk 24 saat içinde hastaneye başvurmuştu. Travmanın oluşması ile hastaneye başvuru arasında geçen ortalama zaman 15,9±29,4 (1-168) saat idi. Şehirde yaşayan hastaların başvuru süresinin (11,1±14,6), kırsalda yaşayanlara göre (21,0±44,4) daha kısa olduğu görüldü ancak aradaki fark anlamlı saptanmadı (p=0,347). Sosyoekonomik düzeyi iyi olanlarda başvuru süresinin 8,5±10,1 saat, orta olanlarda ise 17,8 ±34,3saat olduğu izlendi (p=0,387).

En sık görülen travma yerinin sokak (%48,6) ve ev içi (%40,5) olduğu görüldü (Resim 1). Travma yerinin yaşa göre dağılımına bakıldığında 0-7 yaş arası çocukların %81,8’inin evde, daha büyük çocukların ise daha çok sokakta (8-13 yaş için %68,8, 14 yaş üstü için %60) yaralandığı saptandı (p=0,06). Travma yerinin cinsiyete göre dağılımına bakıldığında ise kızların daha çok evde (%83,3), erkeklerin ise sokakta (%68) yaralandığı kaydedildi (p=0,001).

En sık görülen travma aracının metal ve odun (her ikisi için %29,7) olduğu saptandı (Resim 2). Odunla yaralanma ağaç dalı çarpması veya çelik çomak oyunu sonucu meydana gelirken, metalle yaralanmada ise olguların 6’sında bıçak, diğerlerinde ataç, tel ve demir sopanın rol aldığı izlendi. Hastaların 21’inde (%56,8) yaralanmanın oyun oynarken gerçekleştiği görüldü.

Travmaya uğrayan göz, hastaların 15’inde (%40,5) sağ, 22’sinde (%59,5) ise sol gözdü. Kesi yerleşim yerinin hastaların 22’inde (%59,5) korneal, 8’inde (%21,6) skleral olduğu izlendi (Resim 3). Başvuru anında travmaya uğrayan gözdeki görme keskinliğinin 5 (%13,5) hastada değerlendirilemediği, 23 (%62,1) hastada ise Snellen eşeli ile 0,05/10 düzeyinin altında olduğu saptandı. Travma sonrası izlem süresi ortalama 20,9±16,6 (1-60) ay olan hastaların sonuç görme keskinliği değerlendirildiğinde 28 (%75,6) hastada Snellen eşeli ile ölçüm yapılabildiği görüldü. Sonuç görme keskinliği 0,5 ve üzeri olan hasta sayısı 20 (%54) idi (Tablo 2). Sonuç görme keskinliği ile yaş ve hastaneye başvuru süresi arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken, sonuç görme ile başlangıç görme keskinliğinin korele olduğu görüldü (p=0,004, r=0.,491).

Komplikasyonlara bakıldığında, 10 (%27) hastada katarakt, 2 (%5,4) hastada intravitreal hemoraji, 2 (%5,4) hastada retina dekolmanı, 1 (%2,7) hastada katarakt ve intravitreal hemoraji, 1 (%2,7) hastada intraoküler yabancı cisim, katarakt ve intravitreal hemoraji, 1 (%2,7) hastada endoftalmi, 1 (%2,7) hastada sütür yerinde sızıntı geliştiği izlendi. Komplikasyon gelişen 18 hastanın 16’sına tekrar ameliyat yapıldığı ya da ameliyat için sevk edildiği saptandı. Komplikasyon gelişmesi ile hastaneye başvuru süresi arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı (p=0,968).

Tartışma

Çocuklarda delici göz yaralanmasında cinsiyet önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.2,6-11 Erkeklerde yaralanmaların daha sık görülmesi, erkeklerle kızların farklı aktivitelere yönlendirilmesi ve bu aktivitelerin göz travması açısından farklı riskler içermesi ile açıklanmıştır.7 Çalışmamızda önceki sonuçlara paralel şekilde hastaların yarıdan fazlasının erkek olduğu ancak yedi yaş altı çocuklarda, yedi yaş üstüne göre erkek/kız oranının anlamlı şekilde daha azaldığı saptanmıştır. Bu durum daha önceki calışmalarda, küçük çocuklarda kız ve erkek çocukların gün içindeki aktivitelerinin, büyük yaştakilere kıyasla, daha fazla benzerlik göstermesi ile açıklanmıştır.7,12

Yaralanma ve yaş ilişkisi incelendiğinde literatürde farklı sonuçlar olduğu görülmüştür. Thompson ve ark.7, en sık yaralanma görülen yaş grubunu 3-6 yaş, Çakmak ve ark.13 ise 0-7 yaş olarak bildirmiştir. Bizim çalışmamızda hastalarımızın yaş ortalaması 9,9 iken, literatürde belirtilen yaş ortalamaları 5 ile 9 arasında değişmektedir.6,8,10,11,14-16

Son dönemde, ABD ve Avrupa’da çocuk ve ergenlerde artmış internet ve bilgisayar kullanımı sonucu ekran karşısında geçirilen saatlerde artış, fiziksel aktivitede azalma ve obesitede artış sorununu ele alan yayınlar bulunmaktadır.17-19 Hastalarımızın yaş ortalamasının yurtdışındaki verilere kıyasla daha yüksek olması, çalışma bölgemizdeki çocuk ve ergenlerin, literatürdeki akranlarına kıyasla fiziksel olarak daha aktif olmalarıyla ilişkili olabilir ancak bu konuyu irdelemek icin daha detaylı veriye ihtiyaç bulunmaktadır.

Çalışmalarda, çocukluk çağı göz travmalarının en sık evde ve sokakta meydana geldiği gösterilmiştir.1,3,6,7,10,16,20,21 Çalışmamızda da, yaralanma yerinin en sık sokak (%48,6), ikinci sıklıkta ise ev ortamı (%40,5) olduğu saptanmıştır. Yaralanma yerinin yaş grubuna göre de farklılık gösterebildiği bilinmektedir. Önceki çalışmaların sonuçlarına göre, 0-4 yaş grubunda ev kazaları daha çok iken, 5-15 yaş arasında oyun ve spor kazaları, 15-18 yaş arasında iş kazalarında artış görülmektedir.4,22 Çalışmamızda 0-7 yaş grubunda yaralanmaların %81’inin ev içinde gerçekleştiği görülmüştür. Evde yaralanma oranı 8-13 yaş grubu için %19, 14-17 yaş grubu için ise %30’dur. Bu oran farkının, küçük çocukların evde daha çok zaman geçirmelerinden kaynaklandığı öne sürülebilir. Gerek evde, gerekse sokakta, hastalarımızın yarısından fazlasında yaralanmanın oyun oynarken gerçekleştiği saptanmıştır, bu da güvenli oyun oynanmasında ebeveynlere ve çocuk bakımından sorumlu olan kişilere önemli sorumluluklar düştüğünü hatırlatmaktadır.

Çalışmamızda odun ve metal en çok saptanan yaralanma aracıdır. Odunla yaralanma daha çok tahta sopa ve çubuklarla, metalle yaralanma ise bıçak, tel ve demirle gerçekleşmiştir. Önceki çalışmalara bakıldığında bıçak, cam, makas ve iğnenin ön planda olduğu görülmektedir.8,14,15,16,23 Acuna ve ark.’nın24 çalışmasında ise kalem ve bitki ile yaralanma daha sıktır ve bu tip sivri objelerle yaralanmada tek bulgunun uzun süren kırmızı göz tablosu olabileceği, bunun da tanıda gecikmeye yol açabilecegi belirtilmistir. Literatürde, gelişmiş ülkelerde oyuncak da önemli bir travma aracı olarak ortaya çıkmakta, ateşli silahla yaralanma da özellikle kırsal kesimde önemli bir neden olarak belirtilmektedir. 4,23

Çalışmamızda hastaların %58’inde yaralanma yerinin korneal olduğu görülmüştür. Bunu skleral ve korneaskleral yaralanma izlemiştir. Diğer çalışmalarda da ilk sırayı kornea almaktadır, korneal yaralanmayı korneaskleral ve skleral yaralanmalar izlemektedir.7,15,16,24

Çalışmamızda hastalarımızın %54’ünde 0,5 ve üstü sonuç görme olduğu ve bu grubun %65’ini korneal yaralanması olan hastaların oluşturduğu saptanmıştır. Sonuç görme keskinliği 0,5 ve üstüne ulaşan hasta oranı, farklı çalışmalarda %29 ile %52,6 arasında değişmektedir.7,10,15,16,23,25 Önceki çalışmalarda, sonuç görme keskinliği üzerine etkisi olan çeşitli parametreler araştırılmış ve prognostik faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Bunlar arasında yaş, başvuruya kadar geçen süre, yara yeri büyüklüğü, hifema, lens yaralanması, ilk görme düzeyi, arka segment tutulumu, intraoküler cisim, endoftalmi, görülen komplikasyonlar ve travmanın gerçekleştiği yer sayılabilmektedir.6,10,11,14,15,23,26 Çalışmamızda yalnızca başlangıç görme ile sonuç görme arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. İstatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte, korneal yaralanmanın daha yüksek görme keskinliği ile birlikte olduğu görülmüştür. Hastalarımızın büyük bir kısmının ilk 24 saat içinde başvurması ve en çok görülen komplikasyonun, diğer komplikasyonlara göre daha iyi görsel prognozla birlikte olan katarakt olması, çalışmamızda başvuru süresinin ve komplikasyon varlığının sonuç görme üzerine etkili bulunmamasını açıklayabilmektedir.

Çalışmamızda, her beş hastadan birinde sonuç görmenin, eşel ile ölçülemeyecek kadar düşük olduğu saptanmıştır. Görme azlığının yalnız fonksiyonel kayba değil, çocuğun hayatını etkileyecek psikososyal etkilere de yol açabildiği unutulmamalıdır.1

Çocukluk çağı göz yaralanmalarının büyük oranda engellenebilen nedenlerden kaynaklandığı bilinmektedir.6,27 Olgularımızın yarısından fazlasının oyun oynarken yaralandığı düşünülürse, bu tip yaralanmaların engellenmesi açısından oyun sırasında erişkin gözetiminde bulunulması, tahta çomak, bıçak, tel gibi güvenli olmayan objelerle oyun oynanmaması, oyun ortamının mümkün olduğunca güvenli hale getirilmesi önerilebilir.

Ya­zışma Ad­re­si/Ad­dress for Cor­res­pon­den­ce: Dr. Ebru Nevin Çetin, Pamukkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Denizli, Türkiye
Tel.: +90 242 444 07 28 Gsm: +90 533 650 45 86 E-pos­ta: [email protected]
Ge­liş Ta­ri­hi/Re­cei­ved: 11.04.2011 Ka­bul Ta­ri­hi/Ac­cep­ted: 05.10.2011