Amniyon Membran Transplantasyonu Endikasyonlarımız ve Sonuçlarımız
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
P: 123-126
Mart 2014

Amniyon Membran Transplantasyonu Endikasyonlarımız ve Sonuçlarımız

Turk J Ophthalmol 2014;44(2):123-126
1. Süleyman Demirel Üniversitesi Tip Fakültesi, Göz Hastaliklari Anabilim Dali, Isparta, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 13.06.2013
Kabul Tarihi: 20.11.2013
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Sonuç:

Amnion zar transplantasyonu oküler yüzey hastalıklarında güvenilir ve etkin bir yöntemdir.

Bulgular:

Olguların 46’sı (%52,8) erkek, 41’i (%47,1) kadın idi. Ortalama yaş, erkeklerde 57,02±19,74 yıl (31-89 yıl) ve kadınlarda 66,69±16,56 yıldı (8-88 yıl). Endikasyonlar; 27 gözde korneal ülser, 24 gözde keratit, on gözde topikal anestezik suistimali, yedi gözde büllöz keratopati, yedi gözde konjonktival kitle, üç gözde semblefaron, üç gözde kimyasal yanık, iki gözde pterjiyum, iki gözde endoftalmi, bir gözde dellen ve bir gözde konjonktival laserasyon idi. AMT’den sonra 12 gözde ikinci AMT ve iki gözde üçüncü AMT yapılması gerekti. İki göze evisserasyon, bir göze ekzenterasyon yapılmıştır. Son kontrolde, evisserasyon ve ekzenterasyon yapılan hastalar dışındaki 84 hastanın 45’inde (%53,5) görme keskinliğinde artış izlendi. Ortalama iyileşme süresi dört ile altı hafta arasında değişmekteydi. Olguların hiçbirinde AMT ile ilgili enfeksiyöz, inflamatuar, immünolojik veya toksik/allerjik reaksiyona rastlanmamıştır.

Ge­reç ve Yön­tem:

Kliniğimizde, Şubat 2010- Nisan 2013 tarihleri arasında toplam 87 göze AMT uygulandı. Ortalama takip süresi 7,49±7,84 (1-29 ay) idi. Oda ısısında çözündürülen ve üç kez salin solüsyonla yıkanan amniyon membran, vakaların hepsinde kornea lezyonunun yeri ve boyutundan bağımsız olarak tüm korneayı kaplayacak şekilde oturtuldu ve periferik korneaya 10/0 naylon sütür ile sütüre edildi. Operasyon sonunda terapötik kontakt lens yerleştirildi. Tüm vakalarda yüzey epitel bütünlüğünün oluşma süresi, görme keskinliği, nüks ve enfeksiyon varlığı değerlendirildi.

Amaç:

Amniyon membran transplantasyonu (AMT) endikasyon ve sonuçlarını araştırmak.

Giriş

Amniotik membran transplantasyonu (AMT) medikal tedavilere yanıt alınamayan durumlarda tercih edilen yöntemlerden biridir.1 AMT ilk kez 1910 yılında Davis tarafından deri grefti olarak kullanılmıştır.2 Oftalmolojide ilk kez kullanımı ise 1940 yılında De Rotth tarafından gerçekleştirilmiş; taze şekilde ve koriyon tabakası ile birlikte konjonktival yüzey rekonstrüksiyonunda kullanılmış fakat başarılı olmamıştır.3 1946 ve 1947 de Sorsby ve ark.4,5 gözün kostik yanıklarında AMT uygulamışlar ve başarılı sonuçlar bildirmişlerdir.

Amnion zarının epitelizasyonu başlatıcı, enflamasyon ve anjiogenezisi inhibe edici, ağrıyı azaltıcı, antiadeziv ve bakteriostatik etkileri vardır. Amnion zarı non-immunojenik özelliktedir. Amnion bazal membranının gerek yapısal bütünlüğü, gerek geçirgenliği ve elastisitesi bu dokunun oküler yüzey rekonstrüksiyonlarında en çok kullanılan doku olmasını sağlamıştır.6

Bu çalışmanın amacı, kliniğimizde AMT yapılan olguların endikasyonlarını ve klinik sonuçlarını değerlendirmektir.

Gereç ve Yöntem

Kliniğimizde, Şubat 2010-Nisan 2013 tarihleri arasında AMT uygulanan toplam 87 olgunun dosyaları taranarak retrospektif olarak incelendi. Ortalama takip süresi 7,49±7,84 (1-29 ay) idi. Oda ısısında çözündürülen ve üç kez salin solüsyonla yıkanan amniyon membran, vakaların hepsinde kornea lezyonunun yeri ve boyutundan bağımsız olarak epitel yüzü yukarı gelecek ve tüm korneayı kaplayacak şekilde oturtuldu ve periferik korneaya 10/0 naylon sütür ile sütüre edildi. Operasyon sonunda, literatürde önerildiği gibi7 silikon hidrojel yumuşak kontakt lens yerleştirildi ve epitelizasyon tamamlanınca çıkarıldı. Konjonktival kitleler, çevrelerinde 3-4 mm sağlam alan kalacak şekilde eksize edildi. Sonrasında açıkta kalan sklera üzerini örtecek şekilde ve yine epitel yüzü yukarı gelerek AM 10/0 naylon sütür ile çevresindeki konjonktivaya sütüre edildi. Endoftalmiye bağlı derin ülseri olan, medikal tedavi ile yeterli düzelme sağlanamayan ve korneal perforasyon riski yüksek olan olgularda AMT yine tüm korneayı örtecek şekilde uygulandı. Tüm vakalarda yüzey epitel bütünlüğünün oluşma süresi, görme keskinliği, nüks ve enfeksiyon varlığı değerlendirildi. Çalışma Helsinki Deklerasyonu prensiplerine uygun olarak yapıldı.

Verilerin analizi “SPSS statistics 15.0” (Statistical Product and Service Solutions, Inc.,Chicago, IL, USA) programı ile yapıldı.

Bulgular

Olguların 46’sı (%52,8) erkek, 41’i (%47,1) kadın idi. Ortalama yaş, erkeklerde 57,02±19,74 yıl (31-89 yıl) ve kadınlarda 66,69±16,56 yıldı (8-88 yıl). Endikasyonlar, 27 gözde korneal ülser, 24 gözde keratit, on gözde topikal anestezik suistimali, yedi gözde büllöz keratopati, yedi gözde konjonktival kitle, üç gözde semblefaron, üç gözde kimyasal yanık, iki gözde pterjiyum, iki gözde endoftalmi, bir gözde dellen ve bir gözde konjonktival laserasyon idi (Tablo 1). AMT’den sonra 12 gözde ikinci AMT ve iki gözde üçüncü AMT yapılması gerekmiştir.

Korneal ülser nedeniyle AMT uygulanan 27 olgunun 23’ünde (%85) epitelizasyon gerçekleşmiştir ve takip süresince nüks izlenmemiştir. Dört olguda ikinci ve bir olguda üçüncü kez AMT uygulanması gerekmiştir.

Keratiti olan hastaların dördü nörotrofik keratit, ikisi herpetik keratit, biri fungal keratit ve diğerleri bakteriyel keratitdi. AMT uygulanan keratitli 24 olgunun 19’unda (%79) epitelizasyon sağlanmıştır. Beş olguda ikinci ve bir olguda üçüncü kez AMT uygulanması gerekmiştir.

Büllöz keratopatili yedi olgumuzun hepsinde AMT sonrasında epitelizasyon gerçekleşmiştir ve ağrı, sulanma, batma şikayetlerinde azalma olmuştur.

İkisi alkali yanık sonrasında ve biri konjonktival kitle eksizyonu sonrasında semblefaron gelişen ve AMT yapılan üç olgumuzun takip süresinde göz hareketleri serbest olarak saptanmıştır.

Konjonktival kitle eksizyonu ve AMT uygulanan yedi olgudan dört tanesinde skuamöz hücreli karsinom ve bir tanesinde bazal hücreli karsinom olduğu saptanmıştır. Skuamöz hücreli karsinom olanlar takip edilmiş, bazal hücreli karsinom olan olguya ekzenterasyon yapılmıştır.

AMT uygulanan bakteriyel endoftalmi olgusunda korneal epitelizasyon tamamlanmış, hastanın ağrısı azalmıştır ve görme artışı olmasada enflamasyon kontrol altına alınabilmiştir.

Tedaviye cevap vermeyen bir fungal endoftalmi ve bir topikal anestezik suistimali olan olgulara evisserasyon yapılmıştır.

Son kontrolde, evisserasyon ve eksenterasyon yapılan hastalar dışındaki 84 hastanın 45’inde (%53,5) görme keskinliğinde artış izlendi. Ortalama iyileşme süresi dört ile altı hafta arasında değişmekteydi.

Olguların hiçbirinde AMT ile ilgili enfeksiyöz, inflamatuar, immünolojik veya toksik/allerjik reaksiyona rastlanmamıştır.

Tartışma

Çeşitli hastalıklar ve travmalar sonrası oküler yüzeyde oluşan patolojilerin cerrahi tedavi seçeneklerinden biri de AMT’dir. AMT günümüzde yaygın olarak uygulanan bir yöntemdir.

Çalışmamızda en sık AMT endikasyonu korneal ülserdi. Kornea ülserleri iyileşmeyen epitel defektlerine, korneada incelmeye ve perforasyona yol açarak ya da lökomlara neden olarak görme kaybı yapabilirler. Patojen mikroorganizmalar korneada direkt invazyonla veya toksin ve enzimler üreterek ya da her iki yolu birlikte kullanarak keratit oluştururlar.8,9 Ülserasyon alanında bulunan polimorfonükleer lökositler ve hasarlı epitel hücreleri ile keratositlerden salınan proteazların artmış aktiviteleri, stroma yıkımına katkıda bulunur. Amnion zarının proteaz inhibitörü etkisi tavşan alkali yanık modelinde gösterilmiştir.10 Çalışmamızda AMT uygulanan 27 olgunun 23’ünde (%85) epitelizasyon gerçekleşmiştir ve takip süresince nüks izlenmemiştir. Dört olguda ikinci ve bir olguda üçüncü kez AMT uygulanması gerekmiştir. Literatürde korneal ülserlerde AMT sonrasında epitelizasyon oranı %66-%93 arasında değişmektedir.11-14

İkinci en sık AMT endikasyonumuz olan keratitli 24 olgunun 19’unda (%79) epitelizasyon sağlanmıştır. Beş olguda ikinci ve bir olguda üçüncü kez AMT uygulanması gerekmiştir. Acer ve ark.15 mikrobik keratitli 14 olgunun %85’in de AMT’den sonra iyileşme ve epitelizasyon gerçekleştiğini bildirmişlerdir. AMT medikal tedaviye cevap vermeyen keratit olgularında kolaylıkla uygulayabileceğimiz etkili bir yöntemdir.

Topikal anestezik suistimali, ciddi kornea hasarına ve görme kaybına yol açabilen bir diğer nedendir. Bu hastalarda da AMT’nin başarılı bir şekilde uygulandığını bildiren çalışmalar mevcuttur.16,17 Bizim topikal anestezik suistimali sonrasında AMT uyguladığımız 10 olgunun ikisinde ikinci kez AMT uygulanmış ve tedaviye cevap vermeyen bir olguya evisserasyon yapılmıştır.

Büllöz keratopatili yedi olgumuzun hepsinde AMT sonrasında epitelizasyon gerçekleşmiş ve ağrı, sulanma, batma şikayetlerinde azalma olmuştur. Literatürde bu olgularda ağrının giderilmesinde %90-%93 başarı ve görme keskinliği artışında %44 başarı bildirilmiştir.18,19

Çalışmamızda konjonktival kitlesi olan yedi olguya, konjonktival kitle eksizyonu sonrasında AMT uygulanmıştır ve ameliyat sonrasında yüzey bütünlüğü sağlanmıştır. Literatürde AMT, konjonktival kitle eksizyonu sonrasında konjonktiva rekonstrüksiyonunda güvenli ve etkin bir yöntem olarak bildirilmektedir.20,21

Semblefaron ayrıştırılması sonrası konjonktivada oluşan defektler kendi hallerine bırakıldığında bu bölgede granülasyon dokusu oluşabileceği için bu bölgenin amnion zarı ile kapatılması ile daha başarılı sonuçlar alınabilmektedir.22 Bizim çalışmamızda, ikisi alkali yanık sonrasında ve biri konjonktival kitle eksizyonu sonrasında gelişen semblefaron olgumuz AMT ile başarılı şekilde tedavi edilmiştir. Takip süresinde göz hareketleri serbest olarak saptanmıştır.

Alkali ve asit kimyasal maddelerle yaralanmalar, görme kaybına kadar giden ciddi sorunlara sebep olan patolojilerin başında yer almaktadır. Bu maddeler konjonktivada skatrizasyon, limbal kök hücre yetmezliği ve korneal hasarlanmalara sebep olmaktadırlar. Hafif ve orta dereceli kimyasal yaralanmalarda AMT tek başına tedavide yeterli olurken, ciddi yanıklarda limbal kök hücre transplantasyonu ve/ve ya keratoplasti gerekebilmektedir.23-25 Çalışmamızda alkali yanığı olan üç hasta AMT ile başarılı bir şekilde tedavi olmuşlardır. İki hastada gelişen korneal skar nedeniyle görme artışı sağlanamamıştır.

Amnion zarının özellikle enflamasyonu baskılayıcı ve skar önleyici etkileri gibi oküler yüzey iyileşmesine olumlu katkıları pterjium cerrahisinde kullanılmasına yol açmıştır. Kurna ve ark. yaptıkları çalışmada, pterjiyum tedavisinde limbal flep kaydırma, AMT ve primer kapatma sonuçlarını karşılaştırmışlardır. Nüks oranı, limbal flep kaydırılan grupta %7,1, AMT uygulanan grupta %27,3 ve primer kapatılan grupta %56 olarak saptanmıştır.26 AMT uygulanan grupta nüks oranı, limbal flep kaydırılan gruba göre fazla olsada primer kapatılan gruba göre anlamlı derecede azalmış bulunmuştur. Bizim çalışmamızda da pterjiyum eksizyonuyla birlikte AMT uygulanan iki hastada takip süresince nüks izlenmemiştir.

Çalışmamızda, pterjiyum ameliyatı sonrasında dellen gelişen bir olguya ve konjonktival laserasyonu olan bir olguya AMT başarılı bir şekilde uygulanmıştır.

Endoftalminin ileri döneminde korneal erimesi olan iki olguya AMT uygulanmıştır. Bakteriyel endoftalmi olgusunda korneal epitelizasyon tamamlanmış, hastanın ağrısı azalmıştır ve görme artışı olmasada enflamasyon kontrol altına alınabilmiştir. Fungal endoftalmi olgusunda ise epitelizasyon sağlanamamış, kornea erimeye devam etmiştir ve klinik stabilizasyon sağlanamayan bu olguda evisserayon uygulanmıştır. Yıldız ve ark. da27 endoftalmiye sekonder nekrotizan keratiti olan olgularda AMT ile iyi sonuçlar aldıklarını bildirmişlerdir. Endoftalmi olgularında gözü kaybetme riski olduğu için hem korneal epitelizasyonu sağlamak hem enflamasyonu baskılamak için medikal tedaviye ek olarak AMT uygulanabileceğini düşünmekteyiz.

Sonuç olarak, amnion membranı hazırlanması ve saklanabilmesi kolay, taze kullanılabilen ve hazırlanması için yüksek maliyetler gerektirmeyen ucuz bir materyaldir. AMT çok çeşitli oküler yüzey hastalıklarında başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.