Öz
Amaç
Zor kornea ve oküler yüzey patolojileri olan hastalarda skleral kontakt lens uyumunun sonuçlarını tartışmak.
Gereç ve Yöntem
Kliniğimizde Şubat 2018 ile 2023 tarihleri arasında görme keskinliğini iyileştirmek için skleral lens denemesi yapılan 34 hastanın 49 gözününün dahil edildiği tek merkezli, retrospektif bir olgu serisidir. Detaylı oftalmolojik muayeneden önce tüm hastaların kornea topografisi Orbscan/Pentacam ile çekildi. İlk deneme lensi, üreticinin yönergelerine ve topografik parametrelere göre seçildi. En iyi düzeltilmiş görme keskinliği (Snellen), skleral lens denemesinden önce gözlüklerle ve denemeden sonra “over refraksiyon” ile değerlendirildi ve değerler minimum rezolüsyon açısının logaritmasına (logMAR) dönüştürüldü. Vault, mümkün olduğunda hem yarık lambada hem de ön segment optik koherens tomografisi ile değerlendirildi.
Bulgular
Yirmi bir hasta (%61,8) erkek, ortalama yaş 37,4±14,8 yıldı (aralığı: 12-71). Keratokonuslu 23 göz (%46,9), penetran keratoplasti sonrası refraktif kusuru olan 11 göz (%22,4), kornea skarı nedeniyle düzensiz astigmatı olan 7 göz (%14,3), ileri evre Steven-Johnson sendromu olan 4 göz (%8,2), kornea perforasyonu onarımı olan 2 göz (%4,1) ve şiddetli kuru gözü olan 2 göz (%4,1) çalışmaya dahil edildi. Uygun lens 3,7±1,9 denemeden sonra belirlendi (aralığı: 1-8 deneme). Beş hasta mali nedenlerden dolayı skleral lens kullanmayı reddederken, 29 hastanın 39 gözüne başarıyla takıldı. Ortalama günlük takma süresi 9,3±4,5 (aralığı: 2-16) saatti. Ortalama takip süresi 52±49 (aralığı: 12-180) ay idi. Ortalama düzeltilmemiş logMAR görme keskinliği ve ortalama gözlük düzeltilmiş logMAR görme keskinliği 1,09±0,47 ve 0,67±0,50 idi, skleral kontakt lens takıldıktan sonra 0,13±0,20’ye önemli ölçüde iyileşti.
Sonuç
Skleral lens takma, oftalmolog için zaman alıcı bir uygulama ve hasta için zorlayıcı bir görevdir. Ancak, iyi optik sonuçlarının yanı sıra konforları ve stabiliteleri açısından oldukça iyi sonuçlar elde edilmiştir. Büyük çap, skleral lens denemesi sırasında en büyük dezavantaj gibi görünse de maliyet, gelişmekte olan ülkelerde daha büyük bir sorun haline gelmektedir.
Giriş
Skleral kontakt lensler, geniş çaplı (15 mm’nin üzerinde) tamamen skleraya oturan sert gaz geçirgen (SGG) lenslerdir. Bu lensler kornea ve limbusa temas etmezler ve lensin arka yüzeyi ile korneanın ön yüzeyi arasında bir gözyaşı filmi rezervuarı oluşmasını sağlarlar.1, 2 Skleral lensler, yüzyılı aşkın süredir oftalmoloji pratiğinde yer almasına rağmen, oksijen difüzyonu daha iyi olan ve Dk değeri yüksek yeni nesil materyallerin geliştirilmesi ve eski nesil skleral lenslerle görülen komplikasyonların azalmasına bağlı olarak son yıllarda daha sık kullanılmaya başlamıştır.3, 4 Skleral lensler, oküler yüzeyi hasarlı kapak kenarı ve kirpikler ile oluşacak travmadan koruyarak ve hidrasyonunu sağlayarak kornea hastalıklarının tedavisinde önemli rol oynar.5, 6 Ayrıca kornea yüzeyi düzensizliklerini optik açıdan düzelterek görme rehabilitasyonu sağlar.
Yapılan çalışmalarda, ileri kuru göz sendromu (keratokonjunktivitis sikka), sikatrizan konjonktivit, nörotrofik keratopati, ekspojur keratopatisi (açık kalma keratopatisi) ve limbal kök hücre yetmezliği gibi çeşitli oküler yüzey hastalıklarının tedavisinde skleral lenslerin yararlı olduğu gösterilmiştir.5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 Son çalışmalarda ayrıca ciddi kuru göz ve oküler yüzey düzensizliklerini yönetiminde etkili oldukları vurgulanmıştır.12, 13, 14, 15
Bu çalışmada, düzensiz korneal astigmatizma ve zor oküler yüzey patolojileri olan hastalarda skleral lens ile elde edilen sonuçları değerlendirdik.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışma için veri toplama ve analiz işlemlerinden önce Dokuz Eylül Üniversite Hastanesi Etik Kurulu’ndan onay alındı (karar no: 2024/38-22, tarih: 13/11/2024). Bu tek merkezli, retrospektif olgu serisine Şubat 2018 ile 2023 tarihleri arasında esas olarak görme keskinliğinin iyileştirilmesi için skleral lens uygulanan 34 hastanın 49 gözü dahil edildi. Çalışma retrospektif olarak gerçekleştirildiğinden hastalardan bilgilendirilmiş onam alınmadı. Tüm hastaların kornea topografisi tam oftalmolojik muayene yapılmadan önce Orbscan (Bausch & Lomb) veya Pentacam (Oculus) ile elde edildi. İlk deneme lensi, topografik parametreler kullanılarak üreticinin önerilerine göre seçildi. Orta düzeyde keratokonus ve ameliyat geçirmiş gözler için taban eğriliği 7,80 mm, çapı 16 mm ve kubbe yüksekliği 300-350 mikron olan lensler ile başlandı. İleri düzeyde keratokonus veya Stevens-Johnson Sendromu (SJS) gibi oküler yüzey hastalığı olan hastalarda ise daha büyük çaplı lensler tercih edildi.
İstatistiksel Analiz
Çalışma verileri SPSS 25.0 (IBM Corp., Armonk, NY, ABD) yazılımı kullanılarak değerlendirildi. Verilerin normal dağılım gösterip göstermediği Kolmogorov-Smirnov testi ile sınandı. Skleral lens öncesi ve sonrası parametreler, Wilcoxon testi kullanılarak değerlendirildi ve p değerinin 0,05’den küçük olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Lens Takma İşlemi ve Değerlendirme
Lens vantuz üzerine monte edildi, salin ile dolduruldu ve salin oküler yüzey ve gözyaşı filmini değerlendirmek için kullanılan floresein kağıdı ile boyandı. Hastaya, başını öne eğip yüzünü yere paralel tutacak şekilde oturması söylendi. Lens, boyalı salinin dökülmemesine özen göstererek bizim tarafımızdan (Z.Ö. veya C.A.Y.) vantuz ile takıldı. Üst göz kapağı hafifçe geri çekildi, lensin üst kenarı önce üst göz kapağının altına yerleştirildi. Daha sonra aynı işlem alt göz kapağı için tekrarlandı. Takiben hastadan dik oturması istendi. Lens arkasındaki göz yaşı rezevuarı mavi ışıklı bir el feneri ile kontrol edildi. Temas veya hava kabarcığı yoksa ve lensin altında homojen floresan dağılımı mevcutsa, hastadan lensin yerine yerleşmesi için 30 dakika beklemesi istendi.
Lens takılmadan önce Snellen eşeli ile en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK) değerlendirildi. Lens takıldıktan 30 dakika sonra lens üzerinden düzeltme yapıldı. Sonuçlar minimum rezolüsyon açısının logaritmasına (logMAR) dönüştürüldü. Başarı, EİDGK’de en az iki satır artış olarak tanımlandı.
Lens ve gözyaşı rezervuarı biyomikroskop ile tekrar değerlendirildi. Fluoreseinle boyanan rezervuarının kalınlığı basitçe biyomikroskopide korneanın kalınlığı ile karşılaştırıldı (Şekil 1). Kubbe yüksekliğinin ortalama 200-250 mikron olması istendiğinden, lensin altında kalan floresan kalınlığı kornea kalınlığının yarısı olduğunda yüksekliğin yeterli olduğu kabul edildi. Lens kenarında hava kabarcığı veya konjonktivoşalazis olduğunda taban eğriliği daha dik olan bir lens seçildi. Ayrıca lensin oturma (etek) bölgesi beyazlama açısından değerlendirildi. Kubbe yüksekliği, mevcutsa ön segment optik koherens tomografi (ÖS-OKT; Visante OCT, ZEISS) ile kantitatif olarak değerlendirildi (2020’de ÖS-OKT arızalı idi ve geçici bir süre için bazı hastalar bir demo ÖS-OKT cihazı ile [Anterion, Heidelberg Engineering] değerlendirildi, Şekil 2). Bilateral kornea perforasyonu ve SJS gibi hastalıkları olan bazı hastalarda görüntüleme zor olduğu için OKT ile değerlendirme yapılamadı (Şekil 3). Tüm ölçümler ve muayeneler, gözlemciler arası değişkenliği önlemek için aynı hekim (Z.Ö.) tarafından yapıldı. Temas izlendiğinde kubbe yüksekliği artırıldı.
Sipariş edilecek lense karar verildiğinde hastaya lensi nasıl takıp çıkaracağı gösterildi. Sipariş verilmeden önce hastaya deneme ve uygulama fırsatı sunuldu. Hasta lens, bakım solüsyonu, ıslatma damlası, vantuz ve bilgi kitapçığını içeren paketi teslim aldıktan sonra kliniğimize tekrar geldi. Parametreler kontrol edildikten sonra paket açıldı ve ilk takma işlemi tarafımızca yapıldı. Görme keskinliği ve uyum tekrar kontrol edildi ve ardından hastaya lensi nasıl takıp çıkaracağı bir kez daha gösterildi. Hastalara ilk gün 2 saat, ikinci gün 4 saat ve üçüncü gün 6 saat olacak şekilde lensi kademeli olarak kullanmaya başlamaları söylendi. Ayrıca, 4 saatten uzun kullanmaları gerekiyorsa, buğulanma ve protein birikimini önlemek için, 4 saatlik kullanımdan sonra lensi çıkarmaları, temizleyip, yeniden doldurduktan sonra yeniden takmaları gerektiği açıklandı.
Bulgular
Hastaların 21’i (%61,8) erkek ve 13’ü (%38,2) kadındı. Yaş ortalaması 37,4±14,8 yıl (aralık: 12-71 yıl) idi. Çalışmaya dahil edilen yirmi üç gözde (%46,9) keratokonus, 11 gözde (%22,4) penetran keratoplasti sonrası refraksiyon kusuru, 7 gözde (%14,3) kornea skarına bağlı düzensiz astigmatizma, 4 gözde (%8,2) ileri evre SJS, 2 gözde (%4,1) kornea perforasyonu onarımı ve 2 gözde (%4,1) ciddi kuru göz mevcuttu (Tablo 1). Keratokonuslu ve greftli tüm hastalar daha önce SGG kontakt lens kullanmış ancak son zamanlarda bırakmak zorunda kalmıştı. Ortalama düzeltilmemiş logMAR görme keskinliği ve ortalama gözlükle düzeltilmiş logMAR görme keskinliği sırasıyla 1,09±0,47 ve 0,67±0,50 idi. Skleral kontakt lens takıldıktan sonra anlamlı şekilde iyileşme göstererek 0,13±0,20’ye düştü (p<0,05) (Şekil 4). Lens siparişi verilmeden önce lens üzerinden düzeltme 4 diyoptriyi aştığında verteks mesafesi dikkate alınarak gerekli kırma gücü ayarı yapıldı. Skleral lens ile görme keskinliği, 29,5±14,5 aylık (aralık: 12-48 ay) takip boyunca herhangi bir ciddi komplikasyon olmaksızın stabil seyretti. Tüm hastalar lenslerini her gün en az 2 saat taktıklarını bildirdi. Ortalama lens takma süresi 9,3±4,5 saat (aralık: 2-16 saat) idi (Tablo 2). On yedi hastanın 23 gözünde ÖS-OKT ile ölçülen ortalama kubbe yüksekliği değeri 0,21±0,02 mm idi (aralık: 0,15-0,26 mm). Yirmi dokuz hastaya başarıyla lens uygulandı ve tüm hastalar lens kullanmaya devam etti. Hasta konforunu değerlendirmek için herhangi bir ölçek kullanılmamasına rağmen, izlemlerde hastalardan alınan bilgilere göre, tüm hastalar önceki lenslerine göre skleral lenslerle daha rahat olduklarını belirttiler. Ancak, beş hasta finansal ve pratik nedenlerle skleral lensleri kullanmayı tercih etmedi. Üç lensin değiştirilmesi gerekti. Bu lenslerden biri 3 ay kullanıldıktan sonra kırıldı ve diğer iki hastada lensin sevkiyatı beklenirken refraksiyon değişiklikliği oldu. Hastalarımızın ikisi gün içi buğulanmadan şikayetçi olmalarına rağmen skleral lens kullanmaya devam ettiler. Hiçbir hastada konjonktival beyazlama, şalazis veya limbal vaskülarizasyon görülmedi.
Tartışma
Keratokonus, pellüsid marjinal dejenerasyon, keratoglobus ve keratoplasti sonrası astigmatizması olan hastalarda az görmenin temel nedeni yüksek ve/veya düzensiz astigmatizmadır. Yumuşak ve SGG lensler hafif ila orta şiddetli olgularda görmeyi iyileştirmeye yardımcı olsa da, yumuşak lensler ileri hastalığı olan daha dik kornealarda kullanılamaz ve çapı küçük olan SGG lensler dik veya düzensiz kornealarda sabit durmaz. Sıklıkla yerinden çıkarlar veya korneaya basarak rahatsızlığa neden olurlar. Bu nedenle hastalara üst üste (piggyback) kontakt lensler, hibrit lensler ve skleral lensler gibi başka alternatifler sunmamız gerekebilir.11, 12, 13, 14
Schornack ve Patel12, keratokonus tedavisinde Jüpiter skleral lensleri kullanmış ve skleral lens takılmadan önce 20/40 olan medyan EİDGK’nin, takıldıktan sonra 20/20’ye yükseldiğini bildirmiştir. Keratokonuslu hastalarda konforlu ve kabul edilebilir düzeyde görme keskinliği elde etmek için Jüpiter skleral lenslerin kullanılabileceğini ileri sürmüşlerdir. Yakın zamanda yapılan çalışmalar, skleral lenslerin keratokonus hastalarında görme ve yaşam kalitesini iyileştirmedeki etkinliğini ortaya koymuştur. Örneğin; Marty ve ark.13, diğer kontakt lens modalitelerine kıyasla skleral lenslerin görme keskinliği ve konfor açısından daha üstün olduğunu vurgulayarak, düzensiz korneaya sahip hastaların yönetiminde bu lenslerin kullanılabileceğini bildirmişlerdir. Sonuçlarımız, daha önce SGG ve hibrit lens kullanan ve memnun kalmayan hastalarda görme keskinliğinin ve hasta memnuniyetinin daha iyi olduğuna işaret etmektedir.
Alipour ve ark.16 kornea grefti olan hastalarda görmeyi düzeltmede miniskleral kontakt lenslerin fizibilitesini, etkinliğini ve güvenliğini değerlendirmiştir. Çalışmalarında, lens takılmadan önce ortalama en iyi gözlükle düzeltilen görme keskinliği 0,73 logMAR (standart deviasyon [SD]: 0,50, aralık 0,09-2,00) iken miniskleral lens ile 0,17 logMAR (SD: 0,19) olmuştur. Benzer şekilde, Pecego ve ark.17 pediatrik hastalarda Jüpiter skleral lensler ile olumlu sonuçlar aldıklarını bildirmiştir. Bu bulgu skleral lenslerin farklı yaş gruplarında etkili bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir. Çalışmamızda skleral lens denediğimiz hastaların yaşlarının 12 ile 71 yıl arasında olması literatürü destekler niteliktedir.
Asena ve Altınörs14 pellusid marjinal dejenerasyonu olan 12 hastanın 24 gözünde görme rehabilitasyonu için skleral MISA lensleri kullanmış ve elde edilen klinik sonuçları bildirmişlerdir. Ortalama EİDGK, tüm hastalarda gözlük düzeltmesine kıyasla skleral lenslerle 3,3 satır iyileşmiştir. Rahatsızlık hissi, lens takma ve/veya çıkarmada zorluk ve suboptimal görme kalitesi gibi skleral lenslerle ilişkili subjektif şikayetler 4 hasta tarafından bildirilmiştir (7 göz, %29). Rathi ve ark.18, skleral lens teknolojisindeki son gelişmeleri değerlendirmiş, lens malzemelerindeki gelişmeleri ve hasta konforu ile görme sonuçlarını iyileştiren tasarımları tartışmışlardır.
Parminder ve Jacobs19 yaptıkları çalışmada refraktif cerrahi ile ilişkili komplikasyonlar için skleral lens kullanmanın avantajlarını değerlendirmişler ve refraktif cerrahi sonrası keratektazi, kuru göz sendromu ve kornea nevraljisi olan hastaların skleral lensten fayda gördüklerini ileri sürmüş ve görme keskinliği ile kuru göz açısından iyileşme sağlandığını bildirilmişlerdir. Ayrıca, Yuksel ve ark.15 fasiyal sinir paralizisine sekonder kornea maruziyeti olan bir hastada skleral lens takılarak başarı sağlandığını bildirmişlerdir. Skleral lens denediğimiz ve başarı sağladığımız hasta yelpazesi genişti; en yaygın endikasyonlar arasında keratokonus, penetran keratoplasti sonrası refraktif kusur, korneal skarlaşmaya bağlı düzensiz astigmatizma, SJS, kuru göz ve postoperatif korneal perforasyon yer almaktaydı.
Pullum ve ark.20 skleral lens endikasyonlarını tanımlamıştır. Çalışmalarında 1,003 hastanın 1,560 gözü değerlendirilmiş ve 496 göze (%61,4) primer kornea ektazisi, 150 göze (%18,6) kornea nakli; 91 göze (%11,4) oküler yüzey hastalığı, 17 göze (%2,1) afaki, 21 göze(% 2,6) miyopi; 14 göze (%1,7) pitoz nedeniyle skleral lens takıldığı bulunmuştur. Visser ve ark.21 178 hastanın 284 gözünde modern skleral lenslerin performansını subjektif olarak değerlendirmişlerdir. Önceki düzeltme ile kıyaslandığında mevcut skleral lens ile anlamlı derecede hasta skorlarının arttığı görülmüştür (konfor açısından %78,9, görme kalitesi açısından %78,2 ve genel memnuniyet açısından %87,7) (p<0,001). Akkaya Turhan ve ark.22 tarafından yapılan bir çalışmada mini skleral lens kullanan keratokonuslu hastalar Likert ölçeği kullanılarak değerlendirilmiştir. Literatür ile uyumlu olarak elde edilen skor 4,69 (aralık 4-5) olmuştur. Son gelişmeler endikasyonları genişletmiş ve skleral lens kullanımının sonuçlarını iyileştirmiştir.16, 18, 24, 25 Çalışmamızda herhangi bir konfor ölçeği kullanılmamış olsa da, hastalarımız takip ziyaretlerinde skleral lenslerinden memnun olduklarını bildirdiler.
Kornea nakli (keratoplasti), keratokonus, distrofi ve kornea skarı gibi kornea hastalıklarının tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Cerrahi tekniklerdeki ilerlemelere rağmen, postoperatif astigmatizma, görme keskinliğinin supoptimal düzeyde kalmasının önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir. Keratoplasti sonrası hastaların yaklaşık %20’sinde ileri astigmatizma görülmüştür. Bunun primer nedeninin greft-host bileşkesindeki düzensizliklerden kaynaklanan yüksek dereceli aberasyonlar olduğu bildirilmiştir.26, 27, 28 Suzuki ve ark.28 keratoplasti sonrası hastalara en sık reçete edilen kontakt lens tipinin skleral lensler olduğunu bildirmişlerdir (incelenen 464 gözün %61’i). Kornea yüzeyine oturan korneal SGG lenslerin aksine, skleral lensler korneanın üstündedir ve skleraya otururlar. Böylece, greft-host bileşkesine mekanik basınç yapmazlar ve lens kaynaklı travma riski azalır.26, 29, 30 Skleral lensler, kornea düzensizliklerini maskeledikleri için keratoplastiden sonra daha iyi görme rehabilitasyonu sağlarlar. Ayrıca oküler yüzey stabilitesini artıran koruyucu bir sıvı rezervuarı vardır.28 Çalışmalar, düzeltilmemiş görme keskinliği ve konvansiyonel EİDGK ile karşılaştırıldığında, skleral lenslerle EİDGK’de anlamlı iyileşme olduğunu bildirmiştir. Barnett ve ark.31, gözlüğe kıyasla skleral lenslerle ortalama görme keskinliğinin 20/50’den 20/25’e yükseldiğini bildirmiştir. Kumar ve ark.32 1,10 logMAR olan düzeltilmemiş görme keskinliğinin skleral lenslerle 0,22 logMAR’a düştüğünü bildirmiştir. Penbe ve ark.33 tarafından yapılan bir çalışmada, düzeltilmemiş görme keskinliği 1,15±0,26 logMAR ve gözlükle düzeltilmiş EİDGK 0,84±0,24 logMAR bulunurken skleral lenslerle bu değer 0,13±0,09 logMAR’a düşmüştür. Çalışmamızda da greft sonrası hastalarımızda skleral lenslerle görme keskinliği, gözlük ile düzeltmeye kıyasla daha iyiydi (0,09±0,10’a kıyasla 0,82±0,64 logMAR).
Skleral lenslerle subjektif konfor seviyeleri, greft sonrası hastalarda diğer lens türlerine kıyasla yüksekti. Lee ve ark.34 tarafından yapılan bir çalışmada, hastaların %82’si uyanık oldukları saatlerinin çoğunda veya tamamında skleral lens kullanmıştır. Başka bir çalışmada, hastaların %75’inin günde 10 saatten fazla skleral lens kullanabildiği bulunmuştur.35 Yaygın rahatsızlık hissi şikayetleri arasında lensleri takıp çıkartmada zorluk (%29), haleler veya bulanıklık (%23) ve lens revervuarında aşırı gözyaşı kalması (%23) yer almaktadır.30 Çalışmamızda graft yapılan hastaların subjektif konforu da yüksekti. Hastalarımızın tamamı diğer lens türlerine göre skleral lensler ile konforun daha iyi olduğunu bildirdi.
Keratoplasti sonrası skleral lens kullanan hastalarda bazı komplikasyonlar bildirilmiştir. Kornea grefti reddi (%5-30) bildirilen önemli bir komplikasyondur.31, 33, 35 Bu endişeye neden olsa da, çalışmalar kontakt lens kullanmayan hastalarda red oranının benzer olduğunu göstermektedir.36 Diğer bir komplikasyon mikrobiyal keratittir (%6).35, 37 Risk faktörleri arasında aşırı kullanım, temizlik kurallarına uymama ve lens altında uzun süreli hipoksi yer almaktadır. Greft ödemi için ana risk faktörü lens takılmadan önce endotel hücre yoğunluğunun düşük olmasıdır (%6).35 Bununla birlikte, Penbe ve ark.33 6 ay süreyle skleral lens kullanımından sonra endotel hücre yoğunluğunda anlamlı bir değişiklik olmadığını bildirmiştir, ancak endotel hücre sayısı zaten düşük olan hastalarda dikkatli olunması önerilmektedir. Greft sonrası hastalarımızda kornea grefti reddi veya mikrobiyal keratit gibi herhangi bir komplikasyon izlenmedi.
Şiddetli oküler yüzey hastalığı, yıllardır büyük çaplı skleral lensler için primer endikasyonlarından biri olmuştur çünkü oküler yüzeyi dehidrasyona karşı korur ve nemli kalmasını sağlar.16, 18, 23, 24 Alipour ve ark.16 şiddetli oküler yüzey hastalığının tedavisinde skleral kontakt lenslerin kullanımını gözden geçirmiş ve semptomların ve oküler yüzey bütünlüğünün iyileştirilmesinde etkili oldukları sonucuna varmıştır. Çalışmamızdaki SJS hastası, görme keskinliğinin yanı sıra trikiyazise bağlı kaşıntı ve batma şikayetleri önemli ölçüde iyileştiği için skleral lenslerini takmayı tercih edeceğini bildirdi. Bu, ciddi oküler yüzey hastalıklarında skleral lenslerin terapötik rolünü vurgulamaktadır.
Dimit ve ark.38 skleral cihaz konusunda uzmanlaşmış bir klinikte bakılan oküler hastalıkların tipini ve dağılımını değerlendirmiş ve klinik sonuçları bildirmişlerdir. Skleral lens takılmasının en yaygın nedenlerinin, orta ila şiddetli kuru göz sendromu, persistan epitelyal kornea defektleri, SJS, graft-versus-host hastalığı, oküler sikatrisyel pemfigoid, nörotrofik kornea hastalığı, atopik keratokonjonktivit semptomlarını hafifletmek ve keratokonusta refraktif problemler olduğu görülmüştür.
Çalışmamızda, hastaların çoğunda, literatürdeki güncel bulgularla tutarlı olarak, skleral lens kullanmaya başladıktan sonra görme keskinliği ve konforda anlamlı iyileşme izlenmiştir.14, 18, 21 Bazı hastaların karşılaştığı zorluklar ve finansal kısıtlılıklar diğer çalışmalarda da bildirilmiştir.14, 23 Hasta eğitimini iyileştirme ve maliyetleri azaltma çabaları, skleral lenslerin erişilebilirliğini ve kullanılırlığını artırabilir.
Literatürü incelediğimizde, skleral lens denenen hastaların takip süreleri Schornack ve ark.8 tarafından 4 ila 14 ay, Asena ve Altınörs14 tarafından 14,1±3,7 ay (aralık: 8,5-18 ay), Schornack ve Baratz9 tarafından 17 ay, Schornack ve Patel12 tarafından 22,5 ay (aralık: 3-32 ay) ve Romero-Rangel ve ark.11 tarafından 33,6 ay (aralık: 2-144 ay) olarak bildirilmiştir. Ortalama takip süresi 29,5±14,5 ay (aralık: 12-48 ay) olan çalışmamızda hastaların önceki çalışmaların çoğundan daha uzun süre ile takip edilmiş olması değerlidir.
Çalışma grubumuzda yer alan SJS’li bir kadın hasta ile araba kazası sonrası bilateral kornea perforasyonu gelişen erkek hasta ilginç hastalardı. Erkek hastanın her iki gözü tamamen aniridik ve afaktı. Bu iki hasta görme keskinliklerinin zayıf olması skleral lens kullanmayı daha zor hale getirse de skleral lens kullanmak konusunda aşırı derecede motiveydiler. Bizim için en çarpıcı deneyim, iris protezi afakik skleral lens kullanmak isteyen erkek hastaydı. Bu, son çalışmalarda tartışıldığı gibi, karmaşık oküler bozuklukları ele almak için özelleştirilmiş skleral lenslere duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır.25
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Bu çalışmanın bazı kısıtlılıkları, kontrol grubu olmaması, hasta geri bildirimlerinin konfor ölçeği ile derecelendirilmemiş olması ve olası seçim yanlılığıdır. Skleral lens kullanan hastalar herhangi bir kontrol grubu ile karşılaştırılmamıştır. Çalışmanın temel amacı, zor kornea ve oküler yüzey patolojileri olan hastalarda skleral lens uyumunun sonuçlarını tartışmaktır. Aynı zamanda tek merkezli bir çalışma olduğu için olası seçim yanlılığı göz ardı edilmemelidir. Ayrıca skleral lens kullanmaya başladıktan sonra hastaların konfor sonuçlarını değerlendirmek için herhangi bir konfor ölçeği kullanılmamıştır.
Sonuç
Sonuç olarak, skleral lensler hastalara konfor ve görme rehabilitasyonu sağlayan önemli araçlardır. Son literatürle uyumlu olarak, greft yapılan keratokonuslu hastalar ile ciddi oküler yüzey hastalıkları olan hastalarda skleral lensler ile görme ve konfor açısından daha iyi sonuçlar elde edildiğini gösterdik.