GİRİŞ
Oftalmia nodosa literatürde korneanın tırtıl tüyleri ile infiltrasyonu ve oküler dokularda buna ikincil olarak gelişen granülomatöz nodüler reaksiyon olarak tanımlanmaktadır (1-4). Oftalmia nodosada klinik tablo oldukça degişken olabilmektedir. Sık olarak bildirilen lezyonlar arasında allerjik blefarit, allerjik konjonktivit (1), nodüler konjonktivit (1,5), lokalize veya diffüz keratit (1,2,4-6), iridosiklitis ve/veya beraberinde hipopiyon (2,5), vitritis (5) ve korioretinitis (3) yer almaktadır. Bu çalışmada sol gözde oftalmia nodosa tanısı konulan bir olgu tartışılmaktadır.
OLGU SUNUMU
25 yaşındaki kadm hasta, sol gözünde 1 hafta önce başlayan batma ve agrı şikayetleri ile kliniğimize başvurdu. Hastanın şikayetlerinin sokakta yürüdüğü sırada ani olarak başladığı öğrenildi. Yapılan oftalmolojik muayenede görme düzeyi her iki gözde tam olup, göziçi basıncı düzeyleri normal sınırlarda idi. Sag gözde ön seg-ment ve fundus incelemeleri dogaldı. Sol gözün ön seg-ment muayenesinde ise limbus, parasantral ve santral korneada subepitelyal alan, ön stroma ve endotel seviyesinde yerleşim gösteren çok sayıda küçük filamantöz yabancı cisimler tespit edildi (Resim 1a, 1b).
Ön segment mauyenesinde sol gözde ayrıca özellikle nazalde daha belirgin olan silier enjeksiyon ve yabancı cisimleri çevreleyen kornea dokusunda reaksiyon saptandı. Ön kamarada hücre reaksiyonu, fibrinoid reaksiyon veya hipopyon izlenmedi. Sol gözde arka segment tamamıyla normal olup eşlik eden vitritis veya korioreti-nit odagı görülmedi. Hastanın anamnezinden sol gözde şikayetlerinin ilk başladıgı gün bir başka göz hekimi tarafından larva oldugu söylenilen yabancı cisimlerin te-mizlendigi ögrenildi. Hasta başvuru sırasında sadece to-pikal gentamisin damla ve kloramfenikol pomad kullanmaktaydı. Ön segment optik koherens tomografisi (Vi-sante-OCT, Carl Zeiss) ile görüntülenebil en parasantral endotelde yerleşmiş olan yabancı cismin distal ucunun ön kamaraya dogru uzandıgı görüldü (Resim 2).
Konfokal biyomikroskopi incelemesinde (Confos-can 4, Nidek) subepitelyal alanda bulunan yabancı cisim görüntülendi (Resim 3). Kornea yabancı cisminin etrafında aktive olmuş keratositler, enflamatuar hücreler ve küçük yabancı cisim parçaçıkları izlendi.
Ulaşabilen yüzeyel yerleşimli yabancı cisimler topi-kal proparakain damlatıldıktan sonra biyomikroskopide 27-gaguge igne ile çıkarıldı. Çıkarılan yabancı cisimlerden örnekleme yapılamadı. Topikal rimeksolon ve oflok-sasin tedavisi 5x1 dozunda başlandı. Tedavinin ikinci haftasında korneadaki reaksiyonun dramatik olarak geri-ledigi tespit edildi ve steroid tedavisi azaltılarak kesildi.
TARTIŞMA
Oftalmia nodosaya yol açan tırtıl tüylerinin rüzgarla veya el, giysi, havlu ile direkt temasla konjonktiva ve fornikslere ulaşabilecegi düşünülmektedir (1). Konjonktiva ve fornikslere ulaşan tüyler oküler dokulara penetre olmakta ve agır enflamasyona neden olabilmektedir (1). Literatürde benzer tablonun tarantula örümceklerinin ayaklarında yer alan tüylerle de geliştigi bildirilmiştir (68). Söz konusu olguların tarantula türü örümcek besleyen kişiler oldugu belirtilmiştir. Ülkemizde tarantula türü örümcek beslemek yaygın degildir. Ayrıca hastamız böyle bir öykü vermemektedir. Olgumuzda ilk semptomların sokakta yürürken ortaya çıkması tüylerin rüzgarla taşınmış olabilecegini ve daha önce benzer şekilde oftalmia nodosaya neden oldugu bildirilen çam agaçla-rmda yaşayan tırtıllardan kaynaklanabilecegini düşündürmektedir (4). Tanmm konulmasında klinik öykünün yanı sıra tırtıl tüylerini tipik biyomikroskopik görünümü önem taşımaktadır. Biyomikroskopi muayenesinde ince, filamentöz yapılar kolaylıkla gözden kaçabilmekte ve özellikle büyük büyütmede daha belirgin olarak görülmektedir.
Olgumuzda her ne kadar yüzeyel yabancı cisimler temizlenmiş olsa da tüylerin tanısal mikroskopik incelemesi yapılamamıştır. Mevcut yabancı cisimler sadece ön segment optik koherens tomografisi ve konfokal biyo-mikroskopisi ile görüntülenmiş tir. Konfokal biyomikroskopi sadece korneadaki yabancı cisimleri degil aynı zamanda biyomikroskopik muayenede görülemeyen subklinik enflamatuar reaksiyonu belirlemede oldukça etikili olmaktadır (9). Ayrıca biyomikroskopide yerleşimi tam olarak anlaşılamayan yabancı cisimlerin derinliği, konfokal biyomikroskopi ile daha dogru olarak tespit edilebilmektedir (9). Olgumuzda konfokal biyomikroskopi incelemesinde yabancı cisimler etrafında fibroselü-ler aktivite gösteren akut enflamatuar hücreler ve aktive olmuş keratositler saptanmıştır.
Oftalmia nodosa varlığında hızlı müdahalenin önemli oldugu vurgulanmaktadır (1-4). Çıkarılabilen tüm yabancı cisimlerin temizlenmesi ve hemen ardından topikal steroid ve antibiyotik tedavisine başlanması önerilmektedir (3). Konjonktiva forniksleri dikkatle araştırılmalıdır. Mükopürülan sekresyonlarm içinde yerleşen tırtıl tüyleri kolaylıkla gözden kaçabileceginden mevcut tüm sekresyonlarm temizlenmesi gerekmektedir (1). Tırtıl tüylerinin kendilerine, yarattıkları mekanik hasara veya taşıdıkları zehir bezlerinin sekresyonlarma karşı enf-lamasyon gelişebilmektedir (2,4). Mevcut enflamasyo-nun baskJanmasmda topikal kortikosteroidlerin olgumuzda oldugu gibi oldukça etkili oldugu bildirilmektedir. Geniş spektrumlu topikal antibiyotikler tedaviye mutlaka eklenmeli ve hastalar literatürde bildirilmiş olan endoftalmi riski açısından yakın takibe alınmalıdır (10). Arka segment tutulumu varlıgmda tedavide uzun süreli sistemik ve perioküler kortikosteroidlerin yanı sıra vitreoretinal cerrahi uygulanan olgular bildirilmiştir (5,11,12).
Sonuç olarak; hastamız ülkemizde oftalmia nodosa tanısmı aldıgmı bildigimiz ilk olgudur. Oftalmia nodosa-nm klinik seyri degişkenlik göstermektedir. Benzer tablo ve oküler enflamasyon varlıgmda oftalmia nodosa ayırıcı tanıda mutlaka düşünülmeli ve gerekli tedavi süratle gerçekleştirilmelidir.