ÖZET
Tartışma:
Erkekler kadınlara göre daha düşük keratometrik değerlere sahipti. Hipermetropi ve birleşik hipermetropik astigmatizma erkeklerde daha sık iken birleşik miyopik astigmatizma kadınlarda daha sık idi. SKK, yüksek hipermetroplarda fazla, yüksek miyoplarda ise düşük bulundu. Keratometri ile SE arasında negatif bir doğrusal ilişki bulundu. Bu parametrelerin incelenmesiyle gözün biyometrik özelliklerinin daha iyi anlaşılacagı ve kırma kusurlarında uygun cerrahi tekniğin seçilmesinde yararlı olacağı düşüncesindeyiz.
Sonuçlar:
Hastaların yaşı ile santral kornea kalınlığı (SKK) ve keratometrik değerler arasında anlamlı bir doğrusal ilişki tespit edilmedi, sırasıyla (p=0,598, p=0,403). Erkeklerde SKK kadınlardan daha yüksek iken (p=0,002), keratometri ölçümleri daha düşük bulundu (p=0,0001). Sferik eşdeğer (SE) ile SKK arasında anlamlı bir doğrusal ilişki (p=0,04) ve SE ile keratometri arasında negatif yönlü anlamlı bir dogrusal ilişki bulundu (p=0,0001). Kadınlarda birleşik miyopik astigmatizma, erkeklerde ise hipermetropi daha fazla görüldü (p=0,0001). Kırma kusuru +5 dioptri (D)'den daha büyük olan gözlerde SKK (p=0,04), -6D'den daha küçük olan gözlerde ise keratometri daha yüksek bulundu (p=0,0001).
Gereç ve Yöntemler:
Kırma kusuru olup refraktif cerrahi olmak üzere Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran 241 (%48) erkek hastanın 482 gözü ve 270 (%52) kadın hastanın 540 gözü (toplam 1022 göz) geriye dönük olarak incelendi. Erkek ve kadın hastaların ortalama yaşı sırasıyla, 32,1±9 ve 30,1±8,1 idi. Keratometrik ölçümler Javal Keratometresi ile, pakimetrik ölçümler ise DGH 4000B A-Scan/Pachymeter cihazı ile yapıldı. Kırma kusurları subjektif olarak belirlendi. Verilerin analizi SPSS 11.5 paket programında Mann Whitney U, Kruskal-Wallis, Spearman Korelasyon ve Wilcoxon işaret testleriyle değerlendirildi. P<0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Amaç:
Kırma kusurları, keratometrik ve pakimetrik değerler arasında ilişki varlığını araştırmak.
GİRİŞ
Kornea kalınlığı ölçümleri kırma kusurlarının düzeltilmesi için uygulanan cerrahilerde önemli rol oynamaktadır. Kırma kusuru ile birlikte santral kornea kalınlığı (SKK) hastaya hangi cerrahi tekniğin uygulanacağı aşaması nda önem arz eder (1). Daha önce yapılan çalışmalarda kırma kusurları, aksiyel uzunluk, lens gücü ve keratometrik değerler ile ilişkili bulunmuştur (2).
Bu çalışmamızda keratometre, pakimetre ile alınan biometrik ölçümler ile subjektif olarak alınan sferik eşdeğer (SE)'ler karşılaştırıldı. Bu ölçümler, yaş ve kırma kusurlarına ilişkin oluşturulan gruplarla karşılaştırılarak, cinsiyet, sağ ve sol gözler arasındaki farkların araştırılması planlandı.
GEREÇ ve YÖNTEMLER
Kırma kusuru olup refraktif cerrahi olmak üzere Beyoğlu Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne başvuran 241 (%48) erkek hastanın 482 gözü ve 270 (%52) kadın hastanın 540 gözü (toplam 1022 göz) çalışma kapsamı na alındı. Hastaların SE'leri subjektif olarak belirlendi. Keratometrik ölçümler Javal keratometresi ile, pakimetrik ölçümler DGH 4000B A-Scan/Pachymeter cihazı ile yapıldı. Hastalar cinsiyetlerine, yaşlarına (<30, 30-45 ve >45), yüksek miyop (<-6,0 Dioptri(D)), miyop (-0.25 D ve -6.0 D arasında), emetrop (0 D), ipermetrop (+0,25 D ve +5,0 D arasında) ve yüksek hipermetrop (>+5,0 D) olmalarına göre gruplandırılıp SKK ve keratometri değerleri arasında ilişki araştırıldı.
Verilerin analizi SPSS 11.5 paket programında yapıldı. Sürekli değişkenler ortalama ± std.sapma, kategorik değişkenler % şeklinde gösterildi. Tüm karşılaştırmalar için normal dağılıma uygunluk testi yapıldı ve grupların normal dağılıma uymadığı tespit edildi (Kolmogorov-Smirnov, p<0,05). Cinsiyet grupları arasında SKK ve keratometri yönünden farkın anlamlı olup olmadığı Mann Whitney U testi ile incelendi. Kırma kusurları ile cinsiyet arasındaki fark Ki-Kare testi ile değerlendirildi. Yaş ve kırma kusurları grupları arasında SKK ve keratometri yönünden farkın anlamlılığı Kruskal-Wallis testiyle araştırıldı. Kruskal-Wallis test istatistiği sonucunun anlamlı görüldüğü yerlerde Bonferroni düzeltmesi ile Mann-Whitney U testi yapılarak farka neden olan gruplar tespit edildi. SKK, keratometri ve SE ölçümleri arasında doğrusal ilişkinin olup olmadığı Spearman Korelasyon testi ile incelendi. P<0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
SONUÇ
Toplam 511 hasta, yaşlarına göre sınıflandırıldığında 257(%50,3) hasta 30 yaşın altında, 215(%42) hasta 30 ile 45 yaşları arasında ve 39(%7,6) hasta 45 yaşın üstündeydi. Yaş ile SKK arasında anlamlı bir doğrusal ilişki tespit edilmedi (Spearman Korelasyon analizi, r=-0,008, p=0,811). Yaş grupları arasında da ortalama SKK ölçümleri yönünden anlamlı fark görülmedi (Kruskal-Wallis Varyans analizi, p=0,311). Ortalama SKK değerleri 30 yaş altında 551,8 ±34,9, 30-45 yaş arasında 551,1±34,8, 45 yaş üzerinde 544,7±36,8 olarak saptandı.
Tüm gruplar dahil edildiğinde ortalama SKK 551 μm, ortalama keratometri 43,4 D ve ortalama SE ise -4,01 D idi (Tablo 1). Ortalama keratometri değerleri yönünden ortalama yaş (Spearman Sıra Korelasyon Analizi, r=0,026; p=0,403) ve yaş grupları arasında anlamlı ilişki saptanmadı (Kruskal-Wallis Varyans Analizi, p=0,308). Erkeklerin SKK'ları (ort. 554,4±34,6μm ) (455 ile 645 arasında) istatistiksel anlamlı olarak kadınlardan (ort. 548±35μm) (434 ile 679 arasında) daha yüksek bulunurken (p=0,002), keratometri ölçümleri ise (43,17±1,5) (37,75 ile 48,50 arasında) istatistiksel anlamlı olarak kadınlardan (43,67±1,5) (39,50 ile 47,25 arasında) daha düşük bulundu (Mann-Whitney U testi, p=0,0001).
Kırma kusurlarına göre gruplandırıldığında ise gruplar arasında SKK yönünden anlamlı fark görülmezken (Kruskal Wallis Varyans analizi, p=0,128), keratometri ölçümleri yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark görüldü (Kruskal Wallis Varyans analizi, p=0,0001). Buna göre; birleşik hipermetropik astigmatizma grubunun keratometrik ölçümleri tüm gruplarına göre anlamlı düzeyde düşük bulundu (Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U testi, p<0,001) (Tablo 2).
Olgular cinsiyetlerine göre sınıflandırıldığında gruplar arasında kırma kusurları yönünden istatistiksel olarak anlamlı fark görüldü (Ki-kare testi, p=0,0001) (Şekil 1,2). Erkeklerde hipermetropi (p=0,006) ve birleşik hipermetropik astigmatizma (p=0,02) kadınlara göre istatiksel olarak anlamlı derecede daha fazla saptanırken, birleşik miyopik astigmatizma kadınlarda erkeklere oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az sıklıkta bulundu (p=0,0001).
Kırma kusurları sferik eşdeğerlerine göre sınıflandırıldığında gruplar arasında ortalama SKK yönünden anlamlı fark görüldü (Kruskal-Wallis Varyans Analizi, p=0,04). Buna göre; >+5D olan grubun SKK'ığı hem -6D ile -0.25D arasında olan gruba hem de <-6D olan gruba göre anlamlı düzeyde yüksekti, sırasıyla (Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U, p=0,01 ve p=0,009) (Tablo 3). Aynı grupta keratometri ölçümleri yönünden de anlamlı fark görüldü (Bonferroni düzeltmeli Mann-Whitney U, p=0,0001). Buna göre; <-6D olan grubun keratometri ölçümleri emetrop grup hariç diğer tüm gruplara göre anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,01). Ayrıca -6D ile -0.25D arasında olan grubun ölçümleri de +0.25D ile +5D arasında anlamlı fark saptandı (p=0,0001) (Tablo 3).
SE ile SKK arasında anlamlı bir doğrusal ilişki görülmezken (Spearman korelasyon analizi, r=0,062, p=0,05), SE ile keratometri arasında negatif yönlü anlamlı bir korelasyon görüldü (Spearman korelasyon analizi r=-0,171; p=0,0001). Buna göre SE sıfırdan artı değerlere doğru artarken keratometri ölçümlerinde bir azalma örülmektedir.
TARTIŞMA
Yaş ile SKK arasındaki ilişki Rufer ve ark. tarafından araştırılmış, korneanın üst ve nasal bölgesindeki kalınlığın yaşla birlikte azaldığı bildirilmiştir (1). Çalışmamızda ise kalınlık ölçümünde santral kornea kullanıldı ve artan yaş ile veya bölümlere ayırdığımız yaş grupları arasında istatistiksel anlamlı fark örülmedi. Çalıştığımız olgu grubunda keratometrik değerlerin de yaş ile ilişkisi saptanmadı. Ancak Satıcı ve ark. yaptıkları çalışmada keratometri degerlerinde yaş ile bir artış olduğunu saptamışlar ve bunu ilerleyen yaşlarda hipermetropiye eğilime kompanzasyon olarak geliştiğini savunmuşlardır (3).
Erkek hastaların SKK'ı kadın hastalarınkinden istatistiksel olarak anlamlı derecede daha fazla iken, keratometrik değerleri kadın hastalarınkinden daha düşük bulundu. Kırma kusurlarına bakıldığında ise hipermetropi kadınlara nazaran erkeklerde daha sık görülürken, miyopi kadınlarda daha sık izlendi. Bilindiği gibi korneal eğim (keratometrik ölçümler) arttıkça kırıcılık artmakta ve SE miyopi yönünde artmaktadır. Çalışmamızda da aynı sonucu elde ettik. Miyop olgularda keratometrik değerler hipermetrop olgulara oranla daha yüksek bulundu.
Kırma kusurları gruplara ayrıldığında, +5D ve daha hipermetrop olan gözlerde SKK, miyop olan gözlere oranla daha kalın bulundu. Touzeau ve ark. da aynı şekilde hipermetrop olan bireylerde SKK'ı daha yüksek bulmuşlardır (4). Türkiye'de yapılan bir çalışmada ise Esen ve ark. 128 hastalık küçük bir seride kırma kusurları ile SKK'ı ilişkili bulmamışlardır (5).
Tüm bu bulguların ışığında SE, SKK ve keratometrik değerler arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılmasının, hastaların kırma kusurları ve uygulanacak cerrahi girişimler yönünden değerlendirilmesinde faydalı olacağı kanısındayız.