Editörden
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Editörden
P: 0-0
Nisan 2022

Editörden

Turk J Ophthalmol 2022;52(2):0-0
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Bir bakışta 2022 yılı 2. sayı;

Değerli Meslektaşlarımız,

Türk Oftalmoloji Dergisi 2022 yılının 2. sayısı, 7 özgün araştırma, bir derleme, 3 olgu sunumu ve 1 adet editöre mektup ile 1 yazar yanıtından oluşuyor.

Harbiyeli ve ark.’nın “Mantar Keratitinde Klinik ve Mikolojik Özellikler: Retrospektif Tek Merkezli Araştırma (2012-2018)” başlıklı klinik çalışması, mikrobiyal keratit tanısı konulan 559 hastanın 72’sinde (%12,8) saptanan mantar keratitleri arasından, polimikrobiyal etiyoloji saptanmayan 38 olgunun 38 gözünü çalışma kapsamına almıştır. Kırk yaş öncesi olgularda travma (%63,6) en sık predispozan faktör olarak görülürken, kırk yaş sonrası olgularda oküler yüzey immünitesini bozan patolojiler (%48,1) ilk sırayı oluşturmuş. Bu detaylı incelemede, büyük ve merkezi lezyonlarla başvuran olgularda agresif tedavi seçeneklerinin ön planda düşünülmesi ve bu olguların daha yakından izlenmesi önerilmiştir.

Yarımada ve ark., “COVID-19 Pandemisi Nedeniyle Takipleri Telefon Vizitleri ile Yapılan Penetran Keratoplastili Olguların Klinik Bulgularının Değerlendirilmesi” başlıklı çalışmalarında, pandemi gibi hastaların yüz yüze ziyaretlerinin aksayabildiği durumlarda hastalarla yapılacak teletıp vizitleri ile zorlu koşullar ortadan kalkana kadar hastaların güvenli takibinin mümkün olabildiğini bildirmişlerdir.

Barış ve ark., “COVID-19 ile İlişkili Tam Kapanmanın Glokom Hastaları Üzerine Etkisi” başlıklı çalışmalarında pandemi ve zaman zaman acilleri de olabilen kronik hastalık takibi sorununa glokom üzerinden dikkat çekerek, tam kapanma önlemleri sırasında, glokom ile ilişkili acil ameliyatların sayısının %71,7 azaldığını, yasakların kalkması sonrası muayene edilen hastaların %5,5’inde belirgin görme kaybı gerçekleştiğini gördüklerini bildirmişlerdir. Bu bulgular üzerinden, bazı hastaların acil müdahaleye ihtiyaç duymalarına rağmen hastanelere başvuramadığını düşünmüşlerdir.

Yabanoğlu ve Şekeroğlu, “COVID-19 Salgını Sırasında Şaşılık Kliniği Nasıl Yönetilir, Acil Olan Gerçekten Nedir, Ne Değildir?: Türkiye’den Tek Merkezli Olgu Serisi” başlıklı yazılarında COVID-19 pandemisi sırasında, akut başlangıçlı nörolojik durumların daha yaygın görüldüğüne dikkat çekmişlerdir.

Şahin Vural ve ark.’nın “COVID-19 Pandemisi Sürecinde Üçüncü Basamak Sağlık Merkezine Başvuran Glob Travmalarının Özelliklerinin Pandemi Öncesi Olgularla Karşılaştırmalı Olarak Değerlendirilmesi” başlıklı çalışmaları, pandemi sonrası dönemde zorunlu kapanma boyunca bahçe/çiftlikte meydana gelen yaralanmalarda artış görülürken, iş kazalarında azalma olduğunu göstermiştir.

Kunavisarut ve ark.’nın, “İdiyopatik Epiretinal Membranlar: Görme Sonuçları ve Prognostik Faktörler” başlıklı Tayland-Hollanda ortak çalışmalarında, 87’sine cerrahi yapılırken, 43 tanesi takip edilen 130 hastanın 130 gözü üzerinden yaptıkları analizde, idiyopatik epiretinal membranlı hastalarda başlangıç iç retinal katmanlardaki düzensizlik ve elipsoid zon hasarı varlığının en bilgilendirici prognostik faktörler olduğunu bildirmişlerdir.

Kurt ve Kapran, “Rekürren ya da Komplike Retina Dekolmanı ve Maküla Deliği Olgularında Endotamponad Olarak Ağır Silikon Yağı” başlıklı çalışmalarında, endotamponad olarak ağır silikon yağı kullanımının göz içi basınç artışı, emulsifikasyon, enflamasyon, geri alım sırasında oluşabilecek komplikasyonlar gibi bazı kısıtlılıkları olsa da, inferior retinanın desteklenmesi gereken durumlar, proliferatif vitreoretinopati ve nüks maküla delikleri gibi endikasyonlarda etkin ve güvenli bir tedavi seçeneği olduğunu bildirmişlerdir.

Bu sayıdaki derleme yazısı Gündüz ve Mirzayev tarafından yazılmış olup, “Göz İçi Tümörlerinde Cerrahi Yaklaşım” konusu, zengin görsel desteği ile kapsamlı şekilde ele alınmıştır.

Olgu sunumları bölümünde ilk olgu Kaderli ve ark. tarafından rapor edilen, “COVID-2019 Tedavisi Nedeniyle Yoğun Bakım Yatışı ve Sistemik Steroid Kullanımı Gereken Bir Hastada Endojen Fungal Endoftalmi” başlığı ile sunulmuş olup, görme keskinliğinde azalma şikayeti olan, sistemik steroid tedavisi ve COVID-19 nedeniyle hastanede yatış öyküsü olan hastalarda endojen endoftalminin akılda bulundurulması önerilmiştir.

Özdemir ve ark, “Behçet Üveiti Tedavisi için Kortikosteroid Alan Bir Hastada Santral Seröz Koryoretinopati için Yarım Fluens Fotodinamik Tedavi” başlıklı olgu raporlarında, yarım fluens fotodinamik tedavi (FDT) işleminin, kortikosteroid kesildikten sonra devam eden kortikosteroid kaynaklı santral seröz koryoretinopati (SSKR) gelişen üveit hastaları için güvenli ve etkili bir yöntem olduğunu bildirmişlerdir.

Yanık ve ark. da “Vogt Koyanagi Harada Hastalığını Taklit Eden Atipik Kronik Santral Seröz Koryoretinopati: Yarım Fluens Fotodinamik Tedaviye Tam Terapötik Yanıt” başlıklı çalışmalarında, oral eplerenon ile birlikte yarım fluens FDT’nin, subretinal fibrozis ve skar oluşumunu önleyerek, atipik SSKR için başarılı bir tedavi seçeneği olabileceğini bildirmişlerdir.

Ardakani ve ark. editöre mektuplarında, Taheri ve ark.’nın “Vitiligoda Kuru Göz ve Meibom Bezleri” başlıklı, meibom bezlerinin fonksiyonu ve vitiligo hastalarında lipid gözyaşı filmi konusuna odaklanan 86 olguluk çalışmasını kritik etmişlerdir. Karışıklığa neden olan faktörleri ortadan kaldırmak için, çalışma grubundan sigara tüketicilerinin, kontakt lens ve topikal siklosporin A kullanan hastaların da çıkarılmasını, ayrıca Oküler Yüzey Hastalık İndeksi’nin İngilizce olan orijinal versiyonu yerine, valide edilmiş lokal dildeki versiyonunu kullanmalarını önermişlerdir. Taheri ve Nikandish, ilave dışlama kriterleri önerilerini yerinde bulduklarını, ancak mevcut çalışma grubunda, sonucu etkileyecek bir hasta dağılımı olmadığını bildirirken, lokal dilde Oküler Yüzey Hastalık İndeksi kullanımını bundan sonra dikkate alacaklarını, mevcut çalışmada sözel olarak bu eksiğin kapatılmaya çalışıldığını bildirmişlerdir.

Pandemi sürecinde olumlu bir gidiş havası eserken, bu sayıda 13 yazı arasında pandemi ile ilgili 4 özgün araştırma ve 1 olgu sunumu yer alıyordu. Gelecek sayılarda, pandemi öncesi ile pandemi sürecinin karşılaştırıldığı çalışmaların yerini, pandeminin klinik rutinimizdeki etkilerinin tümüyle çıktığı çalışmaların alması dileğiyle.

Saygı ve sevgilerimizle,

Editöryel Kurul Adına
Dr. Sait Eğilmez