Editörden
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Editörden
P: 0-0
Aralık 2021

Editörden

Turk J Ophthalmol 2021;51(6):0-0
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Bir bakışta 2021 yılı 6. sayı;

Dergimizin bu sayısında, farklı konuları içeren güncel 6 özgün araştırma, 1 derleme, 4 olgu sunumu ve 1 editöre mektup ve cevabı yer almaktadır.

Saá ve ark.’nın “Rozaseada Deri Bulguları ile Oküler Belirtiler Arasındaki İlişki” başlıklı çalışmalarında rozasea hastalarında oküler tutulumun %74,5 olduğu, en sık görülen bulguların kapak kenar eritemi, meibomian bez disfonksiyonu olduğu ve düşük görme keskinliği olan hastaların dermatoloji kliniklerine papül, püstül ve rinofima ile başvurdukları bildirilmiştir. İlginç olarak 51 hastanın ikisinde oküler sikatrisyel pemfigoid tanısı konulmuştur (bakınız sayfa 338-343).

“Yüksek Yağlı Diyetle Beslenen Sıçanlarda Myrtus communis L. Ekstresi ve Aposinin’in Lens Oksidatif Hasarı ve Bor Seviyeleri Üzerindeki Etkileri” başlıklı çalışmalarında Kuru Yaşar ve ark., yüksek yağlı diyetin serum trigliserid, total kolesterol seviyesini, vücut ağırlığını ve lens MDA seviyesini artırdığını, lens homojenatlarında indirgenmiş glutatyon ve bor seviyesini, süperoksid dismutaz ve katalaz aktivitesini azalttığını göstermişlerdir. Bununla birlikte, Myrtus communis L. ekstresi ve aposinin tedavisinin lens homojenatlarında bor seviyesini, indirgenmiş glutatyon seviyesini ve katalaz aktivitesini arttırdığını, bu nedenle lenste oksidatif stresi azaltabileceğini öne sürmüşlerdir (bakınız sayfa 344-350).

Ekici Tekin ve ark.’nın “Enfeksiyöz Olmayan Pediatrik Üveit Hastalarının Takip Bulguları” çalışmasında 16 yaş altında üveit tanısı konulan 46 olgunun %45,7’sinde romatolojik hastalık tespit edildiği (%23,9 juvenil idiopatik artrit) ve hastaların %13’ünde orta ve ağır görme kaybı olduğu bildirilmiştir. Yazarlar en sık tercih edilen tedavinin %87 oranında metotreksat olduğunu ve dirençli olguların (%73,9) tedavisinde adalimumab başlandığını belirtmişlerdir (bakınız sayfa 351-357).

Behçet üveitli hastalarda görme ile ilişkili yaşam kalitesinin depresyon ve kaygı düzeylerine olan etkisinin değerlendirildiği çalışmalarında, Eser Öztürk ve ark., 105 hastaya Beck Depresyon Ölçeği, STAI I ve II (State-Trait Anxiety Inventory) durumluk ve sürekli kaygı ölçekleri ve VFQ-25 (Visual Functioning Questionnaire) görme işlevi ölçeği uygulamışlar ve anketleri eksiksiz dolduran 58 hastanın %31’inde depresyon, %58,6’sında kaygı belirtileri olduğunu ve görme ile ilişkili yaşam kalitesinin depresyon gelişimi ile ilişkili olduğunu göstermişlerdir (bakınız sayfa 358-364).

Garlı ve ark.’nın “Maküler Ödemi Olan Hastalarda İntravitreal Deksametazon (Ozurdex®) İmplantının Vitrektomize ve Vitrektomize Olmayan Olgularda Göz İçi Basıncına Etkisinin Değerlendirilmesi” çalışmasında vitrektomi geçirmemiş olgularda 1. doz öncesindeki göziçi basınç (GİB) ortalamasına göre 1-3. gün, 1. ay, 2. ay ve 3. ay GİB ortalamalarında görülen artış istatistiksel olarak anlamlı iken, vitrektomize olgularda 1. doz öncesindeki GİB ortalamasına göre sadece 6. ay GİB ortalamasında görülen artış istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Hastaların %17,2’sine GİB yüksekliği nedeniyle antiglokomatöz ilaç başlanmıştır (bakınız sayfa 365-372).

Önder Tokuç ve ark.’nın, Türk Oftalmoloji Derneği üyelerinin intravitreal enjeksiyon teknikleri ve tedavi protokollerini sorguladıkları ankette hekimlerin %13’ünün enjeksiyon öncesi profilaktik antibiyotik reçete ettikleri, %63,8’inin enjeksiyondan hemen sonra antibiyotik damla kullandığı ve hekimlerin %91,8’inin topikal antibiyotik reçete ettiği, intravitreal enjeksiyon prosedürlerinin çoğunun ameliyathane (%65,3) ve temiz odada (%33,6) yapıldığı ve çoğu cerrahın steril şartlarda çalıştığı gösterilmiştir (bakınız sayfa 373-380).

Bu sayı için seçtiğimiz “Descemet Membran Endotelyal Keratoplastinin Gelişen Teknik ve Endikasyonları” başlıklı derlemede Evren Kemer ve ark., yeni DMEK tekniklerini, değişik boyut ve şekil uygulamalarını, greft yerleştirme tekniklerini, glokom cerrahisi geçirmiş ve başarısız penetran keratoplasti sonrası gibi zor olgu uygulamalarındaki ipuçlarını son literatür ışığında özetlemektedir (bakınız sayfa 381-392).

Berges Marti ve ark.’nın, “Yüksek Çözünürlüklü Ön Segment Optik Koherens Tomografi ile Değerlendirilen Palitoksin İlişkili Keratokonjonktivit” başlıklı olgu sunumunda eldivensiz olarak zoanthid mercanları elleyen ve daha sonra gözlerini ovuşturan 63 yaşında erkek hastanın biyomikroskopik muayenesinde her iki gözde halka şeklinde kornea stromasında infiltrasyon, epitel defekti, marjinal stromal infiltrasyon ve ön segment optik koherens tomografide (OKT) stromal hiperreflektivite ve Descemet katlantıları izlenmiştir. Tedavide topikal deksametazon, topikal antibiyotik, oral doksisiklin ve umblikal kord serum göz damlası verilmiştir (bakınız sayfa 393-397).

Straatsma sendromu, miyelinize retinal sinir lifi, miyopi ve ambliyopi triadından oluşmakta ve strabismus, nistagmus, hipoplastik optik sinir ve iris heterokromisi bu sendroma eşlik edebilmektedir. Sevik ve ark.’nın “Straatsma Sendromu: Görme Keskinliği Prognostik Faktörleri Dikkate Alınmalı mı?” başlıklı olgu sunumunda kapama tedavisine farklı yanıtlar alınan iki Straatsma sendromlu hasta sunulmuş ve tedavi yanıtları literatürde bildirilen kapama tedavisi sonrası görme keskinliğinin prognostik faktörlerine göre tartışılmıştır (bakınız sayfa 398-402).

Kılıç Müftüoğlu ve ark.’nın “Bilateral Ardışık Parasantral Akut Orta Makülopati” başlıklı olgu sunumunda sol gözde siyah nokta şikayeti ile başvuran ve görme keskinliği 20/200 olan 57 yaşında bir erkek hastada SD-OKT sol gözde iç nükleer tabaka ve iç pleksiform tabaka düzeyinde hiperreflektif bant paterni ile parasantral akut orta makülopati tanısı konulmuştur. Hastanın 1 yıl sonra diğer gözünde de parasantral akut orta makülopati gelişmiştir (bakınız sayfa 403-406).

Persistan fetal damar sendromu, fetal hiyaloid sistemin anormal regresyonu ile karakterize olup değişken formlarda ortaya çıkabilmektedir. Özdemir Zeydanlı ve ark.’nın “Ön Persistan Fetal Damar Sendromunda Psödo-hyaloid Sap” başlıklı olgu sunumunda arka kapsül defekti ve Cloquet kanalı boyunca yerleşmiş ektopik lens materyali ile ilişkili iki atipik olgu ele alınmış ve altta yatan mekanizmalar tartışılmıştır (bakınız sayfa 407-411).

Bu sayımızda yayınlanan makalelerin ilginizi çekeceğini ve okumaktan keyif alacağınızı umuyoruz.

Saygı ve Sevgilerimizle,

Editöryel Kurul Adına
Dr. Banu Bozkurt