Editörden
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Editörden
P: 0-0
Ağustos 2019

Editörden

Turk J Ophthalmol 2019;49(4):0-0
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Bir bakışta 2019 yılı 4. sayı;

Türk Oftalmoloji Dergisi 2019 yılının 4. sayısında, 6 özgün araştırma, bir derleme ve 4 olgu sunumu ile yayınlanıyor.

Kösekahya ve ark., gut hastalığı tanılı 50 hasta ile, 50 sağlıklı bireyi karşılaştırarak yaptıkları kontrollü klinik çalışmalarında kornea endotel sağlığını değerlendirmişler. Gut hastalığı şimdiye dek, kornea açısından hep stromada da kristal birikimi olup olmadığı yönünden ele alınmış olduğu için, endotel sağlığına dair anlamlı değişiklikler bildiren bu çalışma özgün sonuçlara sahiptir. Gut hastalarında hastalık süresi ve kontrolsüz ürik asit düzeyi arttıkça, kornea endotel fonksiyon bozukluğunda da artma eğilimi olduğunu göstermeleri, gut hastalığını sadece ürik asit birikimi değil, belki yaşlanmayı hızlandıran bir metabolik hastalık olarak da değerlendirmeye değer hale getirmektedir (bakınız sayfa 178-182).

Soyugelen Demirok ve ark., aniridili ve tıbbi tedaviye dirençli glokomu bulunan 6 hastada, glokom drenaj implantına dair 1 yıllık takip sonuçlarını yayınlıyorlar. Glokom drenaj implantasyonunu, aniridik glokomda maksimum tıbbi tedaviye rağmen göz içi basıncının kontrol edilemediği durumlarda ilk cerrahi tedavi olarak önermişlerdir. Özellikle küçük yaş grubunda olan hastalar için bu sonuç cümlesi, dikkate değer bir öneridir (bakınız sayfa

183-187).
Elangovan ve ark., tanı ve tedavideki yetersizlikler nedeniyle son derece az bildirilen oküler tüberküloza ait 29 olguluk bir seriyi, Hindistan’dan bildiriyorlar. Oküler tüberküloza ait göz içi inflamasyonuna, 6 aylık antitüberküloz ilaç tedavisi ile %80’e yakın oranda olumlu yanıt alınması, göğüs hastalıkları uzmanları ile göz hastalıkları uzmanlarının daha fazla iş birliği ve etkileşim halinde olmaları gerektiğini düşündürmektedir (bakınız sayfa 188-193).

Yalçın ve Özdek, kistoid diyabetik maküla ödemi olan gözlerde yaptıkları çalışmalarında, artmış santral fovea kalınlığı ve dış retina tabakalarındaki hasarın maküladaki iskemi olasılığını artırdığını bildirilmişlerdir. Optik koherens tomografinin tanı ve takip aracı olmaktan öte, prognoz belirteci olarak da kullanılabilecek parametrelerini tanımlamış olması nedeniyle ilgi çekici ve örnek bir çalışmadır (bakınız sayfa 194-200).

Özdemir ve ark., vitreomaküler traksiyon sendromu bulunan 12 hastanın 13 gözünde denedikleri ve tümünde başarılı oldukları pnömatik vitreolizisi, diğer cerrahi seçeneklere kıyasla daha güvenli, düşük maliyetli ve nispeten daha kolay bir girişim olması yanında, başarılı olunmazsa ardından pars plana vitrektomi seçeneği her zaman mümkün olduğu için, ilk seçenek olarak tavsiye ediyorlar (bakınız sayfa 201-208).

Yaşar ve ark., maküler hol hastalarında, vitreoretinal çekinti sonucu oluştuğu düşünülen retinal yırtık ve delik sıklığını toplum ile benzer sıklıkta saptamış, vitreusun bu hastalıklar açısından anterior ve posteriorda farklı patolojiler içerebileceğini göstermişlerdir (bakınız sayfa 209-212).

Özmert ve Arslan, bu sayının derleme yazısında son yılların en sıcak başlıklarından biri olan retina protezleri ve yapay görme konusunu Argus II implantı özelindeki tecrübeleri ile aktarmışlardır. Retinitis pigmentosa, koroideremi ve coğrafik atrofi gibi dış retina dejenerasyonu yapan retina hastalıklarında, maküladaki ganglion hücre tabakasının %30’u sağlam kaldığından, bu iç retinal hücrelerin subretinal alana yerleştirilen mikrofotodiyot dizini veya epiretinal bölgeye çivilenen mikroelektrot dizini vasıtasıyla uygulanan kontrollü elektrik akımı ile uyarılabilmesi mümkün olabilmektedir. Ancak bu uyarımların, hastanın oryantasyonu, mobilitesi ve hayat kalitesini artıracak bir görsel bilgi haline gelmesi için, beyinde oluşan fosfen dizilimlerinin yorumlanmasının öğrenilmesi ve özel rehabilitasyon çalışmaları gerektiği bildirilmiştir. Ganglion hücrelerinin ve optik sinirin tamamen tahrip olduğu hastalıklarda yapay görme umudu için ise lateral genikulat nükleusu veya oksipital korteksi stimüle eden implantlar odak noktası olarak gösterilmiştir (bakınız sayfa 213-219).

Barut Selver ve ark, kaposi sarkomlu immün süpresyonu olan bir hastada, çoklu ilaç direncine sahip P. aeruginosa’ya bağlı kornea apsesinin başarılı tedavisini, göz hekimlerinin pek de aşina olmadığı bir antibiyotik olan kolistinin topikal uygulaması ile örneklemişlerdir. Yıllar önce sistemik yan etkileri nedeniyle terk edilen, ancak topikal kullanımda göz hekimleri için bu yan etkilerinin sorun oluşturmadığı topikal kolistin, dirençli bakteriyel keratitlerin tedavisinde etkili olduğu kadar, güvenli de bir seçenek olarak görünmektedir (bakınız sayfa 220-223).

Yazıcı ve ark., nörofibromatozis tip 1’in eşlik etmediği soliter nörofibromanın göz kapağı ve konjonktivada şimdiye dek 6 olguda bildirildiğini, göz kapağı tarsından çıkan soliter nörofibromanın ise daha önce sadece bir olguda bildirildiğini ifade ederek, ikincisini bu sayımızda sunmaktalar (bakınız sayfa 224-225).

Batıoğlu ve ark., Best vitelliform maküla distrofili 22 yaşındaki hastalarının, gebe olması nedeniyle flöresein anjiyografi için kontraendikasyonu bulunduğundan, optik koherens tomografi anjiyografi ile inceleme sonuçlarını yayınlamışlar. Optik koherens tomografi anjiyografinin neovasküler ağı gözler önüne serme olanağı ile Best vitelliform maküla distrofisinin pakikoroid neovaskülopati ile birlikteliğini ilk kez tanımlıyorlar olgu sunumlarında (bakınız sayfa 226-229).

Hasanreisoğlu ve ark., oküler tutulumlu konjenital toksoplazmozis tanısı almış, eşlik eden tamamlanmamış retinal damarlanma, periferik avasküler bölgeler ve retina dekolmanı ile prematüre retinopatisi bulgularının eşlik ettiği iki olgu sunuyorlar. Bu iki olgu üzerinden prematüre retinopatisi ve konjenital toksoplazmozisin birbirlerini maskeleyebilen klinik görünüm ile eş zamanlı ortaya çıkma olasılığı ve böyle gözlerde retina dekolmanının sebebinin ayırt edilmesindeki zorluğa dikkat çekiyorlar (bakınız sayfa 230-234).

Meslektaşlarımızın, nadir ve ayırıcı tanısı zor olguların tanınması, prognozlarının belirlenmesi ve nadir başvurulan tedavi seçenekleri konusunda önemli farkındalıklarının oluşacağı çalışma ve olgu sunumları yanında, yapay görme için önemli bir başucu referansı olacak derleme ile taçlanan bu sayıdaki yazılardan çokça faydalanacağına inanıyoruz.

Saygı ve sevgilerimizle,

Editöryel Kurul Adına
Dr. Sait Eğrilmez