Editörden
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Editörden
P: 0-0
Ocak 2015

Editörden

Turk J Ophthalmol 2015;45(1):0-0
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

İlk bakışta 2015 yılının ilk sayısı:

Bu sayımızda 6 makale, 3 olgu sunumu, 1 derleme ve 1 editöre mektup ile 2015 yılına merhaba diyoruz.

çıkabilmektedir. Pediatrik olgular dışında, uyumsuz hastalar da arka kapsül kesafetinin en rutin çözüm yaklaşımı olan Nd YAG Lazer Kapsülotomi işlemi için elverişsiz olduğu durumlardır. Bardak ve Bardak, Nd YAG Lazer Kapsülotomi için uygun olmayan, 6 tanesi çocuk olmak üzere 30 hastanın gözüne uyguladıkları kapsülovitrektomi işlemi ile yaklaşık 10 standart sıra (yaklaşık 1.0 logMAR) görme keskinliği artışı sağladıkları çalışmalarını, bu sayının ilk makalesinde yayınlamışlardır. Önemli bir komplikasyonun bildirilmediği yöntem, lazer kapsülotomiye uygun olmayan gözlerde, etkili olduğu kadar da güvenilir bulunmuştur.

Küçümen ve ark, kronik blefarite bağlı evoporatif kuru gözde, kontrol gözlerine göre, en çok bozulan gözyaşı fonksiyonu olan gözyaşı filmi kırılma zamanından sonra, schirmer II testinden daha anlamlı bir farklılık gösteren gözyaşı osmolaritesine dikkat çekmişlerdir.

Akdemir ve ark.’nın benign esansiyel blefarospazm ve hemifasiyal spazm tedavisinde botulinum toksin uygulamasının uygulama noktalarını ve ilaç dozajlarını didaktif resimlerle gösterip, dramatik sonuçlarını klinik resimlerle örnekledikleri çalışmaları, 6 blefarospazm, 6 hemifasiyal spazm olgusunu içeriyor.

Kuru ve ark., incelikli bir göz acili olan travmatik kanalikül kesilerinde, yaralanmalar ve başvuruların klinik özelliklerini bildirirken, 15 olgunun 14’ünde başarılı anatomik sonuç elde ettikleri Monoka tüp entübasyonunu göz hekimlerinin kulak-burun-boğaz uzmanı veya nazal endoskopi desteği olmadan uygulayabilecekleri ve oldukça başarılı bir yöntem olarak bulduklarını bildirmişlerdir.

Ünsal ve ark, diabetik makula ödeminde, intravitreal triamsinolon uygulamasının, santral makula kalınlığında 4-5 ay boyunca anlamlı azalma sağladığını, göziçi basıncı yüksekliği açısından benzer sonuçlar vermekle birlikte, ödem azaltıcı etkinin uzunluğu açısından 20 mg’lık dozun, 4 mg’lık dozdan bir ay daha uzun süreyle etkili olduğunu 28’er gözden oluşan iki grubu karşılaştırarak göstermişlerdir.

Petriçli ve ark., ilerleyici doğası ve tedavilerinin bulunmaması nedeniyle, genellikle umutsuz ve yardımsız bıraktığımız herediter retina distrofili hastaların 2/3’ünde “az görme yardımcıları” reçete etmişlerdir. Bu tip hastaların umut ve yaşam heveslerini sürdürmeleri için, az görme rehabilitasyonu yapılan merkezlere yönlendirilmeleri tavsiye edilmiştir.

Bu sayıdaki derleme yazısı, Çelik ve Köşker tarafından yazılmış, arka segment neovaskülarizasyonlarında kullanımına oldukça hakim olduğumuz bevacizumabın, kornea neovaskülarizasyonlarındaki uygulama yolları, etkinlik ve komplikasyonları ele alınmıştır.

Kocabeyoğlu ve ark., topikal anestezik suiistimaline bağlı keratopati gelişen iki olguyu 6 ay süreyle izledikleri ve invivo konfokal mikroskopi bulgularını da içeren 2 olguya ait sunumlarıyla yer aldılar bu sayımızda. Bilinmediğinde, inkar yaklaşımı içindeki hastalar tarafından da saklanan bu tablo, her türlü enfeksiyöz keratit tablosu ile karışabildiğinden, konfokal mikroskobik bulgularının bilinmesi de tanıda önemli bir yardımcı olarak görülmüştür.

Kar ve ark, oküler anormalliklerle de ilişkili olan ve oldukça nadir bir tablo olan “Diskeratozis Konjenita” ile ilişkili punktum ve kanalikül tıkanıklığı olgularını sundular bu sayıda.

Endoskopik sinus cerrahisi, özellikle ön etmoidal hücreler düzeyinde orbita kırığı yapabilen ve bu yolla travmatik optik nöropatiye neden olunabilen bir cerrahidir. Öztaş ve ark, bu cerrahinin salt travmatik optik nöropati yapmakla kalmayıp, santral retinal arter tıkanıklığı yoluyla da körlük yarattığı bir olguyu sundukları yazılarında, endoskopik sinus cerrahisinden önce septum deviasyonu varsa düzeltilmiş olmasının kulak-burun-boğaz hekimleri için daha güvenli bir yol olacağını bildirmişlerdir.

Bu sayıdaki editöre mektup yazımız, Akdemir ve ark.’nın yeni tanı almış Tip 1 Diabetes Mellituslu bir hastada tedavisiz gerileyen arka kapsül altı katarakt olgusunu anlatmaktadır. Gayet güzel fotoğraflanan 25 yaşındaki olgunun 3 ay sonraki muayenesinde kataraktın kaybolduğu belgelenmiştir. Metabolik nedenli genç kataraktlarda, ameliyat kararı almadan önce metabolik düzenlemenin sonuçlarını beklemeyi tavsiye eden bu yazı da oldukça dikkat çekici…

Saygı ve sevgilerimizle,
Editöryel Kurul Adına
Dr. Sait Eğrilmez