Editorial
PDF
Cite
Share
Request
Editorial
VOLUME: 46 ISSUE: 3
P: 0 - 0
June 2016

Editorial

Turk J Ophthalmol 2016;46(3):0-0
No information available.
No information available
PDF
Cite
Share
Request

2016 Issue 3 ‘At a Glance’:

Esteemed colleagues,

In the first original research article of the issue, Elgin et al. report that after cataract surgery, eyes with pseudoexfoliation syndrome have deeper anterior chambers than eyes without pseudoexfoliation syndrome that have open-angle glaucoma. As anterior chamber depth is related to effective lens position, their results indicate that the presence of pseudoexfoliation must be considered a parameter which may affect intraocular lens power calculations.

In the second original research article of the issue, Tetikoğlu et al. investigated surgically induced astigmatism resulting from microincisional cataract surgery, or cataract surgery with incisions smaller than 2 mm. They found that cataract extraction by phacoemulsification with suitable tips through a 1.6 mm incision caused a mean surgically induced astigmatism of 0.83 diopters, while this astigmatism increased to over 1.0 diopters when incisions were extended to 2.4 or 2.8 mm for intraocular lens implantation. They emphasized the need for intraocular lens implantation technologies that do not require incisions larger than 2.0 mm.

Obstructive sleep apnea syndrome is frequently accompanied by ocular surface and tear film layer disruption associated with continuous positive airway pressure (CPAP) therapy and the common comorbidity, floppy eyelid syndrome (FES). However, Karaca et al. have contributed new information to the ophthalmology literature with their report that patients with obstructive sleep apnea syndrome, even those who have mild forms, do not have FES and are not undergoing CPAP, exhibit poorer results on tests of tear film quality and secretion compared to a control group.

Kardeş et al. report the clinical characteristics and the effects of these characteristics on prognosis in herpetic anterior uveitis, a condition often diagnosed based on clinical findings. Their study sheds light on the general practice of ophthalmology.

Şekeroğlu et al. investigated retinopathy of prematurity in 54 triplets and found that low birth weight and gestational age were determining factors of retinopathy, while the number of gestations in multiples pregnancies was not an independent prognostic variable.

Tunay et al. report that 91.4% of the geriatric patients they rehabilitated with low vision aids were still using their aids after 1 year, which is a striking example of treatment compliance success for the literature. They attributed their high level of treatment compliance to proper patient training in the use of their low vision aid and frequent follow-up. Due to high cost and expectations, the compliance rate is generally in the 50- 60% range. Therefore, this demonstration of how to achieve higher patient compliance is a valuable contribution to our national literature.

In this issue’s review, Tarlan and Kıratlı describe, with original case images, current approaches in the diagnosis and treatment of uveal malignant melanoma, which with recent developments has moved away from enucleation in favor of eye-sparing treatment options like transpupillary thermotherapy and radiotherapy.

With Muslubaş et al.’s well-documented series of 3 cases of macular burn, which may occur as a result of exposure to lasers used in entertainment venues and presentations, they raise awareness of the public health threat posed by 5 mW or higher powered lasers.

Akıncıoğlu et al. report on the utility of multifocal ERG in Bietti crystalline dystrophy as an objective test for the diagnosis and follow-up of subjective visual function loss.

Multiple myeloma is a malignancy that is usually limited to bone marrow involvement, but extramedullary involvement may occur at a rate of 3%. From this relatively rare condition, Vatansever et al. present cases they have encountered with orbital metastasis.

Respectfully on behalf of the Editorial Board,Sait Eğrilmez, MD

Dergimizin 2016 yılının üçüncü sayısı için “ilk bakışta” yazısı;

Sayın meslektaşlarımız,

Elgin ve ark. bu sayımızın ilk özgün araştırmasında, psödoeksfolyasyon glokomlu gözlerde yapılan katarakt cerrahisi sonrası ön kamaranın, psödoeksfolyasyon sendromu olmayan açık açılı glokomlu gözlerdekinden daha derin olduğunu bildirmişlerdir. Ön kamara derinliğinin, etkin lens pozisyonu ile olan ilişkisi nedeniyle, bundan sonra göz içi mercek gücü hesaplamalarında psödoeksfoliasyon varlığının, hesaplamaları etkileyen bir parametre olarak ele alınabileceğini düşünmek gerekmektedir.

Bu sayımızın ikinci özgün araştırmasında mikroinsizyonel katarakt cerrahisi olarak adlandırılan, 2 mm’den küçük kesili katarakt cerrahilerinin oluşturduğu cerrahiye bağlı astigmatizma Tetikoğlu ve ark. tarafından incelenmiştir. Esasen uygun fako uçları ile 1.6 mm genişlikteki kesiden tamamlanan fakoemülsifikasyonla katarakt ekstraksiyonu, ortalama 0,83 dioptri düzeyinde cerrahiye bağlı astigmatizma yaratırken, mercek implantasyonu için kesi 2,4 veya 2,8 mm’ye genişletilince bu astigmatizma 1,0 dioptrinin üstüne çıktığından, kesiyi 2,0 mm’den daha geniş yapmayı gerektirmeyen mercek implantasyon teknolojilerine ihtiyaç duyulduğu bildirilmiştir.

Obstrüktif uyku apne sendromu, sık rastlanan gevşek göz kapağı sendromu (GGKS) birlikteliği nedeniyle ve devamlı pozitif havayolu basıncı tedavisi (DPHBT) ile ilişkilendirilen oküler yüzey ve gözyaşı film tabakası bozukluğunun sıkça görüldüğü bir tablodur. Ancak, Karaca ve ark. obstrüktif uyku apne sendromlu hastaların, GGKS bulunmayan ve DPHBT almayan, hafif formlarında dahi gözyaşı kalitesi ve sekresyon ölçüm testlerinin, kontrol gurubundan kötü olduğunu bildirerek, oftalmoloji literatürüne yeni bir bilgi katmaktadır.

Kardeş ve ark.’nın, tanısı büyük oranda klinik bulgularla konan, herpetik ön üveitlerin klinik özelliklerini ve bu özelliklerin prognoza olan etkisini rapor ettikleri çalışmaları, meslektaşlarımızın genel oftalmoloji pratiğine ışık tutacak niteliktedir.

Şekeroğlu ve ark., 54 adet üçüz bebeğin prematüre retinopatisini inceleyerek, retinopati için belirleyici faktörün düşük doğum ağırlığı ve küçük gestasyonel yaş olduğunu ve çoğul gebeliklerdeki bebek sayısının bağımsız bir prognostik değişken olmadığını bildirmektedir.

Tunay ve ark.’nın, geriatrik yaş gurubunda, az görme yardımcıları ile yaptıkları rehabilitasyonun, 1 yıl sonunda %91,4 oranında halen kullanılmakta olması literatürde çok çarpıcı bir tedavi uyumu başarısı örneğidir. Bu yüksek tedavi uyumunun, az görme yardımcılarının verilmesinden önce uygun hasta eğitimine ve sık izleme bağlı olduğunu bildirmektedirler. Böylelikle, yüksek maliyet ve yüksek beklenti nedeniyle genelde %50’lerde seyreden tedavi uyumunu, bu yüksek seviyelere taşımanın nasıl mümkün olabileceğini göstermesi açısından ulusal literatürümüze önemli bir kaynak eklenmiştir.

Dergimizin bu sayısındaki derleme, Tarlan ve Kıratlı tarafından kaleme alınmış olup, son yıllarda elde edilen gelişmeler ile tedavide enükleasyondan, transpupiller termoterapi, radyoterapi gibi göz koruyucu tedavi seçeneklerine yön değiştirilen uveal malign melanomlarının güncel tanı ve tedavi yaklaşımları, orjinal olgu resimleriyle aktarılmıştır.

Muslubaş ve ark., eğlence mekanlarında, sunum ortamlarında kullanılan lazer ışıkları ile dahi ortaya çıkabilen, iyi dökümante edilmiş 3 maküla yanığı olgu serisi ile, artık toplum sağlığı için tehdit kabul edilmesi gereken 5 mW ve üstü güçteki pilli lazer ışık kaynaklarına dikkat çekmektedir.

Akıncıoğlu ve ark. Bietti kristallin distrofisinde multifokal ERG’nin subjektif görsel fonksiyon kayıplarının, objektif tanı ve takip testi olarak yerini rapor etmişlerdir.

Multipl myelomda genellikle kemik iliği ile sınırlı tutulum yapan bir malignite olmakla birlikte, %3 oranında kemik iliği dışı tutuluşu da yapabilmekte ve bu nispeten nadir durum, Vatansever ve ark.’nın orbita metastazı ile yakaladıkları olgu sunumunda meslektaşlarımızın bilgilerine sunulmuştur.

Saygı ve sevgilerimizle,Editöryel Kurul Adına,Dr. Sait Eğrilmez